Son shinobiyi de hakladıktan sonra, iyi olup olmadığına bakmak için beyaz saçlı adama döndüm. Boynundaki yara ve yüzündeki sıyrıklar dışında iyi görünüyordu. Etrafa saçılmış parşömenleri toparlayıp ona geri verdiğimde gülümseyerek teşekkür etti.
...Daha önce kimse bana teşekkür etmemişti.
Doğrulup parşömenleri koyduğu çantayı omuzladı:
"Eğer meşgul değilsen... Ormanın sonuna kadar bana eşlik eder misin? Burayı pek bilmiyorum da...""Şey.. tabi, olur."
Onunla birlikte minik patikada yürümeye başladık. Başta sessizdi, ama bir süre sonra konuşmaya başladı:
"Kaç yaşındasın sen?"
"... Dört."
"Dört mü? Ama... Koca shinobi timiyle kolayca baş ettin! Cidden yeteneklisin... Hangi köydensin? Ben Konohagakure'denim."
"Aosa."Durdu. Bir kaç adım arkasındaydım. Diz çöküp yüzüme daha dikkatli baktı:
"Aosa... Gökteki köy Aosa mı?"Gerildim. Sesi eskisi gibi yumuşak değildi, istemsizce birkaç adım geriledim.
"E... Evet."
".... İnanılmaz. Bu gerçekten... İnanılmaz!Hadi tanışalım! Benim adım Sakumo. Sakumo Hatake. Seninki ne?"Elini uzatmış benden cevap bekliyordu. Güven verici gelmişti, önce kendini tanıttığı ya da gülümseyerek konuştuğu ya da... Belki de sadece benimle insanca konuştuğu için. Uzattığı elini sıktım.
"Adım Ame Tsukiyo. Ben... Memnun oldum."
Gülümsemesi büyüdü. Elimi bırakmadı ve birlikte yürümeye başladık....Daha önce kimse elimi tutmamıştı.
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-
Ben hayranlıkla getirdiği kunai'yi incelerken, Sakumo-san parmaklarıyla oynuyordu. Son bir kaç haftadır Konoha civarındaki ormanlarda takılıyordum ve istisnasız her gün Sakumo-san'la konuşuyorduk. Bana köyünden, pazarda piyasanın nasıl olduğundan, en yeni haberlerden ama en çok da oğlundan bahsediyordu. Fakat son günlerde biraz durgundu.
Başta onunla gelmem ve hokageyle görüşmem için ısrar ediyordu, ama kendi kendime yaşayabileceğime ikna olması da uzun sürmemişti. Yine de bugün, gerçekten de gelmem gerektiği konusunda ısrarcıydı.
"En azından hokageyle konuşmalısın. Kendini koruyabilirsin, biliyorum ama sen gerçekten çok küçüksün. Yardıma ihtiyacın olursa ne yapacaksın?"Yüzüne baktım. Üzgündü. Aslında son günlerde hep böyleydi. Görevini yapamadığı günden beri.
FLASHBACK
"Arkadaşlarımı korumam gerekiyordu, ben de görevimi bırakıp onların yanına gittim."
"Ve onları kurtardın, değil mi?"
"Evet ama... Ben görevimde başarısız oldum."
"Arkadaşlarınla hokageye açıklamadınız mı?"
"... Onlar da haksız olduğumu ve görevimi yapmam gerektiğini söyledi."
"Haa?? Yani sana yardımcı olmadılar mı?
"H... Hayır."
Sakumo-san'ın ne kadar üzüldüğünü görebiliyordum. Arkadaşları için kendini de görevini de tehlikeye atmıştı ama arkadaşları ona destek olmamıştı bile. Koluna sarıldım.
"Sakumo-san, ben senin doğruyu yaptığını biliyorum. Üzülme lütfen."
FLASHBACK END"En azından seni oğlumla tanıştırmak istiyorum."
Zaten üzgündü, onu daha fazla üzmek istemiyordum. Ayrıca sürekli bahsettiği oğlunu tanımak da istiyordum.
"Şey... Olur."
Doğruldu. Elimi tutup nefes verdi. Ardından... Gözleri parladı:
"Sana Kakashi'yi anlatmamı ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕽𝖆𝖎𝖓❃𝔎𝔞𝔨𝔞𝔰𝔥𝔦 𝔉𝔞𝔫𝔣𝔦𝔠𝔱𝔦𝔬𝔫
Fanfiction"Belki de yağmazdı yağmurlar, bu kadar kirli olmasaydı insanlar" Gökteki köy Aosa, bir gün gökyüzünde patlamıştır. Patlamadan kurtulan küçük kızı, bir ninja bulur ve onu köyü Konoha'ya getirir. Ve hikaye de böyle başlar. *Hikaye Naruto'nun orijinal...