41- Bir Ölüm, Bir Doğum

409 26 2
                                    

Kaybetmek neydi?

En çok neyi kaybetmek yorardı insanı? Ya da, en çok neyi kaybetmek tüketirdi?

Yaşarken kaybetmek mi, yoksa ölüm ile kaybetmek mi? Hangisi daha çok can yakardı?

Ölümün soğukluğu, bir buz kütlesinden daha soğuktu! Peki, nefes alırken hissettiğin soğukluk!

O ne ile eş değerdi?

...

Saraçoğlu konağı şafak vaktinde mahşer yerine dönmüştü adeta. Evin'in çığlığı ile uykudan fırlayan herkes, bir bir dökülmüştü Hasan beyin yattığı odaya.

Evin, dizleri üzerine yatağın yanına çökmüş, hala dedesine çağırıyordu. Alamadığı cevap ile sinir krizi geçiyor, yatağı yumrukluyordu.

Elvan, donmuş bir şekilde kapının önünden izliyordu içeride olanları. Sinir krizi geçiren ablası, çığlık atarak ağlayan annesi, duvarları yumruklayan babası.

Herkes bir yere koşturuyor, Mirza karısını sakinleştirmeye çalıyor, fakat hiç bir yaptığı sakinleştirmeye yetmiyordu.

Enes, kapıda öylece duran Elvan'a sesleniyor, ama cevap alamıyordu. Kollarından tuttu sevdasını ve sarsarak yüksek ses ile seslendi;

- Elvannn.. Elvannn..

Gözyaşları kendinden habersiz akarken, zorla çıkardığı sesi ile sordu Elvan;

- Gerçekten.. Ölmüş mü?

Enes, acı veren soluğunu saldı ve kolları arasına aldı sevdasını. Gelmeyen cevaba karşılık, sarmalandığı kollar arasında feryat etti Elvan;

- Dedeeee.. Dedemmmm.. Hayırrr.. Olmaz dede.. Şimdi değil.. Şimdi olmaz.. Zeynep gelmedi daha dedemmm.. Kucağına alamadın Zeynep'i dedeee..

...

Saraçoğlu konağını inleten feryatlar, bütün Midyat'a haber salmıştı sanki, duyan gelmişti. Kapıda bekleyen çalışanlardan biri akıl edip ambulansı aramış ve sağlıkçılar gelip kontrol etmişti.

Ardından gelen adli tıp doktoru ölümünü onaylamış ve Giresun'a götürmek için gerekli evraklar hazırlanmış, yola çıkılmıştı.

Ağlamaları sessizleşen Evin, arabanın ön koltuğunda oturuyor, yolu izliyordu. Akan yaşlarını bir kez daha sildi ve derin bir nefes çekti içine.

Nefes alırken eli kasıklarına gitti ve yüzünü buruşturdu. Karısının durumunu fark eden Mirza, panikle sordu;

- İyi misin Evinamın? Bir şey mi oldu?

Evin, korku dolu sesi ile soru soran kocasına çevirdi ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerini.

Mirza, anında sağa çekti arabayı ve durdu. Evin, renk değiştirmiş yeşil gözlere bakarken biraz daha içi ezildi.

Kocası çok yorgundu, bitkindi! Biraz da buna içerledi Evin, biraz da bunun için gözyaşı döktü.

Eli kocasının yüzüne gitti ve sakallarını severken konuştu;

- İçimde bir yangın var ki can içim, sorma gitsin! Çok canım yanıyor! Dedem gitti!

Mirza, akan yaşını elinin tersi ile sildi ve karısını kolları arasına aldı. O güçlü olmalıydı ki, karısını dik tutabilsin.

Kolları arasında ağlan karısını rahatlatmak için belini sıvazlarken konuştu;

- Kurban olurum yapma Evinamın.. Korkuyorum sana bir şey olacak! Yemin olsun sana, sen ne hissediyorsan ben de aynısını hissediyorum.

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin