34- Acısı Çok Büyük

360 26 2
                                    

Sevda güzel şey idi, yaşamasını bilene!

Karşılığını bulmuş sevda ise, bu dünya üzerinde, cennete kavuşmuş olandı.

Kimileri kavuşturdu sevdasına, dünyasını cennet ederdi, kimiler kavuşmazdı sevdasına, ahiretini cennet ederdi.

...

Saraçoğlu veliahtları çok şükür ki, kavuşmuştu sevdalarına. Kimisinin zorlu, kimisinin kolay, kimisinin ki ise, ani olmuştu. Fakat olmuştu, dünyadaki cenneti yaşamışlardı.

Hafta sonu, olmasından dolayı herkes konakta vakit geçiriyordu. Evin, elinde kahve tepsisi ile girişteki avluda bulunan çardağa doğru ilerledi.

Mirza, mutfaktan çıkmış çardağa doğru gelen karısına baktı aşk dolu bakışları ile. Gün yüzüne çıkmaya başlayan karnı öyle güzel gözüküyordu ki, her gün yeniden aşık olmasına sebep oluyordu.

Evin, herkesin kahvesini verdikten sonra kocasına doğru ilerledi ve saçlarını öpüp kahvesini uzattı.

Mirza, karısından gelen harekete karşılık olarak, ayakta duran karısının karnını öpüp kahvesini öyle aldı.

Kahveler içilirken Elvan, Dilek'e dönerek konuştu;

- Dilek abla bizim yakışıklılar ne alemdeler? Özledim valla onları ya, nasıl belli yoklulukları!

Dilek, özleminin arttığı oğullarının konusu olunca, dolu dolu olan gözleri ile konuştu;

- Valla bende çok özledim Elvan, doğduklarından bu yana ilk kez ayrı kaldık böyle.

Ama çok şükür iyiler, rahatları yerinde. Tek sıkıntımız Boran, Baran'ın çok dağınık olmasından yakınıyor.

Yalçın, gülerek konuşmaya dahil oldu;

- Kerata, burada da öyleydi ama ardını toplayan anası vardı, belli olmuyordu.

Evin, Yalçın'a bakarak konuşmaya başladı;

- Yaa deme öyle Yalçın abi. Valla bu durumdan en memnun annem. Hafta sonları köye gidiyorlar ya çocuklar, bizimkiler nasıl seviniyor bir bilseniz.

Dilek, eltisini cevapladı;

- Gerçekten beni de tek rahatlatan nokta bu güzel eltim. Giresun da olmaları çok iyi oldu ki, Feride teyzem ile Melih amcam hayatta tek bırakmaz onları.

Giresun'u kazanan Baran ve Boran üniversitesi için yengelerinin memleketine gitmişlerdi.

Sürekli konuları dönüyordu ki, yine konuları açılmış ve böyle uzun uzun konuşulmuştu.

Kahvelerini bitiren erkekler, ata binmek için ahıra gitmişlerdi. Konakta kalan eltiler ise plan yapmak için başbaşa vermişler, Elvan ise onları korkulu gözler ile dinliyordu.

...

Zümra, yatağının içinde sırt üstü yatmış ve tavanı izliyordu. Dün gece yaşadığı olay, bütün gece kendisini sorgulamasına sebep olmuştu.

Uykusuz geçen bir gecenin ardından, vakit öğleni geçmiş olmasına rağmen, hala yatağın içinden kendini alıp çıkamamıştı.

Kerem'in yaptıkları, sözleri, hal ve hareketleri, Zümra'nın aklını karıştırıyordu. Bu karışıklık ufak ufak kalbine doğru yol almış ve Zümra da bunun gayet farkındaydı.

Bu durum, her ne kadar rahatsız etse de, önüne geçemeyeceğini adı gibi biliyordu.

Zor bela yataktan kaldırdı bedenini, ayaklarını yere sarkıttı ve karşısında duran boy aynasına bakarak, kendisi ile konuşmaya başladı;

Vanilya Kokusu (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin