18- Yani diyorsun ki, aralarında en tehlikelisi...

953 86 31
                                    

Something big, I feel it happening
Out of my control.

Başımı kafe sandalyesinin arkasına yaslayıp tavana baktım ve "Yorgunum, yorgun," diye inledim.

Lori karşımdaki sandalyeden konuştu.

"Drama kraliçesi. Benden bile betersin."

Gözlerini devirdiğini hissettim.

"Drama falan değil bu," diye homurdandım. "Kahrolası bir şirketin beş kahrolası varisi beni bu hale getirdi."

Okulun yanındaki kafede oturmuş kahve içiyorduk. Bugün okuldan sonra çocukların antrenmanı olduğu için iki buçuk saatlik bir boşluğum oluşmuştu.

Garsonlar neden iki kahve sipariş ettiğimi sorduğunda karışık içmeyi sevdiğimi söylemiştim. Garson bana acır gibi bakıp başını sallayarak uzaklaşmıştı.

Lori birkaç hafta daha yanımda gezerse şehrin delisi damgası yiyecektim.

"Çocuklar senin anlattığın kadar kötü değiller. Yani Lorenzo ve Rush birazcık felaket olabilirler ama..." Alt dudağımı büzdüm. "Sevimliler."

İç çekip bunları anlamak için çok küçükmüşüm gibi baktı.

"Sen onları sadece evde Fransızca derslerinde ya da oyun oynarken görüyorsun. Bir de davete gittiğimizde yanlarındaydın. Orada zaten iyi evlat rolü kesiyorlardı."

Başımı yasladığım elimi indirip merakla baktım.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Sen onları günün iki üç saatinde görüyorsun. Saat altı civarı evlerinden ayrılıp evine dönüyorsun ve yatana kadar inekliyorsun. On ikiden önce de mışıl mışıl uyumuş oluyorsun. Onlar içinse gece, saat on ikide başlıyor."

Kaşlarımı kaldırdım. "Hâlâ anladığımı sanmıyorum."

Bana bıkkın bir bakış attı.

"Melia, bu çocukların kötü bir ünü var değil mi? Özellikle içki ve kızlarla?"

Dudaklarımı büzüp düşündüm. "Sanırım." Onları tanımadan önce kulağıma gelenleri düşününce başımı salladım. "Kesinlikle."

"Böyle kötü şöhretler yok yere oluşmaz. Sırf yakışıklılar diye insanlar kafalarında senaryolar üretmiyorlar."

Şaşkın şaşkın baktım. Onlarla bir buçuk hafta geçirdikten sonra kötü şöhretlerinin birer dedikodudan ibaret olduğuna gerçekten inanmaya başlamıştım.

"Henüz hiçbirinin yanında bir kız görmedin, değil mi?"

"Hayır. Üçünün de kız arkadaşı olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?"

Ellerini yüzüne bastırıp sabırsızlıkla inledi. "Her birinin sürekli değişen kız arkadaşları olduğunu söylüyorum."

"Aynı anda mı?" diye bağırdım toplum içinde bir hayaletle konuştuğumu tamamen unutarak.

Gözlerini devirdi. "İstersen boşluğa bağırmaya devam edebilirsin ama durum bu." Gözlerini kıstı. "Yoksa... birinden hoşlanıyor musun?"

Başımı hızla iki yana salladım. "Elbette hayır."

Sanki on sekizinde bir kız değil, kırkını geçmiş tecrübeli bir kadınmış gibi derin bakan gözleri yüzümü taradı. Tek kaşını kaldırdı.

"Emin misin Melia?"

"Hep yanımızdaydın Lori," diye hızlı hızlı fısıldadım. "Bir şey olsa görürdün."

Serbest DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin