47. Bölüm: "Yanlış yer, doğru zamanlama."

330 26 29
                                    

Yanlış yeri mi seçmiştim? Neden buraya ışınlanmıştık? Bizim asker çalışma odasında ne işimiz vardı?Üstelik daha kötüsünü söyliyim mi? Askerler şu anda çalışıyorlardı! Ve biz çalışma yerinin tam ortasındaydık! Askerler durup bavullarımızla ortada boş boş duran bize bakıyorlardı. Işınlanırsınız an da Koray nerde olduğumuzu anlayarak diğer askerler fark etmeden, belki de ışık hızıyla yanımızdan ayrıldı.

Bir kaç dakikanın sonunda biri kafasındaki miğferi ile yanımıza yaklaştı. Bunun miğferi diğerlerinkinden farklıydı. Sanırım baş asker falandı. "Burda ne işiniz var?"

"Yanlış yere portallandık. Kusura bakmayın. Çıkışı gösterirseniz hemen çıkalım."

"Buraya asker haricinin girmesinin yasak olduğunu bilmiyor musunuz?!"

Karşımdakinin sert ses tonu beni öfkelendirmeye yetmiş ve artmıştı."Bana bak! Seninle düzgün konuşuyorum benimle düzgün konuş! Sesinin ayarına dikkat et!"

Karşımdaki miğferli, sesi boğuk çıkan adam güldü. "Ateşin prensesi sinirlendi bakıyorum."

"Kim oluyorsun be sen!?"

Karşımdaki gülerek miğferin çıkartınca, Zero'yu görmeyi elbette beklemiyordum. Zero neden böyle davranmıştı? Şaşkınlıktan bir şey diyemediğim sırada gülerek konuştu. "Şaka yaptım Ayla. Sinirlenme."

"Ne biçim şaka yapıyorsun ya!" Diyerek koluna vurdum.

Kızların kıkırdama seslerini duyduğumda arkamı dönüp kızlara baktım. "Çifte kumrular konuşsun biz gidelim." Leyla'nın dediği şey ile ağzım açık kalmıştı. Hadi bana bunun şakalarını yapmaları normaldi de, Zero'nun da yanında yapmazlardı hani!

Zero güldüğü sıradanının şaşkınlık ve utançtan hiç bişey diyemedim. Tam giderlerken arkalarından "Saçmalamayın." Diye bağırabildim. O kadar.

Dönüp Zero'ya baktığım da gülerek bana baktığını gördüm. "Ee dünya tatiliniz nasıl geçti?"

Zero'nun sorusunu cevaplamadan önce etrafıma bakındım. Tüm askerler durmuş şaşkın bakışlarla bize bakıyordu. "Şey. Burada mı konuşacağız?"

Zero etrafında kısa bir bakış attıktan sonra gülümsedi. "Haklısın. Ben bi an unuttum burda olduğumuzu. Gel gidelim." Ardından bakışlarını askerlere çevirdi. "Askerler! Siz de on dakika mola verin. Sonra devam. Yiğit, yetki sende." Adının Yiğit olduğunu öğrendiğim esmer çocuk başını aşağı-yukarı salladı.

Zero ile beraber binanın dışına çıkmış, yürüyorduk. "Nereye gidiyoruz?"

"Bilmem. Öylesine yürüyelim diye düşündüm."

Yürürken ikimizde sessizdik ve bu sesssizlik çok sinir bozucuydu. Az önce sorduğu soru aklıma gelince gülümsedim.
"Dünya, güzeldi ya. Özlemişim ailemi. Açıkçası kızlarla da çok eğlendik."

"Mutlu olmana sevindim. Leyla ne yaptı?"

"Leyla... Bizim Leyla işte. Bir gece sabaha kadar film izlemişti biz yatmıştık."

"Bu kız hep böyleydi zaten. Hiç bir şeyi umursamaz, istediğini yapan biri."

Durup Zero'ya döndüm. "Öyle deme. Aslında o gerçekten sorumluluk sahibi biri. Sadece belli etmeyi pek sevmiyor."

Güldü. "Arkadaşını da korurmuş."

"Yaparım tabi, canım arkadaşım benim."

Yürürken yaptığımız diğer şeyleri anlattım. Koray konusunu anlatmadım. Bu konuyu aramızda kapatacaktık. Bir daha böyle bir şey olursa  Koray'ı kraliçenin önüne bizzat kendimiz götürecektik. "Oh biz burda asker eğitelim Ayla hanım ise gitsin partilerde gezsin."

KAYIP ELEMENTLER | KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin