Bölüm 2

145 58 117
                                    

   Kahvemi odanın camekân olan kenarından dışarısına bakarak içiyor, ruhsuz bakışlarla Ölüdeniz'in bu odadan görünen kısmını izleyerek içiyordum. Zenginlik, lüks ev, para kendimi bildiğimden beri hep vardı ve hiç dert değildi. Olan her şeye rağmen hayat devam ediyor, ölenle ölünmüyordu. Eğer bir yolu olsaydı şu an benim sözlerimi dinleyemezdiniz. Hayat devam ediyor, biz üzülüyor, mutlu oluyor, kahkaha atıyor, ağlıyorduk. Sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam ediyorduk, devam etmek zorundaydık.

   Zihnimin içi karıncalanıyordu, bazen olurdu bu. Bunu bitirmenin tek yolu ise kahve içmekti. Kahve beni aynı zamanda rahatlatıyordu. Günde vakit bulursam en az 5 bardak içerdim.

  "İklim hazırlan!"

   İçeri kimin girdiğini tahmin etmek zor değildi. Bu sesi nerede olsam tanırdım. Bu Yade'nin sesiydi. Heyecanlı sesine bir parça neşe takılmış gibiydi. Bu ona has bir sesti. Sakin adımlarla ona döndüm. Merdivenlerden yukarı bana geliyordu. Kahvemden uzun bir yudum alarak ne olduğunu anlatmasını bekledim.

  "Çabuk hazırlan!" dedi aynı şeyi tekrarlayarak.

  "Niçin? Nereye gidiyoruz?"

  "Emre Bey bizi çağırıyor."

   Ofladım.  1 haftadır durmak  bilmeden çalıştırdığı yetmedi mi? Sinirlendim. Güzel güzel dinlemiyorduk zaten.

  "Hay ben böyle işin..! Adamın tek yaptığı çocuk oyuncağı gibi bizi kullanmak. Ona muhtaç olduğumuzu sandığı için işlerini yaptığımızı sanıyor!"

  "Ne olursa olsun, ailemizin katillerini bulmaya çalışıyor."

  "Kaç yıldır Yade söyler misin? Küçüklüğümüzden beri sadece bahanelerle avutuyorlar bizi. Bu adamın bu kadar eli genişken kendi savaşçılarının katilini hala bulamaması imkansız değil mi?"

  "Bulamaması için bir sürü sebebi olabilir İklim. Kimlikleri değişmiştir, estetik ile yüzleri değişmiştir. Yurt dışındalardır. Biliyorum, çok can sıkıcı bir durum ama şu an kimseye baş kaldırmak akılcı bir çözüm değil."

   Bir kez daha yenilgi ile ofladım. "Tamam, beni dışarda bekleyin. Hazırlanıp geliyorum."

   Yade bir tık suratı asık bir şekilde odamdan çıktı. Bu konuyu sürekli düşünüp açmam canını sıkıyordu. Onun da geçmişini hatırlatıyordum ama elimde değildi.

   Gardolabıma gidip giysileri şöyle bir karıştırdım. Binlerce giysi arasında istediğimi bulamayan bir tek bendim galiba. Dolabın süslü o kadar elbiselerle doluydu ki normal bir tişört bulmak zordu. Alışverişi Yade ve İdil yapınca gardolabımın bu şekilde olması normaldi. Gözlerimi kapatıp elime geçen ilk kıyafeti alıp giydim. Siyah sade bir elbiseyi. Boyu dizlerimin bir tık üzerindeydi. Eh bu da idare ederdi. Sadeydi en azından. Aşağıya indiğimde iki kız da beni bekliyordu. Hepsinin yüzlerine baktım.

   Belki hepsi normal yüz gibi görünebilirdi ama burada hepimizin yüzlerinde gördüğüm tek şey geçmişten getirdikleri binlerce insanın kan izlerini taşıyordu, ben de dahil.

  "Hadi çıkabiliriz."

   Emre Bey'in evine Roza'nın arabasıyla gittik. Emre Bey' in villasına İdil ile eş zamanda gelmiştik. İdil kendi arabasını park edip yanımıza geldi.

  "Canım o kadar sıkılıyordu ki neredeyse normal insanlar gibi yemek yapıp temizlik yapacaktım." dedi İdil yüzünü buruşturarak.

   Roza "Aslında fena olmazdı. Belki Arel de yemeklerine alışırdı."  deyince hepimiz güldük.

İNTİKAM GÜLÜMSEMESİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin