26. İSTEMEDİĞİM İÇİN

963 41 1
                                    









Her hangi fotoğrafa baktıktan sonra, kendimi bir melek kostümünün içinde bulmak benim için asla içacıcı bir manzara değildi.
"Bunu üçüncü yaş doğum gününüzde giyinmiştin." Dedi Helin hanım buruk bir gülümsemeyle.
"O kostümü o kadar çok sevmiştin ki, gece bile onunla uyumuştun." Diyerek bakışlarını özlemle tekrar fotoğrafa çevirdi.
"Ben sıkıldım." Diyen Ares'e dönüp başımı salladım.
"Ben de." Diyince bana tebessüm ederek baktı.
  "Sıkıldığını söylüyor." Dedi Toprak annesine.
"O zaman ne yapmak istersin?" Dediğinde omuz silktim.
  "Havuza girelim mi?" Diyen Toprak'la:
"Ben varım." Dedi Poyraz bana bakarak.
Ona gözlerimi kısarak baktığımda, bu bakışların normal olmadığını anlamak o kadar kolaydı ki.
"Ben dünden razı." Diyen Efeyle her kes güldü.
  "Oturun oturduğunuz yerde. Gece gece hasta olacaksınız." Dediğinde Helin hanım  Poyraza inat:
"Bence harika olur." Dediğimde bana bakarak yenilgiyle omuzlarını düşürdü Helin hanım.
"Kaan, ne dersin?" Diyerek son ümit Kaan bey'e baktığında:
  "Güzelim, bence bir seferlik mazur görülebilir." Diye cevap verdiğinde:
"Bir şartla, başınızda biz de olacağız." Dediğinde söylediklerini Aras ve Ares için tercüme eden Efeden sonra Aras:
"Anne biz gecelere akacağız. Sizin uykunuz gelir." Diyerek bir şeyler söylediğinde Helin hanım kaşlarını çattı.
  "Onu uykum geldiğinde düşünürüz, oğlum. " Dediğinde Aras omuzlarını silkerek bana baktı.
"Yarış yapar mıyız?" Diyip, bana sırıtarak baktığında ben de sinir bozucu bir ifadeyle:
"Büyük bir zevkle" Dediğimde sırıtması genişledi.
"O zaman mayoları giyinmeye gidiyoruz!"
"Ben yanımda getirmedim. Birilerini getirmesi için ararım." Diyerek telefonumu cebimden çıkaracaktım ki:
"Benim mayom var! Ben veririm sana." Diyen Helin hanım'a omuz  silkerek başımı salladım.
"Koşun hazırlanın o zaman!" Diyen Efenin coşkulu sesinden sonra her kes hazırlanmak için kendi odasına dağılmıştı.

*


Kulağımı dolduran fon müziği ile oturduğum şezlongdan hafif hafif başımı sallayıp, ritme göre hareket ettirirken gece olmasına rağmen güneş gözlüğü takan  Erdemin şebekliklerini izliyordum.
  

Aras kuzenlerden İstanbulda olan her kesi çağırmıştı. Tamı tamına 7 kişi! Yedisinin de erkek olması dışında bir problem yok tabi.
Hepsi kendini tanıtmıştı, fakat benim için önemli bir konu olmaması sebebiyle aklımda tutma gibi bir mecburiyet bulmadım kendimde.
 

Sadece Erdem ve İlyas fazlasıyla dikkat çektikleri ve dakika başı onların adlarının sayıklandığı için,  insan ister istemez aklında tutuyordu.
  "Erdem?" Diyerek yanına sinsi sinsi arkadan yaklaşan İlyası geç farketmiş olmalıydı ki, havuza bodoslama düşerken, sinirle bir kaç cümle söyledi.
  Kendi aralarında eğlenirlerken, yanıma gelen Çağrı:
  "Galiba pek sarmadı." Diyince:
  "Onu da nereden çıkardın? Erdemle İlyasın yaptıkları bin eğlenceye değer." Dediğimde gülerek başını salladı.
  Benim uykum gelmez diyen kadın her kes toplandıktan sadece 27 dakika sonra 'sıkıldım' diyip eşiyle inzivaya çekilmişti ve bu dakikalarca gençlerin kahkaha atmasına sebep olmuştu.
  "Erdem şu anda yüz kızartıcı küfürler ediyor. İyi ki anlamıyorsun." Dediğinde Erdemin dediklerine dikkat kesildim.
  "İlyas senin sevgililerinin 7 ceddini sevsinler İlyas! Belanı sevgililerinden  bul İlyas! Sevgilin seni öpecekken yüzüne hapşır İlyas! Sevdiğin kızın önünde böyle rezil ol İlyas!" Diyip, sinirle bir kaç cümle söylerken İlyasın gözleri her cümlede daha da irileşiyordu.
"Sus lan, gerizeklı! Sevgililerimi niye işe karıştırıyorsun?!" Diyince Erdem kahkaha attı. Havuzdan çıkmamıştı, hatta halinden memnun gibiydi.
"Kız, Alin!" Adımı duyunca başımı Erdemden yana çevirdiğimde bana 'gel, gel' işareti yaptı.
  Kaşlarımı çattım.
  "Beni havuza çekip düşürme ihtimali ne kadar?" Diyerek Çağrıya baktığımda:
  "100 üzerinden 99,9 olarak değerlendirebilirim." Dediğinde yüzümü buruşturdum.
  Erdeme başımı döndürüp, iki tarafa doğru kafamı salladığımda kaşlarını çattı.
  "Toprak abi? Bu kızı ben nasıl bu suya atabilirim?" Dediğinde Toprak'ın pis bakışları beni buldu.
  "Ne dedi?" Dediğimde Çağrı da gülerek Toprak'a baktı. Kendi aralarında bir kaç saniye bakıştıktan sonra ayaklarımın yerden kesilmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.
"Güzelim, hava çok sıcak. Bence senin de serinlemeye ihtiyacın var." Diyen Toprak'a:
  "Hayır, Toprak, HAYIR!" Dediğimde sırıttı.
  Çağrı Toprak'a doğru adımlamaya başladığında:
  "Sen kaç kilosun böyle?" Diyen Çağrıya göz devirdim.
"Bunu yapmayacaksınız!" Dediğimde her şey için çok geçti, çünkü ayaklarından Toprak, kollarımdan Çağrı tutarak, beni havuza doğru ileri geri sallıyordu.
  "Salaklar! Burası deniz değil! Sert atarsanız kafamı fayansa çarpabilirim!" Dedim ingilizce her kesin anlaması için.
  "Abi, haklı. Yavaş atın. "Diyen Efeye sorgularcasına baktım.
  "Daha yavaş atacaklar, güzelim." Dediğinde sinirle yerimde tepindim. Şu anda niyetlerini bilmeseydim yedi sülale ceddlerinden geçerdim!
  "1"
  "2"
  "3"
  Diye Türkçe saydıktan sonra beni attıklarında havadayken hemen elimi su kaçmasın diye burnuma bastırmıştım.
 

BELKİ DEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin