Bölüm 35

31 18 17
                                    

   Gecenin bunaltıcı sıcağında bir sağa, bir sola dönüyordum. Kansu'nun yapacakları beni endişelendiriyordu. İlk defa endişeleniyordum; çünkü eskiye göre kaybedeceğim çok şey vardı. Eskiden sadece arkadaşım olarak gördüğüm bu sekiz kişi, artık benim ikinci ailemdi. 

   İşte bu yüzden bir plan yapmıştık.

   Yarın bu planı devreye sokacak ve Kansu'nun işini bitirecektik. Birkaç gün sonra da Nur Sima denilen kızla buluşacak ve şu Eren Sancaktar denilen herifin katilini bulacaktık. Kansu gündüzleri çoğunlukla ya burada ya evinde oluyordu. Sinem Hanım zaten zengin bir ev hanımıydı. Kansu ve annesini öldürdükten sonra evi patlatacaktık. Roza bomba işini hallederdi. Gündüzden bitmeliydi. Daha fazla zarar vermemeliydi artık!

   Ve işte bu yüzden uyuyamıyordum, sıcak basıyordu. Kansu'yu deşeceğim ânı düşündükçe zevk alıyordum. Elim karıncalanıyordu. Onun kalbini sökmeden rahat uyku yoktu bana.

   Zihnim karıncalanıyordu yine...

   Zihnimin karıncalanmasını ancak kahve ile durdurabilirdim. Yataktan kalktım, zaten ne zamandan beri uyumak için debeleniyordum ama nafile. Kahve yataktan kalkmam için ideal bir bahaneydi. Sessizce adımlarımı atarken Yade' yi uyandırmamaya gayret ettim. İdil ve Roza , ben ve Yade aynı odalar da kalıyorduk. Sessizce ayak uçlarımda odadan çıktım. Mutfağa inerken aşağı katta küçük bir ışık hüzmesi fark edince kim var diye baktım lakin kimse yoktu. Arkamdan gelen bir çıt sesiyle arkamı döndüm ve karanlıkta Yekta'yı gördüm. Teresa çıkıyordu. Onu nasıl tanımazdım ki gölgesi bile yetiyordu tanımam için. Yanına kahve bahanesiyle gidecektim. Elinde bir kupa olduğunu görünce onun da uyku tutmadığını fark ettim. Bu beni bir parça gülümsetmişti.

   Belki de ona açılmamın tam zamanıydı...

   "Hiç korkmuyor musun?" diyenler var aranızda ama arkadaşlar, bir cevap için korkacak ya da kırılacak değildim ben.

   Kahvemi yapıp sessizce yaklaştım ona. Kahveyi yaparken sürekli onu izledim. Sanki gittikçe ona daha çok aşık oluyordum gibi. Bu kadar kapılmam normal miydi? Geldiğimi hissetmiş olacak ki yerinde kıpırdadı. Sessizce yanına gelirken bir adım uzaklaşarak yer ayırdı bana.

  "Gece uyku tutmamış galiba seni de." deyince

  "Aynen." dedim.

   Elinde gördüğüm siyah defterle sesli nefes alarak bir parça güldüm.

  "Geceleri de yanın da taşıyorsun galiba şiir defterini. Çalmaz kimse, merak etme."

   Sondaki cümleyi biraz alayla söylemiş olmama rağmen o, hâlâ ciddiyeti koruyordu.

   Bu adam hep bana mı böyleydi?

  "Senin için getiriyorum. Bazı geceler benim gibi seni de uyku tutmuyor, bunu fark ettim. Belki okumak istersin, belki beni de anlamak istersin diye." Bedenini yan olarak bana çevirdi. Sağ dirseğini demirliğe dayadı. Gözleri o kadar sert ve ciddi bakıyordu ki gözlerimi anlık 2. katta olmamızdan dolayı oluşan manzaraya çevirdim.

   Bir nefes al.

   Ver.

   Bir nefes al.

  "İklim?" Soru sorar gibiydi.

  "Efendim."

  "Söylemek istediğin bir şey mi var?"

   Evet, var. Bilmek ister misin?

  "Evet, var."

  "Nedir?"

İNTİKAM GÜLÜMSEMESİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin