"Tamam, hepsini aldık... Sadece battaniye kaldı. Gai, sana zahmet şu poşeti alır mısın? Teşekkürler."
Gai ve bir kaç çocukla birlikte, Naruto için alışverişe çıkmıştık. Minato-san bize güvendiğini ve listedeki her şeyi alacağımıza inandığını söyleyip alışverişi bize kakalamıştı... Ama problem etmiyorduk.
"Gözleri ne renk olur ki? Gözleriyle uyumlu alsak güzel olurdu."
"Gözleri pembe olursa battaniyeyi de pembe mi alıcaz?"
"Ame-chan bi baksana."
"Şu yumuşak olanı çok güzel ama rengi..."
"Cıvık yeşil! Ahahah, bunu alsak kalp krizi geçirirler."Asuma adındaki çocuk bir battaniyeyi gösterdi:
"Şu iyi. Alalım gitsin."
"Ten rengi sanırım... yoksa açık sarı mı? Aman, kime ne? Çok güzel bunu alalım."Nihayet tüm torbaları yüklenerek dükkanı terk ettiğimizde dükkan sahibinin ömründen en az yirmi yıl göçürmüştük. Adam ciddi ciddi dükkanı kapatıp hayatının geri kalanını patates falan toplayarak geçirmek isteyebilirdi.
Sokaktaki insanlar bu gürültülü velet grubuna tuhaf tuhaf bakıyordu. Sanki daha önce hiç bebek eşyaları yüklenmiş bir kaç çocuk görmemiş gibi!
Kushina-san kapıda bizi bekliyordu.
"Aaa, bunları nasıl taşıdınız? Çok zorlanmadınız değil mi?"Gai göğsünü kabartıp otuz iki dişini göstererek sırıttı:
"Zorlanmadık tabi! Konoha'nın müstakbel jouninleriyle konuşuyorsun, Kushina-san!"
Kushina-san güldü:
"Öyleyse konoha'nın müstakbel jouninlerine ödül olarak bedava ramen kartı vereyim. Afiyet olsun!"Ichiraku ramen'e doğru yürürken Kurenai sordu:
"Ame-kun, sen hangi seviyedesin?"Mükemmel bir soruydu. Açıkçası hiç bir fikrim yoktu.
"Mmmh... Bilmem ki."
"Öyleyse öğrenelim! Ben... Chuunin diyorum!"
"Saçmalama Gai, O Kakashi'nin arkadaşı. Jouninden aşağısı kurtarmaz bence."
"Ne alaka? Kakashi jounin olmayanlarla arkadaş olmuyo mu?"
"Öyledir herhalde. Bizimle pek takılmadığına göre..."Muhteşem mantık yürüten yol arkadaşlarımı boş verip yola bakıyordum. Sokağın köşesinde, benden bir kaç yaş küçük duran siyah saçlı çocuğu görünce fikrimi değiştirip Gai'e seslendim:
"Gai, benim gitmem lazım. Siz benim payımı da alırsınız!"
"Aa! Nereye gidiyorsun ki Ame-chan?"Çoktan koşarak uzaklaştığım için cevap vermenin anlamı yoktu bence.
Sokağın köşesine ulaştığımda, çocuk yüzünde hafif bir pembelikle bana bakıyordu.
"İtachi? Neden buradasın?"
"Şey, Ame-chan... Sasuke için yaptığın şu şeker..."
"Elmadan köpek mi?"
"Evet. Şey, ondan bir tane daha yapar mısın?"Bir kaç gün önce, İtachi'nin kardeşi Sasuke için elmayı oyarak yaptığım biblo köpekten bahsediyordu. Bu elmadan köpek çok kullanışlı bir şeydir ve bebekleri susturmaya, çürüyene dek rafları süslemeye yarar. Tabi biz ilk kullanım alanıyla ilgileniyorduk, o ayrı konu.
"Sasuke için mi?"
İyice kızardı.
"...Benim için."
Biraz öyle kaldıktan sonra başını kaldırıp bana baktı. Cebimdeki minik elmayı soymakla uğraşıyordum, ona baktığımda gözgöze geldik.
"Neden öyle bakıyorsun?"
"... Bana mı yapıyorsun?"
"Evet."
"Gülmeyecek misin?"
"Neden ki? Sadece bebekler elma köpek yiyecek diye bir kural yok... Olsa da kime ne? Ben de elma köpeği seviyorum."
"Cidden mi?"
"Cidden. Hem.. istersen sana başka bir şey de yapabilirim."
"Karga olur mu?"
"Oluur. Gel hadi. Sana öğretirim, kendine yaparsın."
Güldü.
"Teşekkürler Ame-chan."Bu küçük utangaç Uchiha, Konoha'da en sevdiğim velet olabilirdi. Michizane-san'ı ziyaret ettiğim günlerden birinde tanışmıştık. Kardeşi Sasuke doğduğunda annesiyle de tanışmıştım.
FLASHBACK
FLASHBACK END
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕽𝖆𝖎𝖓❃𝔎𝔞𝔨𝔞𝔰𝔥𝔦 𝔉𝔞𝔫𝔣𝔦𝔠𝔱𝔦𝔬𝔫
Fanfiction"Belki de yağmazdı yağmurlar, bu kadar kirli olmasaydı insanlar" Gökteki köy Aosa, bir gün gökyüzünde patlamıştır. Patlamadan kurtulan küçük kızı, bir ninja bulur ve onu köyü Konoha'ya getirir. Ve hikaye de böyle başlar. *Hikaye Naruto'nun orijinal...