Bölüm 14

32 29 0
                                    

   Bir

   İki

   Üç

   Güzel düşünmeliyim,

   Bir

   İki

   Üç

   Zihnim karıncalanıyordu ama şu an bir kahve içmek şöyle dursun, su bile boğazımdan geçmez. Ne oluyordu ya? İlk önce İdil ve Arel, şimdi abim, Yekta, Roza, İdil, Belen...

  "Neredeler onlar?" diye bağırdım.

  "Onların başına ya kötü bir şey geldiyse?" dedi Yade.

   Cesaret hızla bir polisi durdurdu.

  "Polis Bey bir haber var mı?"

  "Hayır, yok ama arıyorlar. Lütfen içeride ses yapmayın." dedi polis yandan göz ucuyla bana bakarak.

   Fevri adımlarla karakolun dışından çıktım. Biliyordum ama içimde bir his vardı ama bunu görmek istemiştim. Sabah polisler kapımıza dayanmıştı. Hastaneye gece bir saldırı olduğunu ve kayıplar olduğunu söylemişti. İdil, Yekta, abim, Belen, Ebrar, Roza kayıptı. Yokkardı. Hastanede değildiler. Polisler 2 saattir arıyorlardı ama bir sonuç yoktu. Diğerleri de arkamdan geldi ama beni sakinleştirecek bir söz söylemedi. Çünkü kimse şu an sakin değildi.

   Sakin olmak sadece susmakla olmuyordu. İçindeki acı çığlıkları da bastırman gerekir.

   Biz sakin değildik. İçimizdeki kişiler acı feryatlar eşliğinde inliyordu.

   Nasıl kaybolabilirlerdi ki? Bir saldırı da yaralanır en fazla ölürsün ama kaybolmazsın. Onlar kaçırılmışlardı. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. Hastaneden çıkıp evin yolunu unutamazlardı ya? Kim, neden kaçırmıştı ki?

   Bugünden sonra anlamıştım ki bizim ailelerimizin katillerini kurcalamamış, Murat Keskin olayını kurcalamamız birilerini rahatsiz ediyordu, bu yüzden işimizi baltalıyordu, birilerimizi kaçırıyordu. Herkes bitik durumdaydı. Arel sanki ruhu bir el tarafından çekilmiş, boş boş bakışlarla, gözlerinin feri gitmişti. Bu olaylar hepimizi günden güne yoruyordu. Hele ki İdil'in kaybolması Arel için bir facia gözüküyordu.

  "Bir şeyler yapmalıyız." dedi Yade.

  "Evet, ama yapabileceğimiz ne var ki? Elimizde ne takip edebilececeğimiz mekan, bilgi ya da kamera kayıtları yok." dedim.

  "Şerefsiz köpekler bütün kamera kayıtlarını silmişler." dedi Cesaret ayağının ucundaki taşa tekmeyi basarak.

"Bunun başka bir yolu olmalı Cesaret. Bu olayı polislere bırakırsak asla yapamayacağız. Hastaneye gidelim." dedi Demir.

  "Olay yerine kimse sokmuyorlar. Hastanenin o bölümüne giremeyiz."

  "Hastanenin yanındaki apartmanlara bakalım. Gören vardır." dedi Yade.

  "Bence bu mantıklı. Siz ne diyorsunuz?"

  "Başka şansımız mı var? Hadi gidiyoruz." dedi Arel.

   Arabalara doğru yürürken kimse kendinde değildi. Arkamızdan bize bağıran sesi bile duymamıştık.

   Arkamdan koluma  hissettiğim baskı ile durdum, arkama dönerken "Hey gençler durun."

   40, 45 yaşlarında bir adam, siyah yeni çıkan sakallarıyla hiç tanıdık gelmemişti bana. Bize seslenip, kolumu tutmasıyla herkes bu adama dönmüştü.

İNTİKAM GÜLÜMSEMESİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin