Kader neydi?
İnsanoğlunun yaşamını yönlendiren, alınyazısı, yazgısı!
Kadere inanmalı insan, başına gelen ve gelecek olanlar, bir bir yazılmıştı alnına.
Bilmediği yazgısı ile ilerliyordu, hayat yolun da insanoğlu!
...
Kerem'de, bunlardan biri olduğundan habersiz, eli hala hava da bir şekilde kalakalmış, ağzı açık bekliyordu.
Mirza, arkadaşının haline daha fazla dayanamamış ve kalkıp arkadaşının yanına oturmuştu.
Önce elini indirdi, aynı zaman da konuşmaya da başlamıştı;
- Kardeşim önce şu elini indirelim.
Ardından ağzını kapatırken konuşmasını sürdürdü;
- Şu ağzını da kapatırsak tamam olacak. Heh, şimdi oldu.
Avludakilere bakarak göz kırptı ve konuşmasına devam etti;
- Kerem!
Kerem, gözleri hala avlunun merdivenlerinde takılı kalmışken yanıtladı arkadaşını;
- Efendim kardeşim.
Mirza, bıyık altından gülerek konuşmaya çalışıyordu ki, son sözlerinde kahkahalara boğulmuştu;
- Kardeşim Allah kurtarsın. Bu sefer kaya, baya sert. Bu kız senin ayaklarını omuzlarına yükler, seni öylece yürütür. Geçmiş olsun!
Mirza'nın sözlerinden sonra ardı ardına yükselen kahkaha sesleri ile kendine gelmişti Kerem.
Arkadaşına hiç bir şey söylemeden etrafına bakındı ve ayaklanarak konaktaki odasına doğru ilerledi.
Odadan içeriye girdiği gibi kapıyı kapattı ve sırtını kapıya yasladı. Kafasını geriye attı, gözleri kapalı bir şekilde bir süre bekledi.
Oldukça uzun bir süre beklediği kapıdan ayrıldı ve kafasını iki yana salladıktan sonra kendi kendine konuşarak yatağa ilerledi;
- Hadi be Kerem! Kendine gel oğlum! Geldi, geçti ve gitti..
...
Sabahın ilk ışıkları ile uyanan Evin ve Mirza, her zaman olduğu gibi salıncakta kahvelerini içiyorlardı.
Uzunca bir süre salıncakta sessizce birbirlerini dinleyen ikili, kahvaltıya inmek için odalarına geçip hazırlandılar ve kahvaltıya indiler.
Herkes yerini almıştı ki, Kerem'e dönen gözler, özüne döndüğünü fark etmişti.
Rüstem bey ve Halime hanım, bir süredir Ayla hanımın annesinin rahatsızlığından dolayı orada misafirlerdi.
Kahvaltılarını sürdüren konak halkı, aynı zaman da, bugün olacak olan Aram ağanın ihbarını ve tutuklanması için yapılacak olan bütün detayları konuşmuşlardı.
...
Kahvaltıdan sonra Enes hemen karakola geçmiş ve ilk ihbarı yapmıştı. İhbar üzerine bir ekibi ile Aram ağanın konağına gitmiş ve kollarına büyük bir zevk ile kelepçesini takmıştı.
Karakola getirilen Aram ağa, alındığı sorgu odasın da her şeyi itiraf etmiş ve ilk mahkeme ile tutuklanarak ceza evine gönderilmişti.
Gül ise, bedensel olarak engeli olduğu ve ömür boyu mahkum olduğu tekerlekli sandalye dolayısı ile şartlı serbest bırakılmıştı.
Zaten ceza altın da olan Gül'e, sadece bir bileklik eklenmişti ki, bu onun hayatın da bir değişikliğe sebebiyet vermemişti.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya Kokusu (Tamamlandı)
General FictionBen geldim ana.! Bu sefer tek gelmedim ama, gelinini getirdim sana, vanilya kokulu kadınımı.! Ben bilmem seni, anlatılan kadarsın bende, resimler de gördüğüm kadarsın gözlerim de.! Ama öyle büyüktür ki içimdeki sevdan, bir o kadar da büyüktür içimde...