Seo Mo Yeon:
Jimin karşısındaki bedene baktı. Bedenin içinde bir kadın olduğunu unutan aklına ufak bir küfür gönderip gülümsedi.
"Sakallarını tıraş etmemiz gerekiyor!"
Mo Yeon elini kaldırıp yanaklarına dokundu. Evet bir şeyler hissediyordu ama aynada o kadar da belli olmadığını kendisine bakarken fark etmişti.
"Mutlaka olması mı gerekiyor?"
Jimin kafasını yavaşça salladı, ardından anlayışla gülümsedi.
"Kendin tıraş olamazsın değil mi? Hm.. Her şeye baştan başlamamız gerekiyor." Kapıya doğru yöneldiği zaman Mo yeon endişeyle kıpırdadı. Ne yapacağını bilmezken yalnız kalmak istemiyordu. "Beni bekle hemen geleceğim."
Beklemesini söylerken kızı kolundan tutup banyonun önüne bırakmış ve yüzünü yıkamasını işaret etmişti.
Yüzünü yıkayıp odaya geri dönen kız yalnız kaldığını fark ederek iç çekti. Kocaman odada ne yapacağını bilemeyerek içinde bulunduğu odayı incelemeye başladı. Dolapların üzerinde boy aynaları olmasına rağmen odada bir sürü irili ufaklı ayna vardı. Uzanıp bir tanesini eline aldı. Aynayı kaldırdığında gördüğü yüzle yeniden irkildi.
Hala buna inanamıyorum..
Elini kaldırıp yanağına dokundu.
"Nasıl bu kadar yakışıklı olabilir? Krem bile sürmemişken nasıl bu kadar yumuşak yanaklara sahip olabilir?" Konuştuğunu fark edince dudaklarını birbirine bastırdı ama gözlerini aynadan alamıyordu. Aynayı bir yaklaştırıp bir uzaklaştırıyor, lakin hiç bir açıdan kusur bulamıyordu. Mükemmel hatları bir kenara dudakları... Çabucak aynayı indirip kafasını salladı.
Ne yapıyorum??
Aynayı aldığı yere bırakıp yüzüne uzanan saçlarını düzeltti. Daha önce kimsenin yüzüne bakmadığı kadar içinde bulunduğu bedenin yüzüne bakması utanmasına sebep olmuştu.
Saçma bir şey yapmamak için yatağın ucuna oturup odaya bakmaya başladı. Az evvel kalabalık buradayken oda o kadar büyük görünmüyordu lakin şimdi büyüklüğü artmış, haliyle yalnızlık hissi korkunç gelmeye başlamıştı. Çaresiz hissediyordu, ne yapacağını bilmemek o kadar kötüydü ki. Keşke evde olsaydı.. Babasının yanında olmak istedi...
Kapı birden açıldığı zaman korkarak titredi. Saniyeler içinde oturduğu yatağa bacaklarını çekip kollarıyla dizlerine sarıldı. Bakışlarını kaldırıp kapıya doğru kaçamak bir bakış attığında ise rahatladı.
"Sakin ol biz dostuz!" Taehyung ayaklarının üzerine basarken zorlanıyor gibi sallanarak içeriye doğru adımladı. Mo Yeon çocuğun sallanarak yürümesinin komik olduğunu düşündü. Aynı şeyi diğerleri de düşünmüş olmalıydı ki güldüler.
"Uslu dur uzaylı!"
Namjoon ve Jungkook kapının biraz önündeki masa benzeri dolabın üstüne yerleştiğinde Jimin ve Hoseok Taehyung'un hemen arkasındaydı. Zorla getirilmiş gibi görünen Yoongi ise kapının pervazına yaslanmıştı. Her birinin yüzünde düşünceli ifadeler vardı. Yine de normal davranmaya, gülümsemeye çalışıyorlardı, ne kadar normal göründükleri ise tartışmaya açıktı.
"Önce duş almalısın! Merak etme ben sana yardım edeceğim."
Taehyung konuştuğunda Mo Yeon dehşete düştü. Ondan yardım falan istemiyordu..
"Ya! H.. Hayır. Delirmiş olmalısın? Ne.. B.. Benimle gelemezsin!" Cümle kurmayı beceremedigini fark ederek iç çekti. Neden böyle sürekli kekelemeye başlamıştı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love You The Way You Are ☣ KSJ
FantasySeni olduğun gibi...Seviyorum!! " Kalbi kırık bir insanın kanatları da kırık olurdu. Çoktan kırılmış kanatlarımı yıllar sonra kullanmaya çalışmak aptallık gibi geliyordu ama yine de ona inaniyordum, güveniyordum. Kırık kanatlarla uçmayı deneyecek ka...