41. Bölüm: "Kız kıza tatil."

369 33 21
                                    



Mutlulukla dudaklarımın kenarları yukarı doğru kıvrılırken ablam ve arkadaşlarımla nasıl bir tatil yapacağımızı şimdiden düşünmeye başlamıştım. "Size bir haftadan daha uzun süre tatil vermek isterdim ama toplamda zaten iki haftadır okula gitmemiş olacaksınız. Kafanızı bu hafta güzelce dağıtın. Geldiğinde dersleriniz de daha fazla ehemmiyet göstermenizi istiyorum. Anlaştık mı?" Leyla heyecanlı bağırdı. "Anlaştık anne!"

Damda Leyla'nın aksine daha sakin davranıyordu. Yani en azından kraliçenin önünde. "Emredersiniz Kraliçem."

Kraliçenin bakışları ablamı buldu. "Kumsal. Sen eskiden güçlerini kontrol edebildiğin için sana güç kontrol yüzüğü yatırmayacağım. Sana güveniyorum. Lütfen dikkatli ol."

"Elimden geleni yapacağım efendim." Kraliçe'ye reverans yapıp çıktık. Heyecandan zıplamamaya çalışarak ağırbaşlı bir prenses gibi kapıdaki atlı arabaya doğru yürümeye başladım. Arabaya bineceğim sırada birinin bana seslenmesi ile arkamı döndüm. Seslenen kişi Zero'ydu. Kızlara hemen döneceğimi söyleyip Zero'nun yanına gittim. "Efendim Zero?"

"Şey. Ben." Derin bir nefes aldı. "Az önce yaptığım şeyden dolayı özür dilerim. İstemeden ol-"

"Önemli değil. Unuttum bile."

Bir an afalladı. "Tamam. Güzel. Şey... Dünyada kendine dikkat et- ya-yani dikkat edin. Kardeşime sahip çık. Bilirsin onun biraz aklı havada." Zero nedenini bilmesem de böyle tatlı bir telaş içinde konuşması gülmeme neden oldu. "Tamam Zero. Kardeşine iyi bakacağım. Sakin ol."

"Ben zaten sakinim canım. Neyse. Kızlar seni bekliyor. Sonra görüşürüz. İyi tatiller."

"Teşekkürler. Görüşürüz."

Arabaya bindiğim de ablam hariç diğer kızların bana şeytani bakışlar yolladıklarını fark ettim. "Niye öyle bakıyorsunuz?"

Damlanın yüzündeki sinsi gülüş büyüdü. "Bilmem. Neden bakıyoruz?" Kendimi yaralanmış ve akbabaların içine düşmüş gibi hissediyordum. Kardelen göz kırptı. "Ne konuştunuz Zero'yla?" Ve akbabalar birazdan beni yiyecek. "Hiçbir şey."

"Hiçbor şoy." Diyerek taklidimi yapan Leyla'ya dil çıkarttım. Tüm kızlar Leyla'nın yaptığı saçma espriye gülerken ablam gülmüyor, sadece dalgın gözlerle camdan dışarı bakıyordu. Onun yüzünden hiçbir duygusu belli olmuyordu. Sanırım ablam duygu saklama konusunda benden katbe kat daha iyiydi. "Milon'dan Lisa'ya. Milondan Lisa'ya! Orada mısın?"

Dalgın bakışlarımı ablamdan çekip Damla'ya çevirdim. "Evet. Buradayım." Kızların cevap bekleyen bakışlarına daha fazla dayanamayarak akbabaların beni yemesine izin verdim. "Dünyada Leyla'ya sahip çıkmamı söyledi."

"Hepsi bu kadar mı yani?" Dedi Rana bana inanmayan gözlerle.

"Bir konu içinde... Özür diledi." Leyla iki kaşını da indirip kaldırmaya başladı. "Hangi konu?" Kızların hepsine baktım.

"Şey... Kızlar! Bakışlarınız beni çok geriyor! Kendimi akbabaların içinde yaralı kalmış gibi hissediyorum. Hem abartacak bir şey yok. Yanlışlıkla elimi tuttu ondan özür diledim. Bu normal bir şey. Bakmayın öyle!" Kızlarla bu konuları konuşmak cidden çok korkutucuydu. Hele o bakışları! İstedikleri şeyi vermezsen beni yiyecek gibiydiler! Kendimi kaplanların arasında kalmış Ceylan gibi hissediyorum! Kızların hepsinin yüzünde, "kesin yanlışlıkla tutmuştur." Der gibi bir ifade vardı. Yol boyunca kızlar Zero ve benim hakkımda konuşuyor, hatta saçma sapan hayaller bile kuruyorlardı. Fakat onları dinlemeyi yola çıktığımız andan beri bırakmıştım. Neyseki evin önünde durduğumuz da onları dünyaya gideceğimizi hatırlatıp konuyu benden uzaklaştırdım. Eve gidip bavullarımız hazırlarken bile herkes kahkahalar atıyor, Ablam ise hala dalgın görünüyordu. Zero'nun elimi tuttuğunu gördüğünden beri böyleydi. Ablamı konuşturmak için saçma sapan sorular sorup duruyordum. Fakat o bana kısa cevaplar verip duruyordu. En sonunda dayanamadım. "Abla? Konuşabilir miyiz?"

KAYIP ELEMENTLER | KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin