39. Bölüm: "Her şey, yeni başlıyor."

416 35 37
                                    



Korkuyla 543 numaralı odaya baktım. Orda da kızlardan kimse yoktu ve yatak boştu. Ardından hızlıca 544 numaralı odaya baktım. Belki de yanlış insanların odalarına bakıyorumdur? Zero kızların odalarının yan yana olduğunu söylemişti. Peki kızlar neredeydi? Hızlıca son umut olarak 545 numaralı odaya baktım. Derin, rahat bir nefes verdim. Kızlar oradaydılar. Yatakta Kardelen yatıyordu. Kızlar da koltuklara oturmuş neşeli bir muhabbet içerisindeydiler. "Kızlar? Ne işiniz var sizin, hepinizin burada?"

Leyla oturduğu yerden gerindi. "Yatmaktan sıkıldım. Ben de buraya geldim. Ama ne göreyim! Kızlar benden toplanmış konuşuyorlar!"

Hepsine tek tek baktım. "Şu an dinlemeniz gerekiyor. Biliyorsunuz değil mi?"

Damla'nın gözlerin de alay vardı. Benim de bunu düşünmediğimin farkındaydı. "İki gündür uyuyoruz. Şu an da dinlenmek istemiyorum." diyerek onu silkti. Diğer kızlarda ona katıldığın belli eder bir şekilde başlarını aşağı yukarı salladılar. Tekerlekli sandalyemi ittirerek kızlara yaklaştım. "İyi misiniz?"

"Harikayım. Kendimi mükemmel hissediyorum!" Dedi leyla heyecanla.

"Sayın Leyla hanım. Meraktan soruyorum, neden bu kadar mutlu hissediyorsunuz?"  Kardelen'in gerçekten de bu sorunun cevabını merak ettiğini görebiliyordum.

Ellerim birbirine çarptı Leyla. "Wiskor'u yenmeye yardım ettik! Duydunuz değil mi? Koskoca gezegen ketledicisi Wiskor'dan bahsediyorum! Neden mutlu olmayayım ki?"

"Yardımcı olmadınız leyla." Diyerek kelimemi tamamlamadan önce Leyla'nın yüzüne baktım. Yüzündeki gülümseme hızlıca sönmüştü. "Yardım etmediniz. Beraber yendik. Siz olmasaydınız asla başaramazdım." Leyla'nın gülümsemesi ile heyecanı hızlıca geldiğin de böbürlenmeye devam ediyordu. Biraz daha sohbet ettikten sonra annemiz-pardon Rana hepimizin kontrole edileceğini, o yüzden odalarımıza gitmemiz gerektiğini söylemişti. Kızlar odadan çıkmaya başlamışken gitmek için elimi tekerlekli sandalyenin demirine koydum.  Omuzum da hissettiğim el ile dönüp baktığım da omzumdaki elin sahibi pembe saçları ile Damla'ydı. "Burada benim gibi hayırlı bir kardeşin varken tek başına gitmene izin vereceğimi mi sanıyorsun?"

Güldüm. "Hâşâ efendim. Rica ediyorum. Siz sürün."

Kısa saçlarını arkaya doğru attı. "Çok ısrar ettin. Süreyim bari." Beraber odadan çıkmış, asansöre doğru yavaşça götürmeye başlamıştı. "Bacağın nasıl?"

Damlanın sorusuna sargılı bacağımı bakarak cevap verdim. "Doktor çok üzerine basmazsam kısa sürede geçeceğini söyledi." Asansörün önüne geldiğim de Damla asansöre binecekken tekerlekli sandalyemi durdurdum. "Bir sorun mu var?"

"Odama ben giderim Damla. Teşekkürler. Giderken bir de ablama uğrayacağım. Hastaneden çıkarken görüşürüz." Damla tereddüt etse de görüşürüz dedikten sonra asansörlerin kapısı kapanana kadar beni bekledi. Dakikalar sonra ablamın odasındaydım. Acaba doktorlar ne demişti? Kötü bir şey var mıydı? Odanın kapısını tıklatarak açtım. Ablam yatağını düzeltiyordu. "Abla? Ne yapıyorsun?"

Ablam düzelttiği yataktan başını kaldırıp bana baktı. "Ah Lisa! Hoşgeldin. İnanabiliyor musun? Doktora gidebileceğimi söyledi!" Kaşlarımı çatarak ablama yaklaştım. "Doktor tam olarak ne dedi?"

"Bir ton ilaç verdi. Benim ilaçlık bir durumum yok ki! Ben iyi-" Drrken birden dengesini sağlayamadı ve düşmemek için yatağa tutundu. Korkuyla tekrar ayağa kalkmaya çalışsam da bacağımda hissettiğim keskin acı ile inleyerek yere düştüm. "Abla? İyi misin?"

Yataktan destek alıyordu. Gözleri kapalı, tek eliyle de başını tutuyordu. "Evet. İyiyim. Hiçbir sorun yok. Sadece bir an gözlerim karardı." Yavaşça gözlerini açıp yerdeki beni görünce hızla yanıma gelip beni sandalyeme oturttu. "Neden yere düştüğünü söylemedin? Seni kaldırırdım."

KAYIP ELEMENTLER | KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin