63. Bölüm: "Zaman."

418 30 362
                                    


Yorumlarınızı, en çokta satır araların da olanlara aşık olduğumu söylemiş miydim?

**Zamanın görevi acımı azaltmakken, daha da çoğaltması haksızlıktı.**

"İndir beni yere! Zero! Düşeceğim!"

Zero bacaklarımı daha sıkı tuttu. "Sence düşmene izin verir miyim Ayla'm? Ayrıca sen kaşındın! Keçi inadın var be güzelim. Anca böyle seni molaya çıkartabildim!" Ben sırtında debelenirken azarlamaya başladı. "Sevgiline, ve ilerideki eşin olacak kişiyle çok az ilgileniyorsun. Seni şu denize atmamam için bana bir neden söyle!" Beni hemen dibindeki denize atar gibi yaptığın da küçük bir çığlık atıp Zero'nun boynuna sarıldım. Zero ona koala gibi yapıştığımı fark edince beni biraz indirip başımın boynuna geleceği bir hizaya indirdi. Az önce karnımın olduğu omuzuna şu an da başım zor değiyordu.

"Tamam! Hadi indir beni."

Kaşlarını çatarak bana baktı. "Kollarım da olmaktan mutluluk duyduğunu sanıyordum Ejderha prenses?"

Hissettiğim utanç ile kızarmaya başlarken başımı boynuna daha çok gömüp yüzümü ondan gizlemeye çalıştım. Tek amacım saklanmakta değil, o güzel kokusunu daha çok içime çekmekti. Ah, o kokusu... Baş döndürücüydü ve ben artık etrafı dönerek izliyordum. Zero'nun yüzünü göremesem de gülme sesini duydum. Hemen ardından saçlarımı küçük bir öpücük armağan edip beni yere bıraktı. Tek elin de tuttuğu sepeti yere bıraktığın da içinden kırmız, beyaz çizgili örtüyü çıkardım. Evet, Zero beni tek eliyle taşımıştı. Ve evet, biraz romantik klişesi olmak güzel olacaktı!

Serdiğim örtünün üzerine sepetteki yiyecekleri koyarken Zero bey çoktan uzanmış, ellerini başının altın da sabitleyerek beni izlemeye başlamıştı. Yiyecekleri ve içecekleri koyduğum da ellerimi birbirine vurup yerden dersek alarak geriye doğru yaşlandım. Zero hala pür dikkat beni izliyordu. Fakat bir farklılık vardı. Dudakların daki buruk tebessüme bile hayran kalsam da ona yakışmamıştı. Neden bana öyle bakıyordu?

Kaşlarım çatıldı. "Neden bana böyle bakıyorsun?"

Soruya soruyla cevap vermedi, ya da kelimeyi dolandırmadı. "Seni izlemeyi seviyorum."

Çatık kaşlarım havaya kalkmış, yüzüm de bunu beklemediğini belli eden utangaç bir gülümseme belirmişti. "Biliyorum ama, daha bir üzgün gibisin."

"Üzgün değilim. Düşünceliyim."

Yiyeceklerin yanından geçip Zero'nun yanına uzandım. Aramızda bir kaç santim vardı. "Neyi düşünüyorsun?"

"Geleceği."

Kaşlarım çatıldı. "Savaşacağız. Kazanacağız. Ve ölene kadar mutlu yaşadılar. Sana geleceğini özetledim. Ah, teşekküre gerek yok!"

Durgun, küçük bir kahkaha kaçtı dudaklarından. "Gelecek belirsizdir Ayla'm." Derin bir nefes aldı. "Her neyse." Sal elini karnımın üzerinde geçirip beni kendine çekti. Az önce örtünün üzerin de olan başım, şu an çok daha konforlu bir alan da, Zero'nun göğsündeydi. "İlerde, biz evlendiğimiz de ilk çocuğumuzun cinsiyetinin ne olmasını isterdin?"

Yavaşça omuzuna vurdum. "Yavaş ol aslanım. Sen daha bana evlenme teklifi edeceksin de, ben kabul edeceğim de, elenmeğiz de, biraz vakit geçecek te. Hamile kalıp doğum yapacağım da... Oho, daha çok vakit var."

KAYIP ELEMENTLER | KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin