Ne güzel bir duygudur ki, sevdiğine kavuşmak. Dillendiremez insan o mutluluğunu, tarif edemez içindeki sevincini.
Bir bir içine işler kavuşmanın duygusu, bir bir kazınır anılarına. Sevda, yüreğe düşen bir ateş ise, kavuşmak da, ateşe kor olandı!
...
Evin'in içi kıpır kıpır, kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu. Mardin'e gelmişler, düğün sabahına uyanmışlardı.
Gerçi Evin de, Mirza da uyku nedir uzun bir süredir bilmiyorlardı ya neyse. Bu yörenin geleneklerine göre düğün perşembeden başlıyordu.
Evin, hazırlanmaya başlamıştı, akşam üzerine doğru damat evinden onu almaya geleceklerdi.
...
Saraçoğlu konağın da ise, hummalı bir şekil de hazırlıklar sürüyordu. Çalgılar çalınmaya başlamış, sofralar kurulmuş, kurbanlar kesilmiş, etler dağıtılıyordu.
Hane halkı için ise bol miktar da etli yemek ile pilav yapılıyordu. Yemeklerin yanında dağıtılan zerde tatlısı ise, yine bir gelenek olarak sürdürülüyordu.
Halime hanım, Şilan, yardım için gelen diğer kızlar, Enes, Kerem ve hatta karnı burnun da olan Dilek de ordan oraya koşturuyor, ara sıra Dilek, Rüstem beyin radarına takılıyordu;
- Kızım sen otursan ya yavrum, karnın burnun da ne diye kendini bu kadar yorarsın?
Dilek, kayınpederine sevgi ile gülümseyerek cevaplıyordu her seferin de;
- Yormuyorum babam, sen meraklanma iyiyiz biz.
...
Saraçoğlu veliahtları ise üst katta ki avlu da aşağıda süren koşuşturmayı izliyordu. Mirza'nın gözlerinin içinin gülüşü, neredeyse bütün Mardin'i aydınlatacak şekil de idi.
Yalçın ve Yunus kardeşlerinin mutluluğunu paylaşıyorlar, bir dakika bile yalnız bırakmıyorlardı. Yalçın, kardeşinin omzuna elini koydu, gülümseyerek konuştu kardeşine;
- Ee Yusuf'um, bu gece sevdanın gecesi öyle mi?
Mirza, en içten gülüşü ile sevinç dolu sesini dışa vurarak konuştu abisine;
- Sevdamın, aşkımın, vanilya cennettimin günü abim. Vuslat bu gece, vuslat vanilya da..
Yunus, her zaman olduğu gibi yine göstermişti kendini. Kahkaha ile konuşuyordu, bir yandan da Mirza'ya göz kırpmayı da ihmal etmiyordu;
- Ee bu gece ne yapacaksın Yusuf'um?
Mirza, abisine döndü ve direkt olarak sordu;
- Abimm.. Allah hakkı için konuş, sen niye bok yemeyi bu kadar çok seviyorsun?
Yunus, bilmem dercesine omuzlarını kaldırıp, dudağını büzdü ve konuştu;
- Huyum kurusun, alışkanlık yapıyor bok yemek.
Yunus'un sözlerinden sonra üç kardeş birbirine kollarını dolayarak, kahkahalar eşliğin de sarıldılar.
...
Damat tıraşı zamanı gelmiş, Mirza'yı avlunun ortasın da bir sandalyeye oturtmuşlardı.
Davul ve zurna eşliğin de damat tıraşı başlamış, berber ise yine gelenekler dolayısı ile elini olabildiğince ağır tutuyordu. Yüklü miktar da alacağı bahşiş ise günün kârı idi.
Havanın kararmasına yakın damat tıraşı bitmiş, damat evin den gelin almaya yola koyulmuşlardı.
Adetlere göre gelini almaya damat gitmezdi, damadın yakınlarından iki kadın gelini kalabalık eşliğinde alırlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya Kokusu (Tamamlandı)
Fiksi UmumBen geldim ana.! Bu sefer tek gelmedim ama, gelinini getirdim sana, vanilya kokulu kadınımı.! Ben bilmem seni, anlatılan kadarsın bende, resimler de gördüğüm kadarsın gözlerim de.! Ama öyle büyüktür ki içimdeki sevdan, bir o kadar da büyüktür içimde...