20- Ekip geri döndü hermano!

932 87 44
                                    

Bu bölümde Melia'nın giydiği elbiseyi multiye bıraktım. Melia'nın nasıl göründüğüyle ilgili detay vermediğimi söylemiştiniz, bu bölümde biraz var ve görsel yeterli olur diye düşündüm.

Sonraki bölüm var ya...

Sadece Melia ve Aaron.

:)

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin öptümm muahh :*

*

⋆Ooh, girl, don't you stop

Don't you stop 'til you get enough honey.⋆

*

İçerdeki yüksek sesli müziğin titreşimlerini kulübün önünde, arabanın içindeyken bile hissedebiliyordum. Metrelerce uzanan kuyruk bu simsiyah ve havalı kulübe girmek için bekliyordu. Girişte kocaman, kırmızı neon bir "KNOX" tabelası vardı.

Kapıda duran birkaç korumanın kimlik kontrolü yaptığını görebiliyordum.

"Kimliklere bakıyorlar."

Rush, Lorenzo'yla beraber kapısını açıp dışarı çıkarken dönüp bana sırıttı. "Senin kimliğin biziz."

Yanımda uyuyan Lori'yi dürtüp geldiğimizi söyleyerek uyandırdım.

Tam anlayamadığım bir küfür savurarak kendini kapıdan dışarı fırlattı. Sanırım kaldırıma çakılmıştı ama aramızda hala kapalı araba kapısı olduğundan göremiyordum.

Anneme kızlarla pijama partisi yapacağımızı söylemiştim. O da bana hafta içi günlerde pijama partisine giden kızların genellikle istedikleri üniversitelere giremedikleriyle ilgili tamamen sallama bir istatiksel nutuk çekmişti. Karşılığında ona, hafta içi günlerde pijama partisine gitmesine rağmen istediği üniversiteye giren ilk kız olacağıma dair söz verip evden kaçmıştım.

Üstümde pijamalarla.

Yakınlardaki bir kafeye girmiş, çantama doldurduğum kıyafetleri giyip makyaj yapmıştım. Çocuklar beni oradan almıştı.

Kırmızı, askılı, desensiz bir elbise vücudumu sıkıca sarıyordu. Sol bacağımın önünde iddialı bir yırtmaç vardı, elbiseden uzanan ince, altın rengi bir zincir bacağımı vurguluyordu. Saçlarım koyu kahve dalgalar halinde omuzlarımdan dökülürken yüzümde kırmızı ruj, göz kalemi ve rimelden oluşan basit bir makyaj vardı. Yeşil gözlerim nihayet görünür hale gelmişti çünkü maalesef Rush'ınkiler kadar canlı bir tonda değil, yosun yeşiliydiler.

Siyah, yüksek topuklu ayakkabılarım böyle elbiselerde hep olduğu gibi yine ayaklarımdaydı. Onlarla boyum bir yetmiş beşe yakın oluyordu ve bacaklarım çok uzun görünüyordu.

İnek halimden partilerin kızına geçişim kolay bir işti. Arkadaşlarım sayesinde alışmıştım. Her hafta partilere gitmiyordum ama öyle ortamlarda eğlenmeyi biliyordum. Sadece dans konusunda çok iyi değildim. Bu gece bu konuda ilerleme kaydetmeyi umuyordum.

Lorenzo ve Rush siyah pantolonlar ve lakos giyiyorlardı. Rush'ın koyu yeşil üstü gözlerini daha da ön plana çıkarmıştı. Lorenzo ise beyaz tercih etmişti ki bu da onun esmer tenini vurguluyordu.

Onların yanında bayağı süslü duruyordum. Yine de çekicilik konusunda beni sollarlardı.

Kapıdan geçmemiz için Rush'ın korumalarla el sıkışması yetmişti.

Ortada loş mavi ışıklı bir zemine sahip pist vardı. Dans edenler pistin yarısını doldurmuştu. Mekan çok yüksek tavanlıydı ve bir üst katımızda balkon şeklinde localar olduğunu görebiliyordum.

Lori tanıdığı birilerinin yanına gideceğini söyleyerek ortadan kayboldu.

Pistin öte yanında çeşit çeşit içkiler dolu bir bar bize göz kırpıyordu. Sağ tarafta ise önleri tülle örtülü localar vardı. 

Çocuklar beni bu localardan ortadakine yönlendirdiler.

Tülü aralayıp içine girdim.

Locanın içi küçük bir kareydi. Tek parça siyah deri koltuk da üç taraflı büyük bir kare şeklindeydi ve ortada yere yakın bir masa vardı.

Aaron buradaydı.

Tam karşımda oturuyordu. Üstünde, kollarını dirseklerine sıyırdığı açık mavi bir gömlek vardı. Kaşları çatıktı, telefonundaki bir şeye bakarken yakasını sıkıntıyla çekiştirdi. Masadaki viski bardağını dudaklarına götürürken arkamda duran Lorenzo kollarını havada açıp bağırdı.

"Ekip geri döndü, hermano!"

Aaron başını kaldırdı ve hemen karşısında durduğum için ilk gördüğü kişi ben oldum.

Bardak dudaklarına yakın bir yerde donup kaldı. Sıkkınlıktan düşmüş göz kapakları aniden ardına kadar açıldı.

Gözleri yavaşça yüzümden aşağı indi. Boynuma, göğüslerime, belime, bacaklarıma ve ayakkabılarıma tek tek baktı. Dudakları aralıktı.

Aaron bunu bana bilerek mi yapıyordu, gerçekten merak ediyordum. Ama on sekiz yaş hormonlarımın başlarını toprağın altından çıkarmaları çok sürmedi.

Bir ürperti omurgamı yalayıp geçerken avuçlarımın terlediğini hissettim.

Bir şey söylemesini beklemek saçmalıktı ama kendime yalan söylemeyeceğim. Gerçekten bekledim. Dudakları aralandığında konuşacağından emindim hatta. Ama o, delici bakışları hâlâ benim üzerimdeyken başıyla hepimize selam vermekle yetindi.

Önce Lorenzo oturdu. Bense diğer tarafa, Aaron'ın hemen yanına oturdum. Rush ellerini ovuşturarak Lorenzo'nun yanına kuruldu.

Ve gece başladı.

Serbest DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin