37- Şu an hiç yardımcı olmuyorsun Melia.

908 82 24
                                    

beklenen bölüm geldi diyebilir miyiz =)

*

⋆ You are exactly what I want, kinda cool and kinda not

Wanna give myself to you.  

*

Tereddüt ettiğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Uzun zamandır bu anı bekliyormuşum gibi bir hevesle başlattım öpücüğü.

Tamam, içten içe uzun zamandır bu anı bekliyordum.

Dudaklarımız birbirine değdiği anda içimde bazı yerlerin uyuştuğunu, bazılarınınsa dirildiğini hissettim. Aynı anda hem bayılmak hem de ayılmak mümkün müydü bilmiyordum ama Aaron'ın istekli dudaklarının bana hissettirdiği buydu.

Birkaç saniye sonra ellerimle yanaklarını kavrayıp yüzünü eğerek istediğim pozisyona getirdim. Başta yan yana otururken birkaç saniye içinde kendimi dizlerimi yatakta onun kalçasının iki yanına dayamış halde kucağına çıkmış buldum.

Lavanta kokusu beni sarmalayıp tüm hücrelerimi ele geçirirken aklımdaki tüm düşünceler ve tereddütler silinip gitti. Yumuşak dudakları başta nazikken benim hoyratlığımın aynısını bana karşı kullanır oldular. Öpücük giderek sertleşti, derinleşti. Tamamen ilkel hislerden ve içgüdülerden ibaret şekilde dudaklarımız ve dillerimiz iç içe geçmişti. Bu ana kadar biriken hislerimiz artık bedenlerimizden taşıyor, birbirimizin içine akıyordu.

Onu görmek istiyordum ama damarlarıma yayılıp her hücremi uyuşturan zevk dalgası göz kapaklarımı açmama engel oluyordu. Aaron müthiş öpüşüyordu. Kısacık bir an onun yaralı olduğu, bu haldeyken onu zorlamamam gerektiği fikri beynimde şimşek gibi çakıp söndü. Ama sağlam kolu beni bedenine bastırıp dudakları sanki yok olup gidebilirmişim gibi bir istekle beni öperken ondan ayrılma fikrini eyleme geçirmem imkansızdı.

Nefes almam gerektiğini hissediyordum. Ellerim yeni çıkmaya başlayan sakalı yüzünden hafif pürüzlü yanaklarını okşarken şimdi geri çekileceğim, diyordum kendi kendime. Ama yetmiyordu. Onun eli belime şahane bir baskı uygulayıp okşarken ben daha ne yaptığımı bile düşünemeden uzanıp saçlarını çekiştirdim.

Genzinden boğuk bir inleme koptu.

Sanki bu bir sinyalmiş gibi aynı anda geri çekilip birbirimize baktık. Nefes nefeseydik.

"Sanırım durmamız gerekiyor," derken sesi o kadar boğuk çıktı ki kelimeleri zar zor seçebildim.

Ya da sadece beynime kan gitmediği için anlayamıyordum.

Aynı zamanda durma konusundaki isteksizliğini de görebiliyordum.

Dolgun dudakları iyice şişip kızarmıştı. Arzu tüm ifadesini kaplamış, buğulu bakan gözleri yarı yarıya kapalı haldeydi.

Kim bilir ben nasıl görünüyordum.

Kendimi mantıklı düşünmeye zorladım. Mantığım Aaron'ın dudakları benimkilere değdiği anda buhar olup uçmuştu ama geride kalan birkaç kırıntıya tutundum. Daha yeni yaralanmış ve omzu dikilmişti. Şu an bu halde olmamız çok sakıncalıydı.

Nefes nefese, "Evet," diyip başımı salladım. "Durmalıyız."

Beni taklit edercesine başını sallayarak, "Kesinlikle durmalıyız," diye mırıldandı.

"O zaman duruyoruz?" dedim sorarcasına.

Dudaklarını yaladı.

"Duruyoruz."

Serbest DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin