51. Bölüm: "Ziyaret."

303 23 12
                                    


**Nasılsın? Sorusuna düşünmeden "İyiyim," cevabını vermiyor muyduk? Nasıl olduğumuzu bir an bile düşünmeden, ruhumuzun ne kadar yaralı olduğuna bir an bakmadan...**

Bir şey demedim. Hiç bir şey diyemedim. Sadece ablamın gözlerine baktım. İçindeki acıyı okudum. Kızların ona Jeff ile ilgili olan her şeyi anlattıklarından o an emin olmuştum.  Bu benim için çokta önmeli değildi. Sonuçta Jeff'i daha önceden de görmüştüm. Ama ablam... Ablam için işler kolay olmayacak gibiydi. "Gidiyoruz değil mi?" Diye sordu ablam.

Zorda olsa gülümsedim. "Gidiyoruz."

Okul binasından çıkıp yanımıza gelen Ceysın'a baktım. Onun da bakışları hüzünlüydü. Jeff'e karşı ne kadar öfkeli olsa da onu özlüyordu. Yanımıza geldiğinde gülümsedi. İçindeki acının önünde zırh görevi gören sahte gülümseme, diye geçirdim aklımdan. "Merhaba kızlar, nasılsınız?"

"İyiyiz sen nasılsın?" Cevap veren Kardelen olmuştu.

"Olabildiğince iyi diyelim. Gidelim mi?" Ceysın'ı çok yakından tanıdığım söylenemezdi. Sadece özel ikizlerden zaman durdurma gücüne sahip olduğunu biliyordum. Birde normalde ne kadar neşeli olduğunu. Hepimiz öyle değil miydik zaten? Nasılsın? Sorusuna düşünmeden "İyiyim," cevabını vermiyor muyduk? Nasıl olduğumuzu bir an bile düşünmeden, ruhumuzun ne kadar yaralı olduğuna bir an bakmadan...

"Gidelim." Cevabını verdikten sonra okulun arkasından okula girdik. Ceysın elindeki anahtarı sıkıca tutuyordu. Merdivenler önceki gibi git gide derine iniyordu. Onca yıl. Onca yıl nasıl burda yaşadı Jeff? Nasıl katlandı?

O büyük kapının önüne üçüncü defa gelişimdi. Ablama baktığımda yüzü bembeyazdı. Hayalet mi gördün? Tabiri şu an ablam için az bile kalırdı. Direk ona 'Hayalet mi oldun?' diye bilirdik. Uzanıp elini tuttuğumda bana baktı. Güç vermek istercesine elini sıktım. Bana teşekkür niyetli bir gülümseme yolladı. Zor olacaktı. Biliyordum.

Ceysın derin bir nefes alıp anahtarı deliğe sokup çevirdi. Tekrardan aynı, anahtar deliğinde yanan yeşil ışık göründü. Ardından kapıdan gelen bir kaç ses duyuldu. Sesler kesilince Ceysın kapı kulubunu indirdi ve geçmemiz için bize yol verdi. İlk ablam girdi içeri, ardından ben ve diğerleri. Ceysın yine girmemiş, kapıda beklemeyi tercih etmişti.

Jeff'in arkası dönük bağdaş oturmuş şekildeydi. Sessizlik. Hem onda, hem bizde. "Jeff..." Titreyen ses ablama aitti.

Jeff sesi duyması ile irkildi. Korkudan olduğunu sanmıyordum. Sonuçta yıllardır burda, tek başınaydı. Aslına bakarsanız bundan sonra hiç bir şeyden korkacağını da sanmıyordum. Vücudunun kaskatı kesildiğini sırtından bile anlayabiliyordum.

Ablam elimi bırakıp parmaklıklara doğru ilerlerdi. Parmaklıkların tam önünde duruyordu. Az önce yüzü bembeyaz olmuş ablam. Şu anda kıpkırmızıydı. Dolu gözlerinden tek damla yaş aktı. Jeff yavaşça başını çevirip baktı. Karşısında ablamı görmesiyle ağzı hafif aralandı. Dakikalar süren bakışmayı Jeff'te titreyen sesiyle konuşmaya başlayınca sona erdi. "Kumsal?"

Ablam cevap vermek yerine gülümsediğinde ayağa kalkıp bileğindeki zincirli kelepçeler ile parmaklıklara yaklaştı. "Sen. Burdasın? N.Nasıl?"

Başıyla bizi işaret edip gülümsedi. Az önce gözünden akan tek damla yaş çoktan çoğalmıştı. Jeff ile tekrar karşılaşabildiği için mutluluk göz yaşlarını mı döküyordu? Yoksa Jeff orda kapalı olduğu için içimi mi acıyordu? Bilemiyordum... Ve sanırım hiç bir zaman da bilemeyecektim.

KAYIP ELEMENTLER | KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin