8- Cehennemde size ayrılmış özel bir bölüm var.

992 88 31
                                    

Selam bebekler!

Umarım sınava giren herkes mutlu çıkmıştır. Bu da moral bölümü olsun <3

p.s: Matematiği kimse yapamadı, hiç dert etmeyin :D

İyi okumalar!

⋆You take the grey skies out of my way.⋆

"Hayır, hayır, ve hayır!" diye bağırdım dehşet içinde.

Dördü birden, "Kesinlikle evet," diyerek sırıttılar.

"Aman Tanrım," diye mırıldandım Aaron'un elindeki şeye bakarak. "O şey ayaklanıp beni yiyecek gibi duruyor!"

Lorenzo masumca gülümsedi. "Merak etme. Son derece uslu bir çocuktur."

Lori dudaklarını büzerek beni ayıplarcasına parmağını salladı. "Mızmızlık ediyorsun Melia. Deneyince bayılacaksın."

"Kusmaktan düşüp bayılırım belki."

Rush da kendi elindekini bana doğru uzattı. Bir adım daha geri kaçarken sırtımın salon duvarına yaslandığını fark ettiğimde ağlamak üzereydim.

Kaçabileceğim hiçbir yer kalmamıştı.

"Ondan korkuyorsan bununla başlamalısın. Siyah havyarlı kanepe. Hem lezzetli," Rush bu sırada yüzünü buruşturduğunu gizleyemedi, "hem de gerçek bir zengin yemeği."

"Zavallı balığın yumurtalarından ne istiyorsunuz? Pizza neyinize yetmiyor?" diye bağırdım.

Lorenzo kahkaha attı. "Pizza bize gayet yetiyor, sevgili Melia. O yüzden biz oradaki üç büyük boy karışık pizzayı yiyeceğiz. O sırada sen de bunları yiyeceksin."

Kaşlarımı büzerek en acıklı suratıma büründüm. "Beni kandırdınız!" Aaron'a baktım. "Yemekte hamburger mi yoksa pizza mı var diye sorduğumda bana bunlardan bahsedebilirdin!"

Aaron, neredeyse hesapçı diyebileceğim bir şekilde sırıttı.

"Hep sen bizi kandıramazsın, Melia," derken sesi buz gibiydi. "Ödeştik say."

Tanrım, çocuk bana karşı esaslı bir kin duyuyor olmalıydı.

Elindeki şık metal tepsiye bir göz attım ve çığlık atarak yerimde zıpladım.

"O şey hareket etti! Yemin ederim gördüm! Kıpırdanıyor! Üstüme uçması an meselesi!"

Rush iç çekti. "Alt tarafı ıstakoz Melia. Ve kesinlikle yenilebilir."

"Sen ye öyleyse!" diye tısladım. "Size o şey canlı ve kıpırdanıyor diyorum!"

Rush başını eğip kırmızı ve kocaman ıstakozla aynı seviyeye getirdi. Parmağıyla kafasını dürtünce yüzümü buruşturdum. Tekrar bana baktığında görev başarıyla tamamlanmış gibi başını salladı.

"Gayet ölü. Yani, öyle görünüyor." Tatlı tatlı gülümsedi. "Hâlâ canlıysa da az sonra öğreneceğiz zaten."

"O koca kıskaçlarıyla kafamı koparırsa size yirmi milyon dolarlık dava açarım, biliyorsunuz değil mi? Ve kazanırsam, ki kazanacağımdan eminim -"

"Peki, peki," diyerek sözümü kesti Aaron. "Tepsideki ıstakoz seni öldürürse sana yirmi milyon dolar ödeyeceğiz. Anlaştık. Şimdi yemek vakti. Kurt gibi açım."

Aaron'ın şakası yoktu, bunu anlamak için onu yirmi yıldır tanıyor olmaya da gerek yoktu. Duvara yapışık kalmaya özen göstererek mecburen onları mutfağa doğru takip ettim. Aaron ve Rush'ın ellerindeki tepsilerden olabildiğince uzak durmaya çalışıyordum.

Serbest DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin