İnsanoğlu ne zaman bir 'oh' dese, peşine bir 'vah' eklenirdi.
Bir imtihan biterken, diğeri hazırlığını yapıyor olacak ki, noktası koyulmamış imtihana virgül olup devamına eklenirdi.
Ne derlerdi eskiler, bu dünya imtihan dünyasıdır.
...
Mirza, Sidar'ın sözlerinin ardından fırladı yerinden. Oldukça meraklı, bir o kadarda sinirli bir şekilde Sidar'a doğru ilerlerken gözleri Zümra'ya ilişti.
Korkutmamalıydı kızı, öyle de yaptı. Sakinliğini koruyarak önce Zümra'ya karşı konuştu;
- Hoş geldin Zümra. Ben Yusuf Mirza Saraçoğlu. Biz tanışmamıştık, ben hastanede olduğum süre zarfın da başlamışsın işe.
Sen şöyle geç, eşimin yanına otur. Önemli bir konu var, onu halledelim daha sonra bakalım eksiklere olur mu?
Zümra, anlamsız bakışları eşliğinde cevapladı Mirza'yı;
- Tabi.. Tabi, Yusuf Mirza bey.
Evin, korku ve tedirginlik ile karışmış duyguları eşliğinde, Zümra'ya gülümsemeye çalışarak konuştu;
- Hoş geldin Zümra, gel böyle otur.
Zümra, Evin'in gösterdiği yere oturdu. Arkasındaki çocuğun söylediği şeyler oldukça önemli ki, böyle bir karşılama yaşadığını düşündü.
Yalçın ve Yunus da Mirza'nın yanındaki yerlerini aldılar ve Sidar'a sorusunu soran Yalçın oldu;
- Hayırmıdır? Diyeceğim Sidar. Fakat pekte hayır gibi gelmedi bana aslanım!
Sidar, derin bir nefes aldı ve öyle konuşmaya başladı;
- Oturup konuşsak olur mu Yalçın abi? Durum göründüğünden daha mühim!
Hemen üst kattaki avluya çıktılar, tabi ki eşleri de bir bir takip etmişlerdi.
Zümra'yı aşağıda bırakmayan Evin, onunda yukarıya gelmesi için davetini yapmıştı;
- Sen de buyur yukarıya Zümra.
Zümra, aile konusu olduğunu düşündüğü için, çekimser davranarak konuştu;
- Ben rahatsızlık vermeyeyim Evin hanım, anladığım kadarı ile aile mevzusu.
Evin, Zümra'yı cevaplayacağı sırada üst avludan Mirza seslendi;
- Evinamın hadi gelin yukarıya, Zümra lütfen sende buyur.
Mirza için önemli idi kime güvenecekleri, bu şekilde tanıyacaktı Zümra'yı.
Sidar'ın anlatacakları oldukça önem azr eden bir konuydu ve bu konuya Zümra da şahit olmayıdı ki, dışarıya verip vermeyeceğini görmeliydi.
Mirza'nın daveti üzerine çekinsede yukarıya çıktı Evin ile birlikte. Herkes şark köşesinde yerini almış, Sidar'ın konuşmasını bekliyordu.
İçlerinde en büyük korkuyu yaşayan ise Havin'di. Biliyordu yine babasının bir lekesi sürülmüştü ailesinin üzerine.
Mirza, karsının şakağına bıraktığı buse ile güç almıştı ve bakışlarını Sidar'a çevirip konuştu;
- Evet Sidar! Seni dinliyoruz kardeşim. Evin'in vurulması ile ilgili olan gerçekler nedir?
Sidar'ın gözleri ağlayan ablasında takılı kalmıştı. İlk olarak ablasına bakarak konuştu;
- Ablam! Kurban olayım, etme artık! Dökme incilerini! Senin döktüğün her yaş, benim kalbime hancer olarak iniyor.
Havin'in boğazından yükselen hıçkırığı avluda yankılanırken, kocası tarafından sarmalanmıştı. Hıçkırıkları arasında konuştu Havin;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya Kokusu (Tamamlandı)
General FictionBen geldim ana.! Bu sefer tek gelmedim ama, gelinini getirdim sana, vanilya kokulu kadınımı.! Ben bilmem seni, anlatılan kadarsın bende, resimler de gördüğüm kadarsın gözlerim de.! Ama öyle büyüktür ki içimdeki sevdan, bir o kadar da büyüktür içimde...