Medya.. kendisini açıklıyor zaten. Anlatmaya gerek yok...
İyi okumalar. Yıldızı yakmayı unutmayalım.
Kim Seok Jin:
Bende bir gariplik vardı. Hayır bedenim değiştiğinden beri bir gariplik vardı ama bahsettiğim çok daha farklı bir gariplikti. İki gündür daha çok uyuyor, daha çok acıklıyordum, kafamdan geçen senaryolara sinirleniyor olmamın yanı sıra genel olarak gergindim. Hiçbir şey yapmak istemiyor ama bir yandan yapmam gereken şeylerin sorumluluğu altında kendimle kavga edip duruyordum.
Derin bir nefes alarak elimdeki dizüstü bilgisayara ve yediğim abur cuburlara ait paketlerin bulunduğu masaya baktım. Yatakta araştırma yapmak konforlu görünebilirdi ama kesinlikle değildi. Rahatlık uykumu getiriyordu ve uykuluyken okuduğum şeyi anlayamıyordum. Masaya geçmem gerekiyordu. Masaya uzanmak için hareket ettiğim zaman karnıma giren ağrı ile yüzümü buruşturdum. Az evvel ne olmuştu bilmiyordum ama normal bir ağrı gibi değildi. Yeniden uzandığım zaman bu kez daha şiddetli bir sancı saplanmış ve nefesimi kesmişti.
Bu da neydi?
Biraz sonra bilgisayarı bir kenara bırakmış ve çocuklara ulaşmak için yerimden fırlamıştım ama daha kapıya varamadan iki büklüm olmuştum bile.
Ah..
Ağır hareketlerle olduğum yerde dönerken kollarımı karnıma sarıp derin bir nefes aldım. Ne oluyordu bir anlasaydım her şey daha güzel olacaktı! Bir anda acılar denizinde yüzmeye başlamıştım ve bu bildiğim acılara pek benzemiyordu.
Dün gece yediğim bir şey dokunmuş olabilir miydi? Ya da kısa giyindiğim için soğuk almış ve gaz sancılarında boğulmaya başlamış olabilir miydim? Yoksa hepsi lanetin bir parçası mıydı?
Bir an için kendini unutturmuş olan ağrı yeniden burdayım diye bağırınca ben de bağırarak olduğum yerde büküldüm. Hayatım boyunca böyle bir şey hissetmemiştim. Ağrı desen ağrı değildi. Sancı desen sancı değildi. Birden gelip iliğimi kurutan bu şey beni yeniden ve yeniden bağırtıyordu.
"Yardım edin!" Evde kim kalmıştı ki? Hoseok ve Jungkook sabah erkenden çıkmıştı, Yoongi ve Namjoon da öyle. Bugün çalışmayan ve izinli olan tek kişi Jimin'di, Taehyung ise işini eve getirdiği için dışarıda olmalıydı. "Taehyung ah!! Jimin ah!" Yanıt gelmediği zaman ayağa kalkmaya çalışsam da belimi düzeltmem mümkün değildi. Yeniden denediğimde dizlerimin üzerine yere çökmek zorunda kalmıştım.
"Ah!! Ölüyor muyum? Ah!" Kafam da dönüyor. Tanrım bu da büyü yüzünden değil mi? Yavaş yavaş öldürecek beni. Peki bedenim? "Ah.. "
Yere kapanıp karnıma baskı yapmaya başladım. Neden böyle acı çekerek ölmek zorundayım ki? Üstelik ölmek için fazla genç ve yakışıklıyım.. ya da güzelim mi demeliydim? Uzandığım yeri yumruklarken sesimi duymayan arkadaşlarıma küfretmeye başlamıştım.
"Taehyung ah!" Kıpırdamak için enerji bulamıyordum bu yüzden kapıya, tabiri caizse sürünerek, gitmiştim. Belime doğru vuran sancı yüzünden ölmek bugünkü planlarım arasında yoktu ama her şey çok beklenmedikti. Kapının koluna uzanmak için son bir gayretle yeltendiğim zaman karın boşluğumdan başlayıp kasıklarıma uzanan bir sancı ve ıslaklık hissetmiştim. Aman tanrım altıma mı kaçırmıştım? Hayır hayır? Peki o neydi?
"Bu ne ulan?" Dişlerimi sıktığımı fark edince rahatlamaya çalışsam da her yerden saldırı altındaydım. Karnıma düzensiz olarak giren kramplara ve belime doğru yırtık çoraptan fırlayan parmak gibi bir anda gelip giden sancılara başımdaki ağrı eşlik ediyordu. Halsiz hissettiğimi söylemeye gerek bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love You The Way You Are ☣ KSJ
FantasySeni olduğun gibi...Seviyorum!! " Kalbi kırık bir insanın kanatları da kırık olurdu. Çoktan kırılmış kanatlarımı yıllar sonra kullanmaya çalışmak aptallık gibi geliyordu ama yine de ona inaniyordum, güveniyordum. Kırık kanatlarla uçmayı deneyecek ka...