Şu anda hayata çok değerli küfürlerimi sunuyorum. Ben niye buraya geldim ki zaten? Doğru, gelmeyecektim. Poyraz getirdi.
Kapıyı çalmış bekliyorduk. İçeriden bin türlü ses geliyordu ama kapının sesini duyan olmadığına eminim, çünkü 7 dakika 19 saniyedir kapını çalıyor, açılmasını bekliyorduk.
"Birini arasana! Ya da açmayacaklarsa ben gideyim. Açtıklarında sen girersin." Bana göz devirdiğinde ben de göz devirdim. Cebinden telefonunu çıkararak birilerini aradı.
"Anne, deminden kapıdayız, niye açmıyorsunuz?" Dedi anlamadığım dilde. Türkçeydi büyük ihtimalle. Bir müddet karşıdakini boş boş dinledikten sonra kapattı. Telefonu cebine yerleştirmesinden sadece 3 saniye sonra kapı açıldı ve Helin hanım görüş açımıza girdi.
"Ay hoşgeldiniz!" Dedi büyük heyecanla. Ama ben anlayamamıştım. Sövdü mü acaba?Kaşlarımı çatarak onlara baktığımda bir şeyi yeni hatırlamış gibi:
"Hoşgeldiniz demiştim kızım, unutmuşum Rusça söylemeyi." Dediğinde başımı salladım.
"Anne, çok insan var mı içeride?"
"Amcanlar var oğlum."
"Amca lafının zaten kendisi çoğul eki olarak geçmeli Türkçeye." Dediğinde Helin hanım güldü.
"Daha dikilecek miyiz?" Dememle:
"Gel kızım, gel." Diyerek yana çekildi Helin hanım.
"Kimseye şimdi geldiğinizi söylemedim. Geçin." Dediğinde heyecanının sebebinin ne olduğunu merak etmiyor değildim.
Poyrazın yönlendirmesiyle salon olduğunu tahmin ettiğimiz yere gittiğimizde ben Poyrazın arkasında kalmıştım. Sebep?
"Anne, hani misafir? Her gün evde gördüğümüz Poyraz abim mi gelecekti?" Dedi bir erkek sesi. Yanda duran Helin hanım bana eliyle 'gel' işareti yaptığında Poyrazın arkasından yan tarafa geçtim.Kurul toplantısı mı vardı? BU NE?! BU KADAR ADAMIN BURDA NE İŞİ VAR?!
Her kes bana önce boş gözlerle baktı. Sonra yavaşça gözleri büyüdü, ardından Kaan bey şaşkınlıkla yanımıza gelerek kolunu omzuma attığında yavaşça kolunu çektim."Baba bu ne?! Kız versiyonumu mu klonladınız?" Diye erkek sesi geldiğinde başım sesin sahibine döndü ve gördüğüm manzarayla kaşlarımı çattım.
"Bu ne?!" Dedim kaşlarımı çatıp, dehşetle. Her kesin bu tepkimle kaşları havalanırken gözümü o erkek kopyamdan alamıyordum.Erkek kopyam? Dünyada benden sadece 1 tane olduğuna emindim ama ben? İkiz... Way be... Böyle mi oluyormuş ikizler.
"Baba, şaka mı bu?" Dedi bir erkek."Onu bulduk. Size sürprizimiz buydu." Dediğinde sinirden kaşlarım çatıldı.
"Benim de anlayabileceğim bir dilde anlatın şu olayı. Problem mi var?" Dediğimde vücuduma sarılan kollarla kaşlarımı daha da çattım.
"Beyefendi, n'aptığınızı sanıyorsunuz? İzin vermediğim sürece kimse bana dokunamaz!" Diyerek kolunun altında çırpınmamın bir fayda etmediğini görünce Poyraz'a baktım. Madem gerçek beni bilmeyeceklerdi, bu çocuğu şu an dövemem.
"Toprak, bırak şimdi. Kız şaşkın. Anlamadın mı dediklerini?" Diyerek Poyraz onu benden ayırmaya çalıştıkça bana daha çok yapışıyordu.
"Ben bu anı yaşayabilmek için ne kadar bekledim, biliyor musun?" Dediğinde kaşlarım havalandı.Tamam, bir az bekleyebilirdim. Kollarım hala iki yanımda dururken son kez boynumu koklayıp, çekildi. Yutkunduğunu hissettim. Dikkatle yüzüme bakarken başka bir oğlan:
"A-abi... O.. Gerçek mi?" Dedi. Niye anlayamıyorum ki dediklerini? Lanet olsun.
"Bence sarılmak için sıraya geçmek yerine ona sorular sorabilirsiniz. Pek haz etmiyor anlaşılan." Dedi Poyraz sinsice sırıtarak. N'apmaya çalışıyorsun sen?
"Abi şaka mı yapıyorsun? Biz yıllarca..." Dedi başka bir erkek. Kekelemişti anladığım kadarıyla. Biri bana n'olduğunu anlatabilir mi?
"Poyraz sana soru sorabileceklerini söyledi. Efe de yıllarca seni beklediklerini." Dedi Kaan bey kulağıma eğilerek.
"İnat değil mi Poyraz? Hiç bir halt cevaplamayacağım." Dedim kulağına yükselerek, fısıltıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELKİ DE
Teen Fiction16 yaşında olmasına bakmayarak, bir çok insana kan yutturan, küçüklüğünde evlat edindiği ihtiyarın sayesinde aldığı eğitimlerle aynı zamanda çoğu reklamda yer alan kızımız kendi ailesinin varlığını ihtiyarın son zamanlarda söylediği kelimelerden var...