Mo Yeon:
Yatakta kalıp gibi durmaktan uyuşmuş olan bedenim kıpırdamak ve üzerindeki uyuşukluğu atmak istiyordu ama bir milim bile kıpırdamadan durmaya devam ediyordum. Karşımda huzurla uyuyan adam dururken kıpırdayamazdım çünkü onu uyandırmak istemiyordum.. Onu rahatsız edersem büyü bozulacak gibi geliyordu. Uyuyordu emindim ama bir yandan da şaşkındım. Öyle çabuk uyumuştu ki kendimi onunla uyumaya hazırlamayı bile başaramadan uykuya teslim olmuş, beni içimdeki bu tuhaf hisle başbaşa bırakmıştı. Gerçekten yorulmuş olmalıydı.
Odada yatabileceği başka yer olmadığı için yatağa gelip kurulmuş, fikrimi de sormamıştı ama bunun için ona kızamıyordum bile. Sonuçta yasakları ben koymuştum. O sadece benim dediğimi yapmaya çalışıyordu. Beni asıl düşündüren durumun yanlışlığıydı. Çocukların nereden geldiğini bilmediğim bu inadı ile başlayan yanlışlık benim yatağımda bitiyordu. Jin muhtemelen onlara durumu açıklamıştı ama onlar yine de Jin'le uyumak konusunda ısrar etmişlerdi. Jin'in yatağımda olduğu gerçeği babamın kulağına giderse beni bir güzel azarlayacağı da açıktı. Gerçi ona gerek yoktu ben içimde sürekli kendimi azarlıyodum.
Jin hafifçe kıpırdanırken ses çıkardığımı düşünerek nefesimi tuttum. Az evvel aldığım derin nefes onu rahatsız etmiş olabilir miydi? Gözlerimi kocaman açmış ona bakarken o homurdanarak yüzünü tavana doğru döndü. Az evvel bana dönük olduğu için yatağa süzülen saçları yukarı bakınca alnına yapışmıştı.
Saçları yüzünü kaşındırıyor olmalı!
"Senin sorunun değil."
Aklımdan geçen düşünceye göz devirdim, daha sonra da yaptığım bu hareketin bana hiç uygun olmadığını fark ederek durdum. Göz devirmek bana göre değildi, ama bu aralar en çok yaptığım hareketti.
Aldığım nefesi yavaşça bıraktım. Ses çıkarmadığımdan emin olmaya çalışıyordum. Gözlerim yeniden saçlarına takılmıştı. Çok rahatsız edici duruyordu. Kirpiklerini kapatacak şekilde önünde olan saçları... Yumuşacik görünüyordu. Yumuşacık ama rahatsız edici. Uzanıp saçlarını yüzünden çekmek istesem de uyanabilir diye endişe ediyordum. Beni yanlış anlayabilirdi.
Kendimle kavga ederken havada asılı kalan elime baktım. Jin benimle ilgili bir karar alırken benim kadar düşünüyor muydu acaba? Daha bu sabah benden izin almadan saçlarıma dokunmuştu.
Evet dokundu, hiç bir sebebi yoktu ama önce parmakları sonra gözleriyle ayırdı saçlarımı yüzümden..
Sabah yüzümden çektiği saçlarımı hatırlayınca kendimi yeniden o anın içinde gibi hissetmiştim. Yanaklarım ısınmaya başladığı sırada tükürüğüm boğazıma kaçtı. Korkuyla çarpan kalbimi tutup derin bir nefes aldım. Bu kadar gürültü yaparsam onu kesin uyandıracaktım, ama öksürmezsem de boğulacaktım. Elimi ağzıma kapatarak boğazımı temizlemeye çalıştım. Bir yandan uyanıp uyanmadığını kontrol ediyordum.
Ona bakarken yeniden yerinden kalkan elimi durdurmak için bu kez hiç bir şey yapmadım. Parmağım yavaşça saçlarının arasına yerleşti ve yüzüne düşen bir tutam saçı uzaklaştırdı. Bunu yaparken çoktan heyecanlanmaya başlamıştım. Yasak olan bir şeyi yapıyorum gibi hissediyordum. Yasak şeyleri yakalanmadan yapmaya çalışırken insan nasıl heyecanlanırsa bende de öyleydi. Ta ki sesini duyana kadar.
"Ne yapıyorsun?"
Derinden gelen sesiyle birden konuştuğu zaman heyecanım yerini korkuyla karışık bir utanca bırakmıştı. Isınmaya başlayan bedenim tehlikeyi haber ediyordu.. Yakalanmış mıydım? Çabucak elimi çekip yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love You The Way You Are ☣ KSJ
FantasíaSeni olduğun gibi...Seviyorum!! " Kalbi kırık bir insanın kanatları da kırık olurdu. Çoktan kırılmış kanatlarımı yıllar sonra kullanmaya çalışmak aptallık gibi geliyordu ama yine de ona inaniyordum, güveniyordum. Kırık kanatlarla uçmayı deneyecek ka...