Zaman ilaç derlerdi eskiler, iyileştirmediği yara, dindirmediği acı yoktu.
Her yaranın iyileşmesi için, her acının dinmesi için zamana ihtiyacı vardı.
Zor olan beklemekti, fakat beklemekte bir zaman göstergesi değil miydi?
...
Zoru başarmıştı Saraçoğlu ve Işık ailesi, beklemişlerdi ve zamanın yaralarına, acılarına ilaç olmasına izin vermişlerdi.
Hasan beyin ölümünün ardından 6 ay geçmişti. Zor olmuştu geçen 6 ay, fakat alışmışlardı. Neticede insanoğlunun alışmadığı hiç bir şey yoktu.
Evin, odasının katında bulunan avludaki salıncakta oturuyordu. Kucağındaki kızı, kendini uykunun kollarına bırakmanın eşiğinde ilerliyordu.
Evin, kafasını arkaya attı ve Zeynep Alya'yı her uyuturken yaptığı gibi ninnisi söylemeye başladı;
(Ninni sözleri)
Çamlıbel'den çıktım yayan
Dayan ey dizlerim dayan
Kardaş atlı bacı yayanNenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek oy
Nenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek oyBebeğimin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir şamdanNenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek oy
Nenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek oyBebeğimin beşiği bakır
Yerinden kalkmıyor ağır
Ben sallarım takır takırNenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek oy
Nenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek oy...
Evin'in sesinden akan huzur, konak halkını yine kendine bağlamıştı. Gözyaşları bir biri ardına sıralanan Havin, boğazından çıkmak için an kollayan hıçkırığını elini ağzına kapatarak engelledi.
Şirketten dönen Saraçoğlu veliahtları, konaktaki durgunluğu görünce, Evin'in Zeynep Alya'yı uyutmak için ninni söylediğini anlamakta zorlanmamışlardı. Sessiz ama hızlı adımlarla konağın merdivenlerinden çıktılar.
Mirza, odalarının bulunduğu avluya ulaşmak için bir kat daha yukarıya çıkarken, Yunus karısının halini görür görmez telaşla Havin'e ilerledi. Karısını kolları arasına alan Yunus, tedirgin bir şekilde sordu;
- Hayır olsun inşallah çara derdemin! Bir şey mi oldu bu kadar ağlıyorsun?
Havin, konuşamayacak kadar şiddetli ağlıyordu ki, sadece kafasını sağa sola sallayabildi. Yunus, korku ile yengesine çevirdi kafasını. Dilek, kardeşinin ne demek istediğini anlamış ve hemen cevaplamıştı;
- Bir şey olmadı yengem, Evin ninni söylerken ağlamak geldi içinden. Rahatlasın yaz güneşimiz bırak yengem.
Yunus, karısının saçlarını öpereken, bir yandan da akan yaşlarını siliyordu. Aynı zamanda da yengesine sitem ediyordu;
- Yengem ne diyorsun Allah için? Aklım çıktı benim bir şey oldu diye! Canım çekiliyor her bir damlasına!
Dilek'in yüzündeki gülümseme şüphelerini ortaya seriyordu. Fakat kimse anlayamamıştı neden güldüğünü.
Aklının bir köşesine Elvan gelince konuşması gerektiğini yazan Dilek, mutfağa gitmek için ayaklandı ve kucağındaki kızını kocasına vererek merdivenlere yöneldi.
...
Mirza, avluya çıktığı gibi sessiz adımlar ile yaklaştı salıncağa. Kocasının gelişini fark eden Evin, gülümsedi ve son nakaratı da söyleyip ninniyi sonlandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya Kokusu (Tamamlandı)
General FictionBen geldim ana.! Bu sefer tek gelmedim ama, gelinini getirdim sana, vanilya kokulu kadınımı.! Ben bilmem seni, anlatılan kadarsın bende, resimler de gördüğüm kadarsın gözlerim de.! Ama öyle büyüktür ki içimdeki sevdan, bir o kadar da büyüktür içimde...