噢 1

762 56 14
                                    

Köyün kapısından geçtikten sonra, dört yıllık hayatımın en büyük karmaşasına adım attığımı fark ettim. Her tarafta insanlar, dükkanlar ve evler vardı. Çok gürültülü, tozlu ve kalabalıktı.

Sakumo-san'ı gördüklerinde insanların yüzleri buruşuyordu, ama aynı zamanda meraklı gözlerle bana bakıyorlardı. Gözlerimi kaçırdım. Sakumo-san da benim gibi yaptı, ara sokaklardan birine girip kalabalıktan biraz uzaklaştık.

Güneşin batmasına az kalmıştı, kıyıya doğru yürürken bir yandan da gökyüzünü izliyorduk. Sakumo-san mırıldandı:
"Şu yolu geçince... Ulaşacağız."

İskelede, tıpkı Sakumo-san gibi beyaz kafalı bir çocuk vardı.

Kıyıda kaldım. Su henüz hazır olduğum bir şey değildi. Hayatım boyunca nehri hiç görmemiştim ve her ne kadar görüntüsüyle beni büyülese de, her türlü tehlikeye açık bir yerdi.

Olduğum yere çömelmiş Sakumo-san'ı beklerken turuncuya dönen gökyüzünü izliyordum. Yerde olmak, nehri, günbatımını, ağaçları görmek... Mükemmeldi.

Aosa'dayken bunların hepsi bir masaldı. Tüm hayatım kaldığım odadan ibaretti. Ninja tekniklerinde çalışırdım, seviyemi yükseltmeye çalışırdım... Ve bana yardım ederlerdi. Seviyemin yükselmesi çakramın artması anlamına gelirdi ve bu da onların işine gelirdi. Eğer çok yükseldiysem, balkona çıkıp köyü izlememe izin verirlerdi. Bir kaç dakikalığına. Ama burada, istediğim kadar oturup etrafı izleyebilirdim.

"Ame, işte bu Kakashi."

Başımı kaldırıp onlara baktım. Korkutucu derecede birbirlerine benziyorlardı. Ayağa kalktım.

Kakashi omuz silkti. Gülümsüyordu sanırım, maskesi yüzünden emin olamıyordum. Ama ben de gülümsedim
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-

"Balık tutmayı biliyor musun?"
"Hayır, ama öğrenmek istiyorum. Bana gösterebilir misin?"

Kakashi sırıttı. Bildiklerini göstermekten zevk aldığını kısa zamanda fark etmiştim.
"Pekala, babam gelene kadar zamanımız var. Oltam bir tane, dönüşümlü kullanırız."
"Tamam, Kakashi."

Son aylarda Kakashi'yle takılıyordum. İkimiz de memnunduk,Kakashi "dişine göre bir arkadaş"bulduğunu söylüyordu, bense ilk arkadaşımı edinmiştim.

Oltasını zarif bir kıvrımla suya atarken tarif ediyordu:
"Yavaşça atacaksın, yoksa balıklar kaçar. Misinayı çok germemelisin, çok da gevşek olmamalı. Anladın mı?"
"Evet."

Bir kaç saat boyunca iskelede kaldık. Kova balıkla dolunca Kakashi oltayı sarıp kovanın yanına koydu.
"Gidelim mi?"
"Fark etmez."
Kakashi, kararı ona bırakmamdan hoşlanıyordu ve açıkçası bu benim de işime geliyordu. Konoha'da çok yeniydim ve her an yanlış bir şey yapacakmış gibi hissediyordum.

"O zaman eve dönelim. Babam gelene kadar sofrayı kurarız."
"Tamam."

Kovayı alıp çenesiyle oltayı gösterdi.
"Sen de oltayı alır mısın?"
Oltayı omuzlayıp diğer elimle kovanın sapından tuttum. Ağır görünüyordu ama göründüğünden daha ağırdı. Kakashi gülümsedi(artık gülüp gülmediğini anlayabiliyordum)
"Senin için ağır değil mi? Ben taşırım."
"Yardım edeyim işte."
"Tamam öyleyse."
Kovanın ağırlığını paylaşarak yürümeye başladık. Bir süre yürüdükten sonra Kakashi durdu:
"Şunları görüyor musun?"

O tarafa baktım. Bir kaç adam, bizim yaşlarımızda görünen bir çocukla alay ediyordu.
"Onun adı Gai."
"Neden onunla alay ediyorlar?"
"Kimin umrunda. Herkes onunla alay eder zaten... Salak."

Son sözcüğü öyle sert söylemişti ki irkildim. Ama benden değil, Gai adındaki çocuktan bahsediyordu.
"Neden salak dedin?"
"Öyle çünkü. Şimdi yardım etmezsem ağlar."
"...Cidden mi?"
Kovayı yere bırakıp oraya doğru koşmaya başladı. Bir yandan da bana bağırıyordu:
"Hemen geleceğim Ame!"

𝕽𝖆𝖎𝖓❃𝔎𝔞𝔨𝔞𝔰𝔥𝔦 𝔉𝔞𝔫𝔣𝔦𝔠𝔱𝔦𝔬𝔫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin