69. Bölüm: "Yananlar ve yağmur da kalanlar."

319 11 114
                                    


**Acı güçlendirir. Acı değiştirir ve değişenler kabul görülmez.**


Fısıltıların sahibinin yaptığı değişikliklere iyice baktım. Çoğu şeyi yakmak yerine dağıtıp kırmıştı. Askerler hücuma geçmek için muhafızların liderinden, o ise benden emir bekliyordu. Eli havadaydı ve vereceğim ufak bir talimat çoğu kişiyi bile bile ölüme atmama neden olacaktı. Askerler bunu bilmelerine rağmen savaşmaktan korkmuyorlardı. Alex bende işaret beklerken ellerimden ateşler çıkardım. Elbisemi yaktığım sıra da eldivenlerimi de yakmıştım. Oluşturduğum ateş etrafa saçılırken saç tellerimden bir kaçının uçuştuğunu görebiliyordum. Okçular oklarını germiş emrimi beklerken dudaklarımı araladım. "Geri çekilin." Ortam da anlık bir sessizlik oluştu. Fısıltıların sahibi bile sessizce gülümseyerek beni izliyordu. "Ama Krali-"

"Geri çekilin dedim. Bu bir emirdir. Derhal herkesin güvenliğini sağlayın." Gözlerimi bir an bile karşımdaki gülen adamdan ayırmıyordum. Ayırırsam saliseler içinde saldırabilecek kadar alçak bir adamdan bahsediyorduk. Gülümsedim. "Sorun değil. Ben daha güzel değişimler yapacağım." Diyerek son dediğine atıfta bulundum. Askerler hızla geri çekilirken o fazlasıyla rahattı. Emrime uymak zorunda kalıp hızla giden askerlere göz ucuyla bakıp alayla güldü. "Yerinde olsam tek başıma ölmek yerine askerleri de karıştırarak sevgili halkımın bir kaç dakika daha fazla yaşamasını sağlardım."

Gülerek boynumu çıtlatıp kendimi savaşmaya hazırladım. "Yalnız atladığın bir şey var."

Kaşlarını kaldırırken diyeceklerimi  merak etmediği her halinden belliydi. "Öyle mi? Neymiş o?"

"Sen benim yerimde olamazsın." Etrafa saçılan tüm ateşlerimi hızla ona yöneltirken bir kaç santim geriye doğru kaydım.

"İşte bende bunu bekliyordum!" Dedi keyifle ve ateşime karşılık verdi. "İtiraf etmeliyim." Dedi kahkahaları eşliğinde. "Savaşmaktan en keyif aldığım düşmanım sensin." Ateşlerimiz birbirine karşılık verirken saf, kırmızı ateş ile saldırıp büyüyü işin içine karıştırmıyorduk. En azından şu anlık.

Üzülmüş gibi davranarak dudak büktüm. "Benden başka düşmanın mı var? Ben de kendimi özel sanıyordum."

Daha büyük bir kahkaha attı. Savaşmaktan çok keyif alıyor gibi duruyordu. "Onlara düşmanım demek sana saygısızlık olur güzelim."

Ellerimdeki ateşi daha da yükselttim. "Bunu duymak gurur verici."

Başını kenardan uzatarak beni baştan aşağıya süzdü. "Kıyafet seçmeyi bilmediğini söyleseydin sana yardım ederdim. Bilirsin, emrine amadeyim." Yüzünü buruşturdu. "Ama bu halinle berbat göründüğünü itiraf etmek zorundayım."

Ateşimi arttırırken göz devirdim. "Birazdan sendeki berbat görünüşü konuşalım olur mu?"

Büyük, içten bir kahkaha attı. "Sen nasıl istersen Kraliçem."

Ateşimi azaltamaya başlamışken onun ateşi yavaş yavaş üzerime doğru geliyordu. "Sanırım yorgunsun Ejderha Kraliçe." Haklıydı. Az önceki balo beni gereksiz yormuştu. Fakat güçlerimle onu yenmekten farklı bir planım vardı. Etrafta küçük küçük uçuşan ateş parçacıkları aslında öylesine uçuşmuyordu. Ateş parçacıkları çoğalırken fısıltıların sahibinin bunu fark etmemesini sağlamalıydım. Zorlanıyormuş gibi davranarak bir adım geriye sendeledim kendimi. "Senin derdin ne? Ne istiyorsun benim gezegenimden?"

Yüzündeki gülümseme gitmiş ve asıl sebebini hatırlamış gibiydi. Sesi sertti. "Doğduğum andan beri, alacağım intikam için eğitildim."

Duyduklarım şaşkınlıktan dudaklarımı aralamama neden olmuştu. "Sanırım senin de ailemle bir derdin var."

KAYIP ELEMENTLER | KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin