48. Bölüm: "Soğuk."

329 24 4
                                    



**Rüyalar geleceğin habercisi derler.**

**Dışım ne kadar soğuksa, içim o kadar yanıyordu.**

Yatağımdan düşüyormuş hissi ile uyandım. Aklım karman çormandı. Bu rüyanın anlamı neydi? Yada şöyle sorayım, bu rüyanın bir anlamı var mıydı? Rüyalar geleceğin habercisi derler.

Uykuya dalmadan önceki hissettiğim üşüme hissi hala devam ediyordu. Uzun zaman önce beni terk eden avucumun acısı yine başlamıştı. Sanki avucumu biri kesmişte, yanıyor gibi değişik bir his vardı. Neler oluyordu bana?

Yastığımın altından telefonumun saatine baktım. 04.00 Uyanmamıza daha iki saat vardı. Sessiz adımlarla ranzadan inip yatak eşyalarının bulunduğu dolabı açtım. İçinden kalın bir yorgan alarak sessiz adımlarla tekrardan yatağıma geçtim. Ne kadar üşengeç olsam da şu an gerçekten üşüyordum. Üşengeçliğim, kaliteli uyku arzumun önüne geçememişti.
Yorganı boğazıma kadar çekip bir yandan ısınmaya, bir yandan da uyumaya çalıştım. Isınmayı işleminin birazını hallettikten sonra sıcaklığın verdi o tatlı rahatlıkla uykuya daldım.

<~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~>

Şu an resmen günüme Wattpad kızları gibi başladım! Lanet alarmımın sesi ile uyandım! Hemde ben! On tane alarm kurmadan uyanamayan ben, tek alarmda uyandım! Bu bir ilk! Tek kötü tarafı iki dakika aralıklarla kurduğum tüm alarmları kapatmakla uğraşmak oldu.

Benimle beraber alarmın sesine Rana da uyanmıştı. "Günaydın."

"Günaydın Rana."

"Biraz daha uyuyamayız değil mi?"

"Maalesef." Benimde Rana kadar çok uykum vardı ama yapmamız gereken, hazırlanmamız gereken, her an olabilecek bir savaş vardı. Doğrusu o iki saatlik uyku bana hiç yetmemişti. Sanki başımı yastığa koyup kaldırmış gibiydim.
Hiç içimden gelmese de sıcacık yatağımı terk ederek ranzadan indim.

Kendimi sanki alevlerin içindeki evimden çıkartmışta, buzların içine atmışlar gibi hissediyordum. O kadar soğuktu yani ev. Acaba kış mı geliyordu? Yatağıma son defa küçük Emrah gibi baktım. Elveda sıcacık yatağım! Seni her zaman çok sevdim, ve her zaman çok seveceğim.

Kızları kaldırmak için Damla'ya yanaştım. "Damla kalk." Bir yandan konuşuyor bir yandan da Damla'yı dürtüyordum. "Uyan ya hadii." Cevap vermek yerine bana arkasını döndü. Bu seferde sırtını sallamaya başladım. "Kalk lan!"

"Defol." Damla'yı o kadar hızlı salladım ki anne beşiğinde bile bu kadar hızlı sallandırılmamıştır.

"Ya Lisa! Delirtme beni! Defol git!"

"Salak Wiskor gelmiş kapıda!"

"NE?!" Yataktan sıçrayarak kalktı. Tabiki de Wiskor gelmemiş ve kapımız da değildi. Ama ne yapayım! Başka şekilde uyanmıyordu hanım efendi!

Hızla yataktan kalktı Damla. "Nerde lan O it!" Uyku sersemliği ve korku birleşince ortaya böyle saçma bir sonuç çıkıyordu demek. Ben yaptım, siz yapmayın. Sendelene sendelene odanın içinde Wiskor'u arıyordu. Allah aşkına Wiskor'un kapının arkasında ne işi olurdu Damla ya!

"Şaka yaptım Damla uyan diye."

Kısa bir an durup bana baktı. "Lisa."

KAYIP ELEMENTLER | KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin