30- Evet, Tanrım! Lacivert havlu!

834 72 18
                                    

satır arası yorumlarınıza bayıldığımı söylemiş miydim? :)

*

Shake it girl

Make sure you don't break it girl.

*

"Pump it!" diye bağırdı DJ.

"Louder!" diye bağırdık hep bir ağızdan.

"Pump it!"

"Louder!"

Ağzım bir kahkahayla kocaman açılmışken elimdeki bardağı şerefe dercesine havaya kaldırdım. Kızlarla tokuşturduk ve birer dikişte bitirdik.

Ah, gerçek bir partiyi özlemiştim.

"DJ çok yakışıklı!" diye bağırdı Daisy. Gürültülü müzik yüzünden bağırarak anlaşıyorduk.

"Evet!" diye bağırdım. "Numaralarımızı mı versek?"

Kızlar hevesle başlarını salladılar. Hemen bir peçete ve kalem bulup dört tane numarayı karaladık, peçeteyi öpüp ruj izleri bıraktık ve gidip DJ'in eline tutuşturdum.

"İyi akşamlar!" dedim neşeyle. "Çok yakışıklısınız. Bizi arar mısınız? Dördümüzü de? Sesinizin de yakışıklı olduğuna bahse girerim."

Adam şaşkınca başını salladı. Ben de ona öpücük yollayıp kızların yanına döndüm.

Daisy elime bir bardak tutuşturdu ve ben daha içip içmemeye karar veremeden hep beraber fondip yaptık.

Artık ne içtiğimizi bilmiyordum. Sanırım yavaşlamam, hatta durmam gerekiyordu. Ama şu an muhteşemdi. Müzik süperdi, dans etmek inanılmaz eğlenceliydi ve çocuklardan hiçbiri ortalarda görünmüyordu. Bu da özgür olduğum anlamına geliyordu.

Cindy ve Kate, az önce tanıştığım kızlar, saçları platin sarısına boyalı ve makyajları benzer olduğu için birbirlerine benziyorlardı. Kate bizim okula bu sene transfer olmuştu. İkisi de çok tatlıydılar.

Kate aniden odanın diğer ucunu işaret edip çığlık attı.

"İşte benimki!"

O sırada bardağımı dudaklarıma götürmüştüm ve işaret ettiği kişiyi gördüğümde neredeyse boğuluyordum.

"Aaron mı?" diye zar zor sordum öksürüklerimin arasında.

"Evet! Ta kendisi!" Gözlerini on beş metre kadar ötede birkaç çocukla konuşan Aaron'dan alamadan hayran hayran iç geçirdi.

Kaşlarım istemsizce çatıldı. "Ne yani, çıkıyor musunuz?"

Alt dudağını ısırdı.

"Onun gibi bir şey."

Dudaklarımı yalarken gülmemek için kendimi sıktım.

"Aynı İngilizce sınıfındayız. Ben de Aaron'la ilgili bir şeyi merak ediyordum. Madem o seninki, sana sorayım. Sen biliyorsundur."

Kate bana göğsünü gererek baktı ve pembe parlatıcılı dudaklarını büzdü.

"Elbette şekerim. Neyi merak ediyorsan cevaplayabilirim."

Artık sarhoş olduğum için dilim dolanıyor, kelimeler peltekçe çıkıyordu. Ama yeni eğlencemi bulmuştum.

"Bazen önümde otururken parfümünün kokusunu alıyorum da, çok hoş bir koku. Sen zaten biliyorsun bunu ama, değil mi?"

Serbest DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin