Naruto kızını kucağına aldı, Menma da annesinin elini tutarak yukarı çıktı. Ciddi bir şey olduğunu anlamış olmalılardı ki şımarıklık yapmıyorlardı.
Önde yürüyen Sasuke rastgele bir odaya girdiğinde Naruto da peşinden odaya girdi. Sarada'yı yatağa oturttuğunda Menma da kardeşinin yanına oturmuştu. "Anne, baba..." Dedi Menma hafif bir korkuyla. "Gidecek misiniz?"
Sasuke dizlerinin üstüne çöktü ve bir eli ile kızının, diğer eli ile oğlunun elini tuttu. "Sadece kısa süreliğine. İkimizde geri döneceğiz. Söz veriyorum."
"Anni gözün?" Dedi Sarada annesinin gözünden gözlerini ayıramazken.
"Sizi daha iyi korumak için fedakarlık yapmam gerekiyordu."
Naruto da Sasuke gibi dizleri üstüne çöktü. "Sizi seviyoruz. Bunu sakın unutmayın. Menma, sen burada Draco Dayın ve Hinata Yengen ile kalmalısın. Sarada, seni başka bir yere götüreceğiz. Sizin güvenliğiniz için sizi ayırmak zorundayız."
Menma hızlıca kızkardeşine sarıldı. "Sakın korkma Sarada," Sarada da abisine sarıldı. "Asıl sen korkma abi."
Menma geri çekildiğinde Sasuke kızını kucağına aldı ve Naruto ile son bir kez göz göze geldikten sonra odadan çıktı. Şimdi Naruto ve Menma odada yalnız kalmıştı.
"Benim yakışıklı oğlum," diye başladı Naruto sözüne. "Geri dönebilir miyim bilmiyorum ama anneniz kesinlikle geri dönecek. Gerekirse onun için canımı feda ederim. Senden tek istediğim annene, kardeşine ve Kawaki'ye göz kulak olman. Bana bir şey olursa herkes sana emanet kalacak. Unutma, seni seviyorum ve sana güveniyorum."
Menma ağlamamak için yataktan atladı ve minik kolları ile babasına sarıldı. "Böyle düşünme babacığım!"
"Hayatında çok iyi yerlere geleceğine eminim. Beni, bizi unutma yeter."
Menma ağlamaya başlarken Naruto geri çekildi ve gülümseyerek oğlunun göz yaşlarını sildi. "Eğer engelleyemeyeceğim şeyler yaşanırsa şimdiden özür dilerim."
Menma geri çekilince Naruto çocuğu kucağına aldı ve aşağı indirdi. Salonda Hinata ve Sakura vardı. Sakura da vedalaşmaya gelmiş olmalıydı. Draco yoktu.
Naruto son bir kez Hinata'ya sarıldı ve Sasuke komadayken ve Naruto yanında olamazken Sasuke'ye göz kulak olduğu için tekrar teşekkür etti. Son kez oğluna da sarıldı ve evden çıktı. Kapının önünde Sasuke vardı ve burnu kızarmıştı. Ağlamış olmalıydı
İkili bir kaç saniye birbirlerine baktılar ve ipleri koptu. Birbirlerini öpmeye başladılar. Sasuke'nin elleri Naruto'nun kısa saçlarında ve kollarında gezerken, Naruto'nun elleri kıvrımlı belde ve narin sırt kaslarında dolaşıyordu.
Bu sanki son öpücükleri gibiydi.
Dudakları ayrılsa bile ne vücutları ne de alınları birbirinden ayrıldı. Minik minik öpücükler bahşediyorlardı birbirlerine.
Birbirlerine çok alışmışlardı. Birbirlerinin öpücüklerini istiyorlardı. Rahatlamak istiyorlardı. Bunca yıldır ikisinin birden tek güvenli limanları birbirleriydi. Bundan sonra kim olacaktı?
Birbirlerine karşı aralarındaki o kutsal bağ olmadan da sevgi gösterebilirler miydi?
Bu şüpheliydi, ve bu konu Obito'nun yenilmesinden sonra açıklığa kavuşacaktı.
-------------------------
"Herkes hazır mı?" Diye sordu Harry bel çantasını yerine oturttururken. Hepsi klasik dövüş kıyafetlerini giymiş ve silahlanmışlardı. Dövüş kıyafetleri unisexti; su ve ateş geçirmez, kir ve kan tutmaz, kolay kolay yırtılmaz, tayt benzeri bir alt ve uzun kollu boğazlarını da kapatan bir üst vardı. Sakura, İzumi ve Sasuke tek uzun saçlılar olarak saçlarını örmüşlerdi. Hepsinin belinde minik bir çanta vardı. Bu çantada çakra sayesinde parlayan bir cadı ışığı, pusula, dürbün, halat, minik fırlatma bıçakları, kunailer, shurikenler, çok amaçlı minik bir çakı, kırılmaz ve su geçirmez bir saat ve çakmak vardı. Minik çantaya bu kadar şeyin sığmasının sebebi elbette çakrayla içinin büyütülmesiydi. Hem hiç biri ağırlık yapmıyordu hem de yer kaplamıyorlardı.
İzumi'nin sırtında çift yönlü iki tane pala, Sakura'nın belinde iki tane orta boy bıçak, Jihuun'un sırtında sağlam bir yay ve iki çanta dolusu ok vardı. Sasuke'de iki tarafında da bıçağın olduğu uzun ve ince bir çubuk, Harry'de tek elle taşınabilen uzun bir kılıç, Rin'de elektrikli bir kırbaç, Naruto'da ise sadece bir tane orta boy bıçak vardı. Gidecekleri yerde çakra kullanıp kullanmayacakları belli değildi bu yüzden tedbiri elden bırakmamışlardı.
Onları geçirmeye gelen kimse yoktu. İstememişlerdi de zaten. Daha fazla sarılıp ağlaşmaya gerek yoktu. Onlar savaşçıydı ve savaşa gidiyorlardı. Bundan doğal hiçbir şey yoktu.
Harry'nin önderliğinde ilerlemeye başladılar. Olabildiğince az çakra harcıyorlardı. Neyle karşılaşacaklarına dair hiçbir fikirleri yoktu. Rin bile tam olarak ne ile karşı karşıya olduklarından habersizdi. Obito bunu tahmin ederek sığınaktan ayrılmış bile olabilirdi.
Sık sık duruyor ve mola veriyorlardı. Rin ağaçlar ve topraktan diğerlerinin gözünden kaçan izleri buluyor ve doğru yolda olduklarına emin oluyordu. Sığınak köyün yakınında ama köyü çevreleyen ormanın içinde olduğu için ulaşım harbiden zorluydu.
Naruto zamanında bu ormandan gelen kardeşini düşündü. Sıradan kardeş ilişkisine sahip olamamışlardı bunca zaman boyunca. Kendisini Naruto'dan hep uzak tutmuştu. İnsanlara yakın birisi olmadığını da hemen anlamıştı, anlamıştı anlamasına ama pek de değiştirememişti. Bazen düşünüyordu ki... Savaşı geçici olarak ertelemek uğruna Gaara'yı onlara verse...
Bu düşünceyi hemen kafasından attı. Ne oluyordu ona bu sıralar? Neden düşününce bile pişman olacağı şeylerin gerçekleştiğini hayal ediyordu? Sasuke ile eşleşmemek... Menma ve Sarada'nın doğmaması... Gaara'yı Hükümet'e vermesi... Bunlar gerçekleşti diye pişman değildi ama içinde artık içinde her zaman bir şüphe vardı. Naruto böyle birisi değildi. Ne oluyordu ona?
Naruto Sasuke ile yarım eşleşmedeyken ona aşık olduğunu söylemişti. Hala yıllar önceki gibi mi düşünüyordu yani? Eşleşmeden aşık olamayacağını? Eşleşme bozuldu diye aşklarının bittiğini?
Sasuke varken başka biri ile birlikte olabilir miydi?
Yapamazdı.
Ama Sasuke biriyle birlikte olsa?
Karışamazdı
Bu muydu onu bu düşüncelere iten?
Yıllar boyunca Sasuke'nin sevgisi ve sadakatinsen hiç şüphe etmemişti. Her zaman ruhani bir bağ ile Sasuke'nin sevgisini hissetmişti. Şimdi Sasuke'nin sevgisini hissedemeyişi mi onu şüpheye düşürüyordu?
Bu konuyu hemen birisi ile konuşması lazımdı. Bu kafa ile savaşa giderse kendini öldürtürdü.
Kalabalığı tararken onu en çok anlayacak kişiyi düşündü. İzumi mi? Büyük ihtimalle. Eşleşmiş, eşini kaybetmiş ve Shisui ile eşleşmişti. Tabi, şuan Shisui'yi kurtarmak için gidiyorlardı ve kızın kafasını bunlarla dolduracak hali yoktu.
Jiihun? O da eşleşmiş ve eşini kaybetmişti. Tabi sonrasında eşi geri dönmüştü. Bunu konuşabileceği birisi varsa o da Jiihun olmalıydı ama adamla arasında samimiyet yoktu.
Sakura ve Harry ile de bunu konuşabileceği samimiyet vardı ama onlar Naruto'yu anlamazdı.
Peki ya Rin? Onunla da arasında samimiyet yoktu. Ayrıca kız şuan odaklanmış bir şekilde yolu kaybetmemeye çalışıyordu. Rin ile bu konuyu konuşmak yerine Jiihun ile konuşurdu.
Veya bu konuyu dönene kadar rafa kaldırır ve döndüklerinde Sasuke ile konuşurdu.
Dönebilirlerse.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The First Uchimaki / NaruSasu-Harco
Fanfiction(OmegaVerse!)+(Smut!)+(NaruSasu!)+(Harco!)+(Mpreg!)+(AlfaNaruto!)+(OmegaSasuke!)+(AlfaHarry!)+(OmegaDraco!)+(Alfaİzumi!)+(OmegaShisui!)+(AlfaSakura!)+(OmegaHinata!) Tamamlandı" -ChakraVerse Serisi 2. Kitap- Beklenmeyen bir kötü, bozulacak ilişkiler...