~1 Hafta Sonra~
Koca bir haftadan sonra okula gidecektim. En sonunda az da olsa bu evden kurtulacaktım. Okula gitmek, bu evden uzaklaşmak düşüncesi bile beni heycanlandırıyordu.
Sabah uyanınca hemen hazırlanıp evden çıktım. Kahvaltı yapmayı dert etmiyordum. Çünkü kahvaltıya ihtiyaç duymuyordum. Hızlı adımlarla okula resmen koşa koşa gitmiştim. Direkt sınıfa çıktım. Sınıfa girdiğimde herkes bana bakarak fısıldaşmaya başladılar. Ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu o yüzden şühedanın gelmesini bekleyecektim. Sınıfa giren, sınıfta olan herkes resmen küçümseyici bakışlarıyla beni eziyordu.
Zil çalmıştı ama hala şüheda ortalıklarda yoktu. Yine güzellik uykusuna yenik düşmüş olmalıydı. Dersin yarısında sınıfın kapısı açıldı ve içeriye hala uykulu olan şüheda girdi. Hocadan özür dileyip yanıma geçti ve uyuklama'ya başladı. Ders koca bir asır gibi geçmişti ve en sonunda ders bitmişti. Zil çalınca şühedayı zar zor da olsa uyandıra bilmiştim. Şüheda kendine gelince hemen neler olduğunu sordum şüheda etrafa bir göz atıp beni kolumdan tutarak kantine sürükledi. Bir masaya oturduktan sonra şüheda konuşmaya başladı.
"Öncelikle anlattığımın doğruluğu ne kadar bilmiyorum. Ama seni az da olsa tanıdıysam eminimki sen bunların hiçbirini yapmamışsındır." dedi ve devam etti.
"Sen merte aşık olmuşsun. Ama mert sana yüz vermemiş. Mert sana yüz vermeyince sende mert ile kavga etmişsin. Yani şimdi senin ne kadar güçlü olduğunu bütün okul biliyor. Kavgada Mert'in burnu kırılmış falan işte. Birde mert burnu kırıldığı için okula gelmeyecekmiş. Mert'in burnu kırıldığı için seni suçlayıp durdu kuzey. Bu kadar yani sabahtan beri onu konuşuyorlardır. " dedi .
Şühedanın dedikleri gerçek olamazdı. O dedikleri hiç birşey gerçek değildi aksine mertden nefret ediyordum. Sinirden kontrolsüz bir şekilde şüheda ya karşı sesim fazla çıkarak ;
"Kim söylemiş bunları. Kimden duydun bu saçmalıkları! " dedim. Şüheda bir an korkarak "Bana niye bağırıyorsun kızım?ben mi dedim ? Sadece duyduklarımı anlattım tamammı?! " dedi ve kantine daha yeni girmiş olan kuzeyin omzuna çarptı. Sonra hiç birşey olmamış gibi kendini toparlayıp kantinden çıktı.
Hemen kuzeyin yanına koştum ve onu kolundan tutup az önce kalktığımız masaya sürükleyip oturtturdum. Kuzey şaşkınlıkla ama bir o kadar da alayla "Oo, özün hanım siz burdamıydınız ya? " dedi. Hemen sinirle lafa girdim. "Neden herkese yalan söyleme gereği duydunuz. O anlattıklarının hiç biri gerçek değil bunu sende biliyorsun değilmi? " dedim.
Kuzeyin yüzündeki gülümseme silinmişti . Oturduğu yerden kalktı ve kolumu sıkıca kavradı. "Ve sende hala burada durarak benden cevap vermemi mi bekliyorsun? Eğer birini sorguya çekecek isen o kişi ben değil mert olsun tamammı? " dedi ve kolumu bırakıp kantinden çıktı. Hala sorularıma cevap alamıyordum. Merte hesap soracaktım böyle bir şeyi bana karşı söyletemezdi.
Öğle arasına kadar zor dayanmıştım. Şüheda ile hala küstük. İkimizde geri adım atmıyorduk. Daha fazla bu fısıldaşmalara dayanamayarak eşyalarımı toplayıp okuldan çıktım.
Mert'in evi bizim sokağımızın bir alt sokağındaydı. O yüzden bulmam zor olmamıştı. Apartmana girdim ama unuttuğum birşey vardı. Mert'in kaçıncı katta oturduğunu bilmiyordum. Okula geri dönemezdim çünkü çoktan okul zili çalmıştı olmalıydı. Eve zaten asla gidemezdim babam okuldan kaçtığımı öğrenirse ben biterdim.
Aklıma giriş katındaki ev geldi ve hemen kapıyı çaldım. Kapıyı açan orta yaşlarda genç bir kadındı. Kadına hemen bahanelerimi sıraladım ve kadından kaçıncı katta oturduğunu öğrendim.
Hızlıca kadının bahsettiği kata geldim ve üzerime çeki düzen verip kapıyı çaldım. Kapıyı Mert'in annesi açtı ve şaşırarak beni içeriye buyur etti. Mert'in annesine merti görmek istediğimi söyledim ve Mert'in annesi Mert'in odasını gösterdi.
Funda teyzenin gösterdiği odaya girince merti bilgisayar oynarken gördüm. Kapı açılınca kafasını bana çevirdi ve dikkatli bir şekilde bana bakmaya başladı. Sessizliği ilk bozan kişi mert oldu. "Ne işin var senin burada? Neden geldin? " dedi merakla. Gerçekten de Mert'in burnu kırılmıştı ama ben yapmamıştım. Sonuçta mert de bir tokat da burnu kırılacak birisi değildi. O da benim gibi küçükken çok kavga ediyordu. İçimdeki ağlama duygusunu bastırarak konuşmaya başladım.
"Neden yalan söyledin mert. " Bunu söylerken bile sesim titriyordu ve gözüm dolmaya başlamıştı. Mert bana bakarak sakinlikle "uygun bir yalan bulmam gerekiyordu bende seni seçtim ne var bunda. Ayrıca gidip dövüşürken burnum kırıldı deseydim okula büyük rezil olurdum. " dedi. Kafamı olumsuz anlamda iki yana sallayarak "Seni sevdiğimi, sana aşık olduğumu ve senin bana yüz vermediğini nasıl söylersin ya. Nasıl böyle bir yalan söyleyebilirsin hemde herkese. " dedim o sırada göz yaşlarım daha fazla kendini durduramadı ve ağlamaya başladım. Mert şaşırarak "Ne sevgisi ya. Ben -ben -ben" diye konuşırken daha fazla dayanamayarak koşarak evden çıktım. Ben bu halde eve asla gidemezdim o yüzden sahile koşmaya başladım.
Sahile gelince her zaman oturduğum ağacın altına oturdum ve içimi boşalt- ana kadar ağladım. Kendime gelince saate bakıp eve gitme vaktinin geldiğini anlayınca eşyalarımı topladım ve eve doğru yola çıktım. Mertden gerçekten nefret ediyordum. Bu nefretimi öldürebilecek hiç birşey yoktu.
O kadar dalmıştım ki eve nasıl geldiğini bile anlamamıştım. Hızla kapıyı açıp içeriye girdim babam oturma odasından çıkıp yanıma geldi ve karşımda durdu derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Öğleden sonra nerdeydin? Neden okula gitmedin? Biz seni boşuna mı okutuyoruz ha? " Her bir sorusunda sesi daha fazla yükseliyordu. Kolumdan tutup beni odama sürükledi ve kapıyı kapatıp vurmaya başladı. Ben ise hiç tepki vermeden köşeye sıkışarak olacakları bekliyordum. Kapı çalmıştı bir umut babam beni bırakır sanmıştım ama bırakmadı. Beş , on dakika sonra kap açıldığı gibi kapanmıştı. Ağlıyordum, hiç nefes almadan ağlıyordum. Babam yorulunca beni bıraktı ve odasına gitti bende direkt üstümü değiştirdim ve yattım. Ama her tarafım çok acıyordu. Bünyem yavaş yavaş alışıyordu ama.
🍁🍁🍁🍁🍁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorba Aşk
RomanceZorbalıkla başlayan kötü bir başlangıç onları birbirlerine bağlayacak. Hayat onları ayırırken zaman tekrardan onları bir araya getirecek Peki bu savaşın sonunda hayat mı kazanacak yoksa zaman mı? 🍁Bizim aşkımız zorba aşktı. O siyah ise ben beyazdım...