Bölüm 31

28 18 23
                                    

   Gördüğüm iğrenç manzarayı unutmaya çalışsam da artık unutamayacağımı biliyordum. Gerçi bizler çok adam öldürüp kestik, biçtik. Bizler bu kadar sakinken onun iyi olmasını beklemiyordum zaten.

   Kapının önünde bez bir kahverengi çuvalın içinde April'in kellesi vardı. Kafası canice kesilmiş ve kanlı biçimde de bize gönderilmişti. Çuvalın önünde ise bir bir vardı.

  "Bir gün size de sıra gelecek. Her canlı ölümü tadacak ama benim elimden."

   Altında ise Kansu yazıyordu. İçimdeki akrep yavaş yavaş uyanıyordu. Kimse bu şekilde bir ölümü hak etmiyordu. İçimdeki öfke gitgide artarken intikam ve ölüm hırsıyla Kansu'ya dolup, taşıyordum. Akrebim zihnimin içinde dört dönüyor, sinirle kuyruğunu zihnime sürtüyor, kabarıyordu. Her defasında kabuk tutan zihnim artık kabuk tutamaz olmuş. Zihnimde biriken kan intikam ateşimi harlıyordu. Koridordan sabit ifade ile gelen Yekta'yı görünce içim bir nebze olsun daha rahatladı. Diğerleri yeni uyanan ve hâlâ gördüklerine inanamayan Ebrar'ı sakinleştirmeye ve yanında olmaya çalışıyorlardı. İdil, Demir ve Roza ise Ebrar'ın cesedi gördüğü yerdeki kusmukları ve kanları temizliyorlardı. Etraf kan gölüne dönmüş ve kusmuk ile birleşmesi acayip koku salmıştı etrafa.

  "Cesedi ne yaptın Yekta?"

   Yekta suratıma ifadesiz baktı. Temizdi. Üstünde kan izleri görünmüyordu.

  "Kafayı tanınmaz hale getirip ormanda bir yere gömdüm. Sıkıntı yok."

   İçimden derin bir nefes alırken Yekta yanımdan geçerek Ebrar'ın yanına gitti. Ebrar yeni yeni kendine geliyordu. 

  "İyi misin?"

   Yekta Ebrar'ın yanına gidip ona doğru kendini eğdi. Bu gerçekten beni şaşırtmamıştı. Çünkü bir gün Yekta'nın Ebrar'a karşı yumuşayacağını biliyordum. Kardeşlerdi ve kardeşler uzun süre küs kalamazlardı değil mi? Gözlerimin önüne abim geldi. Yade'nin yanındaydı. Tebessüm ettim ama bu acı bir tebessümdü. Onların birbirlerini sevdiklerini hatta belki evlendiklerini görecek kadar uzun ömrüm yoktu. Sona doğru yaklaşıyordum yani eğer önüme engel çıkmazsa.

  "Kansu köpeğin yaptığı da neydi şimdi böyle?" diye sordu Arel köpürmüş bir şekilde.

  "Bu olacağı belliydi ama. Onu geçiştirmek için söylediğimiz yalanı öğrendi çünkü." dedi Cesaret ikizine.

  "Kansu'nun o kızla bir alakası yoktu. Ayrı bir zamanda öldürmesi için bir sebep yok. Bu sadece bir uyarıydı. Onunla uğraştığımız için kendi aklınca uyardı." dedi abim.

   Roza söze karışarak "Kendisini bir tek savaşçı görüyor herhalde. Bizi bu kadar kolay yenemez sulak beyinli!"

  "Onun sırası Emre Bey'den sonra." deyince

  "Niye?" diye sordu İdil.

  "Sinem Dağlar'a söz verdim. İlk önce bize bilgi bulup vermesi gerekiyor, o yüzden."

  "İklim haklı." dedi Roza.

   Asena Ebrar'ın yüzüne bakarken dalmıştı. Dalgınlıkla konuşurken kelimeleri pek emniyetli ve sakin söylüyordu.

  "Kansu'nun bunu rek yapacağını sanmam. Emre'nin bundan haberi vardır. Bunu o da biliyordur."

  "Katılıyorum." dedi İdil.

   İdil Roza ve bana bakıyordu.

  "O kadın size o geceden sonra bir şey söyledi mi?"

  "Hayır, daha söylemedi." dedik Roza ile aynı anda.

İNTİKAM GÜLÜMSEMESİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin