22. GÜÇLÜ KADIN

1.4K 72 6
                                    








"O salıncaklar depoya alınacak. Badana boyadan sonra yerleştirilecek olanların yanına götürün." Dediğimde beni dikkatle dinleyen nakliyat şirketinin işçisi başını salladı ve arkadaşlarına dediklerimi tercüme ettikten sonra mekanın kapısından çıkıp, yan taraftaki depoya yöneldiler.
"Alin, minder ve puflar da depoya?" Diyen Ali'ye kafamı salladım.
Sözleşme imzaladıktan sonra her yeri dekor için iyice incelemiş, ertesi güne ise sipariş verdiğim  malların getirilmesi için haber vermiştim. Bu sırada Ali de bana yardım edebileceğini söylemiş ve ben de kabul etmiştim. Şu anda ne kadar doğru karar aldığımı bana çok iyi bir şekilde gösteriyordu. Zevklerimiz neredeyse kopya denebilecek kadar aynıydı ve bir şey dememe izin bile vermeden ne yapacağını anlıyordu.
"Yarım saate boyacılar gelecek Ali! Mallar bitmedi mi?" Dedim bıkkınca. Bunlar daha yarısı bile sayılmazdı!
"Ses sistemini yerleştiriyorlar, Alin! Bir az sabırlı olursan, ses sisteminden sonra bitiyor eşyalar "Dediğinde gözlerimi büyüterek bana depodan seslenen Ali'nin yanına resmen koştum!
"Ses sistemine lütfen dikkat edin! Çok nadir parça!" Dediğimde Ali kafa sallayarak dediklerimi Türkçe çalışanlara çevirdi.
 

Ses sistemi de dikkatli ve güvenli şekilde yerine oturduğunda derin bir nefes almıştım ki, boyacılar içeriye girdiler. Yanıma geldiklerinde Türkçe bir şeyler dediler, fakat anlamayarak yüzümü buruşturdum. Ali hemen yanıma gelerek:
"Nasıl boyama istediğini soruyorlar." Dediğinde başımı salladım.
"Dediklerimi çevirebilecek misin?" Dediğimde gülümseyerek başını salladı.
"Sol taraftaki duvar bembeyaz kalacak. Tek bir boya damlası bile sıçramayacak." Dediğimde Ali'nin çevirmesi için bekledim.
"Onun dışında sağ taraf tamamen mor renge, şu duvar" Diyerek, arkamda kalan  duvarı gösterdim. Ali de dediklerimi çeviriyordu.
"O duvar ise tamamen gri renkte olacak. Tavana gelirsek, onun rengi siyah olacak. Karşısındaki duvar da siyah boyanacak." Dediğimde Ali hayretle açtığı gözleriyle bana baktı ve dediklerimi tek tek adamlara söyledi. Adamlar kafa sallayarak, mekandan çıktılar ve ellerinde boyalarla geri döndüler. O sırada Ali:
"Ne planlıyorsun ki bu kadar renkli?" Dediğinde:
"Renkli değil. Işıklandırma zaten fazlasıyla göz kamaştırıcı olacağı için duvar renklerini o şekilde seçtim. Hem, mekanın tasarımıyla ilgili başka fikirlerim var. Bunun için gerekli." Dediğimde başını salladı. Sonra, yüzünü boyacılara çevirdiğinin ardından sırıtarak bana baktı.



*



Elimi anlıma silerek, sağ elimde kalan uzun boya çubuğunu duvar boyunca aşağı yukarı hareket ettiriyordum.
Ne mi oldu? Ali, boya yapabileceğimiz konusunda beni ikna etti. O kadar çok sayıkladı ki bir anlığına yumruğumu alnının çatına yapıştırmamak için kendimi zor tuttum.
"Alin?" Dedi Ali gülerek. Kaşımı çatarak ona baktığımda:
"Senin alnın mı morarmış?" Dedi daha da gülerek. Elim eldivenli olduğu için kolumu alnıma sürttüğümde, tenime bulaşan mor boyayla küçük bir küfür mırıldandım ağzımda. Duvarın diğer kenarını boyayan adam da kendini gülmemek için tutuyordu.
"Çok mu komik ya?" Dedim işime devam ederek.

Ali bir üzerime giydiğim tuluma, bir de alnıma bakarak, kahkaha attı. Tulumu nereden mi bulduk? Boyacı abilerden yedek tulum olup olmadığını soran Ali, parasını ödeyeceğine adamları temin ettikten sonra elindeki tulumlarla dönünce, birini bana vererek:
"Kıyafetlerinle boyamayacaktın her halde" Diyip, sıra ile depoda nöbet tutarak giyinmiştik ve ardından kendimizi bir duvarın önünde bulmuştuk. Ne harika ama, değil mi? Ben mor duvarı, o da duvarın yan tarafındakini, yani siyah duvarı elindeki fırçayla yere oturak şekilde durarak, diplerinin boyuyordu.
"Kendi haline bakmıyorsun da" Diye mırıldandığımda:
"Ben her halimle yakışıklıyım, bebeğim. Ama, sen bu halinle fazla tatlı oldun?" Dediğinde gözlerimi irileştirerek:
"Ben tatlıyım? Hayal dünyan baya gelişmiş." Dediğimde:
"İnanmıyorsan, abimlere sor." Dediğinde kaşlarımı çatarak 'ne saçmalıyorsun?' bakışlarımı attığımda yan tarafımı, yani kapı tarafını gözleriyle işaret ettiğinde başımı o tarafa çevirdim. Toprak ve Aras'ı görmem bir yana dursun, boyacı tulumları ile orada durmaları içimde kalan kahkahayı Ali'nin atmasıyla gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
"Ne gülüyorsun, mal herif!" Diyen Toprak beni gördüğünde kahkaha attı. Ardından Aras'ın bana dönen bakışları Toprak'a eşlik etmesiyle sonuçlandı.  Derin nefes alıp, işime devam ettiğimde:
"Zaten boyacılar yapacaktı! Biz niye kendimizi ortaya atıyoruz ki?" Dedim söylenerek. Toprak yanıma gelip, yanağıma küçük bir öpücük bıraktığında yüzümü buruşturarak ve kaşlarımı çatarak ona baktım.
Yaptığımla daha çok kahkaha attıklarında yüzlerine bile bakmayıp, işimi yapmanın daha sağlıklı olabileceğini düşündüm ve içimden kendimi onayladığımda bir az yana kayarak beyaz olan yerlerini de boyamaya başladım.
"Kızma ya. Ee biz nereyi yapalım?" Diye gülerek yanımıza gelen Aras'la Ali:
"Tavanı" Dediğinde yeni gelen ikili gülerken:
"Duvarlar bittikten sonra tavan boyanacak! Üzerimize boya yağmasını mı istiyorsun?" Dediğimde doğru olduğunu düşünmüş olacak ki, kafasını salladı ve işine geri döndü.
"Siz ciddisiniz?" Diyen Aras'a Ali derin nefes alarak başını aşağı yukarı salladı.
"Her duvarı farklı renge boyamanızı anlarım, ama tavan ne alaka?" Dediğinde:
"Yapılacak ışıklandırmalar ile daha güzel görüntü oluşacak. Sorgulamadan geldiğiniz yöndeki duvarı o amcaya yardım ederek boyayabilirsiniz biriniz. Diğeriniz de benim karşı duvarı?" Dediğimde gülerek başlarını salladılar. Neye güldüklerini anlamasam da omuz silkerek işime devam ettim. Gülsünler. Banane?

BELKİ DEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin