1- Akşama kadar uyuyacaksın diye korkmaya başlamıştım.

3.9K 128 32
                                    

Well, good for you, you look happy and healthy, not me

If you ever cared to ask.

Ara sıra rüyalarımda tuhaf şeyler gördüğüm olurdu. İzlediğim bir dizinin veya bir kitabın karakteriyle oturup muhabbet ettiğim ya da Tom Hardy'le beraber limon yalayıp tekila içtiğim rüyalar görmüştüm mesela. Ama bunlar hep hayatımdaki bir şeylerle bağlantılı olurdu. Yani tanımadığım insanları rüyamda görmezdim.

Buna rağmen tuhaf bir şekilde şu anda gördüğüm şey, çalışma masamda oturup tırnaklarını törpüleyen tanımadığım bir kızdı.

Kız aniden başını tırnaklarından kaldırıp bana baktı.

"Akşama kadar uyuyacaksın diye korkmaya başlamıştım."

"Zaten uyuyacağım," diye homurdanarak gözlerimi yumdum ve yastığıma iyice sarıldım.

"Hayır tatlım. Uyumayacaksın. Kalk artık, gerçekten sıkılmaya başladım." 

Tek gözümü aralayıp karabasanıma baktım. Elindeki törpüyü -benim törpümü- bana doğru sinirle salladı.

"Ayrıca törpün körelmiş. Tırnaklarımı mahvetti."

Ağzımı iyice açarak miskin miskin esnedim ve gözümü yumdum. "Bir karabasandan fırça yiyecek değilim. Defol."

Dişleri arasından sesli bir nefes verdiğini duydum. 

"Kalkmak için on saniyen var. Dokuz, sekiz..."

Bu rüyayı geçip sonrakini görmek için dua ettim ama kızın sesi kaybolmuyordu.

"...bir, ve sıfır. Bunu sen istedin."

Bir an sonra suratımda patlayan ıslaklıkla beraber çığlık atarak yataktan düştüm.

Gözlerim şokla kocaman olmuşken bir üzerinde yattığım halıya, bir üstümdeki sırılsıklam olmuş pijamaya, bir de hâlâ sandalyemde oturmakta olan kıza baktım. Ağzım balık gibi açılıp kapandı. 

"Ben- ben uyanığım!" diye bağırdım.

Kız bana doğru eğildi. "Ciddi misin?"

"Sen- sen buradasın!"

"Artık bilmediğim bir şeylerden bahsetsen?" diye bıkkınca mırıldandı.

"Sen kimsin?" diye haykırdım.

Sırtını dikleştirip bacak bacak üstüne attı. "Lori," dedi altın gibi parlak bir sarıdaki saçlarını omzundan geriye savurarak. "Lori Chant."

"Pekala, Lori," dedim her şey çok normalmiş, biz okul koridorunda tanışan iki insanmışız gibi. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Ayrıca yağmurda kalmış kedi gibi sırılsıklamdım.

"Sandalyemde oturup uyurken beni izlemenin ve törpümü bana doğru sallamanın bir açıklaması var mı?"

Derin bir iç çekerek arkasına yaslandı. "Bu biraz uzun bir hikâye. Önce yüzünü yıkayıp iyice ayılmak ister misin?"

"O işi sen benim yerime yaptın zaten, teşekkürler." Gözlerimi ovuşturdum. "Şimdi, odama nasıl girdiğinden başlar mısın?"

Elindeki törpüye pis bir bakış attı ama tekrar tırnaklarını törpülemeye başladı.

"Duvardan geçtim," dedi tırnaklarına bakarak.

Boş boş baktığım bir sessizlik oldu.

Sonra bakışlarımı açık pembe, ayıcıklı ve ıslak pijamama çevirdim.

"Ben uyanamamışım," diye mırıldandım başımla kendi kendimi onaylayarak.

Omuz silkti. "İstersen çimdikleyebilirim?"

"Onun yerine buraya nasıl geldiğini fizik kanunlarına uygun şekilde açıklayabilirsin."

"Fizik mi?" Kaşlarını kaldırdı, sanki ilk defa duyduğu bir kelimeydi.

"Evrendeki cisimlerin hareketlerini açıklayan kurallar bütünü?" dedim sorar gibi. "Newton kanunları? Mesela normal kuvvet? Yani senin duvarı delip geçebilmen için gereken yaklaşık kuvvet Newton cinsinden-"

"Anladım, tamam!" diyerek beni susturdu. Masamın üzerindeki raflara dizili ders kitaplarımı törpüyle işaret etti. "İnek olduğunu anlamıştım ama uyanmandan otuz saniye sonra bana Newton kanunlarını anlatabileceğini tahmin edemezdim."

"Peki odamda ne işin var?" diye patlayan bu sefer bendim.

Bana temkinli bir şekilde baktı. Gayet güzel bir yüzü vardı. Tabii şu an önemli olan güzel mi çirkin mi olduğu değil, benim odamda ne aradığıydı.

"Bak-" Parmaklarını bana doğru şıklatarak yüzünü buruşturdu.

"Melia."

"Bak, Melia. Sana neler olduğunu ve neden burada olduğumu tek tek anlatacağım." Bana güvence veren bir ifadeyle baktı. "Ama düşüp bayılma veya çığlık atarak komşuları çağırma. Nasıl olsa insanları tepemize toplaman hiçbir işe yaramayacak."

"Neden yaramayacakmış?"

Duraksadı. Kendimi en kötü ihtimale hazırladım.

Söylediği şeyse en kötü ihtimalden bile daha kötüydü.

"Çünkü ben ölüyüm. Beni göremezler."

Serbest DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin