與 2

359 29 9
                                    

"Sjsjsjjsjs"
"Afjsjsjsjksks"

Kakashi arkamızda kıs kıs gülen Gai ve Asuma'ya korkutucu bir bakış attı.

"Ne ya gülmek de mi yasak."
"Hadi Gai'ye alıştık, sana ne oluyor Asuma?"
"...."

Asuma Gai'ye baktı. Kendilerini tutamadılar:
"AJKWKDLALÖSMSNSLSLALCSLPCKDŞ"

"JSJALSLKDWNKDÖAÖSLŞFNKSLMZ"

"NE GÜLÜYORSUNUZ BE!"

"ADAMLAR RESMEN YANLIŞLIKLA YAKALANDILA-SJAJKAKSKALBSKJLG"

Birbirine bağladığımız adamlara döndü.
"Aslında haklılar... Dövüş hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyorsunuz, ama jounin olduğunuzu söylemiştiniz...
Blöften başka bir şey değilmiş."

Adamlardan biri tükürük saçarak bağırdı:
"Baskın yapamadınız ama!"

"İyi ki yapamamışız. Sizin için boşuna zaman harcardık."

FLASHBACK

"Itachi itmesene düşücem şimdi"
"İtmiyorum Gai-san. Alan dar."
"Şşt! Bi sussanıza!"

Ağacın dalları arasına sinmiştik. Adamlar ateş yakmış, yemek yiyorlardı. Altı kişiydiler, hepsi erkekti. Tam altımızdaydılar. Baskına hazırdık.

"... Kim çıtırdıyor ya?"

"Ben çıtırdıyorum . Bilmiyor muydun, ben aslında tahtayım. Hatta biraz da paslandım, o yüzden gıcırdıyor da olabilirim...Salak mısın Gai hangimiz çıtırdayabilir?"

"E ama ben çıtırtı duyuyorum?"

Araya girme ihtiyacı hissettim.

"Hayal görüyor-aman duyuyor olmalısın Gai."
"Ama valla duyuyorum"
"Şimdi ben de duymaya başladım... Ne oluyo-LAAAAĞĞĞNNN!"

SONUÇ: PALDIR KÜLDÜR ADAMLARIN ÜSTÜNE YUVARLANDIK

FLASHBACK END

Açıkçası planlı bir baskın değildi, ama hepsini etkisiz hale getirmiştik... Üstlerine düşerek.

Evet, yanlışlıkla olmuştu, ama önemli olan sonuç, değil mi?

Asuma ciddileşmeye çalışarak bir adamın önüne çömeldi:
"Şimdi... Bizimle biraz sohbet etmek istersiniz, değil mi?"
"Siz veletlerle konuşacak hiç bir şeyim yok."

Kakashi'ye baktı. Beklediği işareti alınca omuz silkti.
"Öyle diyorsanız... Muhatabınız ben değilim."

"Pfftt, çok korktuk."

"Korksanız iyi olur."

B-bu... Cidden Kakashi'nin sesi mi?

Adamlar da benim gibi şaşkın şaşkın Kakashi'ye bakıyordu. Onun sesi genelde soğukkanlı, "batsın dünya kimin umrunda" tarzı bir tonda olurdu, şimdikinden çok farklı.

" Elebaşınız olacak kaltağın gelip sizi kurtaramayacağını bilin. Kendisini ellerimle cehenneme postaladım. Teker teker peşinden gitmek istiyorsanız susmaya devam edebilirsiniz."

Asuma kolumdan tutup beni geri çekti. Kulağıma eğildi:
"Ame-kun, geride kalsak daha iyi olur diye düşünüyorum. Kakashi'yi daha önce hiç düşmanı sorgularken görmedik... Neler yapabileceğini bilmiyoruz. Çok soğukkanlı biri olduğunu biliyorum, ama şu an sıradışı şekilde.... Öfkeli. Uzak duralım."
"T-tamam."
...
..
.
"İmkansız. Iwakami-sama çok güçlüydü. Onu yenmiş olamazsın."

Kakashi elini cebine sokup kırmızı bir küpe çıkardı. O küpeyi tanıyordum... Kalbim deli gibi çarpmaya başladı.

Neyse ki küpeyi tanıyan tek kişi ben değildim.

"A-ama... Bu Iwakami-sama'nın küpesi!"
"Gerçekten ölmüş mü?"
"... Evet. Küpe öyle çekince çıkacak bir şey değildi. Mutlaka arkasındaki kilidi açmak gerek..."*o şeyi nasıl açıklayacağımı bilemedim, küpelerin arkasında kilit gibi bir şey var ya, anlayın işte.

"Gerçekten... Onu öldürmüş olması gerek."
"Olur şey değil."
"Olmuş demek ki..."
"Ne yapacağız?"

Adamlar arasında en otoriter görüneni başını eğdi:
"İstediğini sorabilirsin, delikanlı. Elimizden geldiğince cevap veririz."

Kakashi küpeyi tekrar cebine tıkıştırdı:

"Aosa'lı mısınız?"
"Hayır."
"Köyünüz neresi?"
".... Kirigakure."
"Kirigakure hokagesi sizden haberdar mı?
"Değil. Biz... Kaçağız."
"Parşömenleri nereden buldunuz?"
"Iwakami-sama verdi."
"Onunla nasıl tanıştınız?"
"Köyün dışında karşılaştık. Bize kazançlı bir teklifi olduğunu söyledi."
"Siz de kabul ettiniz."
"Evet."
"Kaç yaşındasın?"
"Hı?"

Yaş mı? Ne alaka? Niye sordu ki bunu?

"Kaç yaşındasın?"
"... Otuz olacağım."
"Shinken mi shuriken mi?"
"... Shuriken."
"Kahvaltıda ne yiyorsun?"
"Genelde somon."
"Anladım. Daha sonra devam ederiz."

Yanımıza geldiğinde hepimizin aklındaki soruyu İtachi sordu:
"... Kakashi-san... Son soruları niye sordunuz?"

"Kim olduklarını öğrenmek için. Yalan söyleyip söylemediklerinden emin olmalıyız."

"Öğrendin mi bari?"

"Evet Asuma. "

"Nasıl ya? Saat kaçta kalktığı, kahvaltıda ne yediği.... Ne öğrendin ki?"

"Gerçekten kaçaklar. Kirigakure'nin kahvaltıları pirinç ağırlıklı olur, bunlar somon falan diyor. Köyleri de gerçekten Kirigakure, köyün dışındaki büyük nehirde bir sürü somon var, onları yiyorlar. Diğer köylerde bu somonlar bulunmaz."

... Ne diyeyim, insan zeki olunca böyle oluyor.

"Shuriken dedi, demek ki uzun menzilli bir ninja. Otuz olacağım dedi, ama zaten otuz beş yaşında."
"Hop hop, onu nasıl anladın?"
"Yüzündeki çaprazlama yara izinden. Üstelik göz bandı vardı...O adam Kirigakure'nin suikastçısı Mugen Natsuha. Demek birliğe gelen listedeki kaçak oymuş. Bir göz atmıştım sadece yine de yara izini hatırlayabildim. Emin olmak için hızla random soru sordum, yalan söyleyecek olsa bile düşünmeye fırsat bulamadı. Bu yüzden gerçeği söylemek zorunda kaldı. Bu kadar."

ყαȥαɾ-ƈԋαɳ ƈσɱιɳɠ

Mugen Natsuha amca şu👇🏻👇🏻👇🏻

Mugen Natsuha amca şu👇🏻👇🏻👇🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝕽𝖆𝖎𝖓❃𝔎𝔞𝔨𝔞𝔰𝔥𝔦 𝔉𝔞𝔫𝔣𝔦𝔠𝔱𝔦𝔬𝔫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin