Robin: Arkadaşlar yer mi sallanıyor yoksa benim başım mı dönüyor?Lillian: Deprem oluyor..
Steve: Hemen Karavana gitmeliyiz! Başımıza bir şey gelmeden gidelim!
Eddie: Lillian elimi tut!
Eddie'nin elini tuttuğum hepimiz karavana doğru koşmaya başladık. Deprem oluyordu ama bu normal bir deprem değildi. Sanki burası birazdan yok olacak gibiydi..
Kalan son gücümüzle koşmaya devam ediyorduk karavana yaklaştığımız gibi Steve hemen karavanın kapısını açmasıyla hepimiz içeriye girmiştik.
Karavana girmemizle dışarıdan patlama sesleri gelmeye başlamıştı..Eddie:Siktir..
Lillian: Bir an önce buradan gidelim yoksa hepimiz cidden öleceğiz.
Steve: İlk önce ben ineceğim çocuklar.
Lillian: Karavanda'da mı geçit vardı?
Chris: Biz göldeki geçidi kullanmıştık burada olduğunu bilmiyordum.
Dustin: Bizi nasıl buldunuz ve göldeki geçidi nasıl öğrendiniz?
Lillian: Baba cevaplamak ister misin?
Chris: Ben en iyisi Steve'e yardım edeyim..
Babam Steve'in yanına gidip halata asılması için ona yardım ediyordu.Steve'in aşağıya inmesiyle hepimiz sırayla aşağıya iniyorduk. Herkes aşağıya inmişti ben hariç sıra bana geldiğinde inmek için halata asılmıştım. Tam aşağıya inecekken başımın bir anda dönmesiyle dengemi kaybedip halattan düşmüştüm.
Düştüğüm yerden kalkmaya çalışırken bi an karavanda olmadığımı farketmiştim.
Burası başka bir yere benziyordu arkadaşlarım ve babam neredeydi?Lillian: Eddie!! Baba!! Neredesiniz?Beni duyuyor musunuz?
Ne kadar seslensemde asla kimseden ses çıkmıyordu..tek başımaydım.
Etrafıma iyice bakındıktan sonra birileri var mı diye dolanmaya karar vermiştim.
Biraz dolandıktan sonra Hawkins Lisesinin içindeydim. Neler olduğunu kavramaya çalışırken birisinin bana çarpmasıyla tüm dikkatim dağılmıştı. Bu Eddie'ydi..Beni görmüyor muydu?
Benim burada ne işim vardı? Neden okuldayım arkadaşlarım nerede diye düşünürken.
Bir anda etraf tekrardan değişmişti.
Eddie'nin karavanındaydım bu sefer.
İçeride Chrissy ve Eddie vardı Eddie Chrissy'i uyandırmaya çalışıyordu.
Neden önceden yaşanan şeyleri görüyordum..Lillian: Neler oluyor burada?
Vecna:Beni özledin mi güzelim?
Lillian: Ne yalan söyleyeyim hayır.
Vecna: Yine korkusuz gibi davranıyorsun bayılıyorum bu hallerine..Ama aslında üşümüş kedi yavrusu gibi titriyorsun.
Lillian: Sana üzücü bir haberim var.
Biz seni öldürdük :)Vecna: Kazandığınızı sanıyorsunuz ama başından beri kaybeden sizsiniz Lillian.
Lillian: Benden ne istiyorsun niye bana acı çektiriyorsun..herkesi öldürdün beni niye öldüremiyorsun?
Vecna: Acı çekmen bana zevk veriyor yavaş yavaş seni yok edeceğim.
Lillian: Biz seni yoketmeden öldür o zaman her şey için çok geç olabilir. Zaten yok ettik seni sadece güçlüymüşsün gibi davranıyorsun.
Vecna: Seninle ben aynıyız. Lillian bu yüzden seni istiyorum.
Lillian: Hastalıklısın sen..
Vecna denen lanet üzerime doğru gelmeye başlamıştı ben ondan kaçmak için adımlarımı geri geri atıyordumki bedenim bir yere çarpmıştı..
Vecna iyice bana yaklaşmıştı parmaklarını dudaklarımda gezdiriyordu.
Dudaklarımın üzerindeki baskıyı hissettikten sonra bir anda gözlerimi açmam bir oldu.
Gözlerimi açtığım gibi kusmaya başlamıştım bu çok iğrenç bir histi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eddie Munson 🤍 Lillian Argent
FanficBut when you look at me The only memory is us kissing in the moonlight