Günün ilk ışıkları odamı doldurunca uyandım. Daha sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırladım ve halamı uyandırıp kahvaltı yapmaya başladık. Halama laf arasında "hala senin yurt dışındaki teklifine ne oldu? " dedim. Halam omuz silkerek "senden onay çıkana kadar bir yere gitmiyorum. Gidersem de sen ile gidiyorum güzelim. " dedi . Bende iyice merak ederek "peki orada tanıdığın birileri varmı? Yani orada öyle ortada kalmayız değilmi? " dedim. Halam hafifçe gülümseyip "hayır tabiki güzelim. Ayrıca oraya gittiğimizde eminimki bir sürü arkadaşın olacak. Onlar çok güvenilir insanların çocukları. " dedi. Şaşırarak kaşlarımı çattım "bu arada hala,hâla ne teklifi olduğunu söylemedin? " dedim. Halam göz kırptı ve "herşeyin bir sırası var değilmi güzelim? Ama önce senden onay çıkmasını bekliyoruz. " dedi. Onayla başımı salladım ve kahvaltıya devam ettik.
Evdeki işlerimi bitirdikten sonra kuzeyler ile buluşmak için evden çıktım. Dün ayrıldığımızdan beri hiç kimse ile konuşmamıştım. Şüheda soğuk davranıyor, mert bana çok uzaktaymışım gibi davranıp beni önemsemiyor ve artık harketleri çok itici geliyordu. Ne olmuştu bana birden fazla arkadaşım olunca kendimi çok mu değerli sanmaya başlamıştım. Anlamıyordum.
Bu düşüncelere dalarak kuzeyin evine vardım. Herkes oradaydı ve belliki beni bekliyorlardı. Ben geldiğimde sadece bana bakan kuzey ve kardeşi olmuştu. Beni görünce kuzeyin kardeşi yanıma koşarak geldi ve sıkıca sarıldı. Kendimi daha değerli his ettirmişti. Beni ablası olarak gördüğü çok belliydi. Kuzey sessizliği bozarak "hoşgeldin kıvırcık. Hadi bakalım kıvırcık da geldiğine göre artık gidebiliriz. " dedi. Hepimiz evden ayrıldık. Yolda giderken Nil abisinin elinden ayrıldı ve yanıma gelip elimi tuttu. Şaşırarak kuzeye baktım kuzey yüzüme bakarak gülümsedi ve göz kırparak şüheda ile konuşmaya devam etti. Nil daha fazla dayanamayarak sadece benim duyabileceğim şekilde "neden sana böyle davranıyorlar ? " dedi . Bunu bende bilmiyordum ama onu cevapsız bırakmayacaktım. Nil'in bakdığı tarafa baktığımda kuzey, şüheda ve mertin sohbet ettiklerini gördüm. Hafifçe gülümseyerek "bilmem.sence neden öyle davranıyorlar? " dedim. Nil fısıldayarak "bence seni umursamıyorlar. Arkadaşlarım öyle davrandığında annem birdaha onlarla konuşmamak gerektiğini söylerdi. Öyle yapabilirsin. Ben artık onlarla konuşmuyorum ve mutluyum. " dedi. Aynı samet gibi konuşmuştu. Kuzey ve nilin anne ve babası onlar küçükken trafik kazası geçirmişlerdi ve ikiside ölmüştü. Ama kuzey ve babaannesi nile çok güzel bir çocukluk yaşatmışlardı. Bunları annem komşularımızla barışıkken konuştuklarında duymuştum. Benim annem ve babam vardı ama onun yoktu o halde bile benim çocukluğuma göre çok iyi yetişmişti. Ama biliyordum ki ben güçlü bir kızdım her şeyi başarabilirdim. Samet aklıma gelince gülümsedim. Gözlerim dolmuştu ama ağlamamayı öğrenmiştim. Kendimi toplayarak "bencede seni üzen ve kıran insanlarla konuşma annen çok doğru söylemiş. Annenin dediklerini dinle her zaman. " dedim. Nil kafasını bana çevirerek masum yüzüyle "ağlıyor musun? Özür dilerim seni kırmak istememiştim. Sen çok iyi bir ablasın. Seni seviyorum onlar gibi değilsin. " dedi. Kendimi tutup gülümseyerek "hayır ağlamıyorum canım. Sen beni bu masumluğun ile kırmazsın merak etme. Ayrıca bende seni seviyorum. " dedim. Nil merakla "abim sana hep kıvırcık diyor bende diyebilirmiyim? " dedi. Şaşırmıştım açıkcası çünkü kuzey ilk defa bu gün nilin yanında bana kıvırcık demişti merakla "hep derken? Sadece bu gün senin yanında demişti canım ama? " dedim. Nil ileriye bakarak "abim mert abi ile konuşurken sürekli kıvırcık sana ısınmadı kabul et oğlum ben kazandım diyordu. Daha dün gece duydum. " dedi. Ne kazanmasıydı bu kaşlarımı çatarak "neyi kazanmış abim? " dedim. Nil sadece masumca bakarak "bilmem. Ama mert abi çok kararlı kazanma olayına. " dedi. Konuşmayı değiştirmeye karar vererek "çok yakın bir arkadaşım var. Bana her zaman abimmiş gibi davranır. Onun gibi konuşuyorsun. " dedim. Nil gülümseyerek "insanın abisi olması güzel birşey . Aa bak gelmişiz hadi biraz daha hızlanalım. " dedi ve beni arkasından sürüklemeye başladı. Kuzeyler arkamızda kalmışlardı ve biz ikimiz lunaparka giriş yaptıkdan sonra onlarda giriş yaptılar. Nil elimi tutarak zıplamaya başladı ve kuzeye "abi hadi atlı karıncaya binelim. " diye tutturdu. Kuzey de kabul etti. Hepimiz beraber atlı karıncaya bindik. Nil oturduğu yerden bana bakıyor ve el sallıyordu. Daha sonra makina çalışmaya başladı. Nil çok mutlu gözüküyordu ve sesini bana duyurmak için bağırıyordu "kıvırcık abla çok güzel değilmii?" diyordu. Bende ona sesimi duyurmaya çalışarak "evet canım. " dedim. Kuzey şüheda ya yakın bir ata bindi ve mert de kuzeye yakın bir ata bindi. Bende nile yakın bir atı seçtim. Makinanın süresi dolduktan sonra indik ve Nil yine yanıma gelerek elimi tuttu. Kuzey kaşlarını çatarak "Nil'ciğim sen acaba atın üzerindeyken kıvırcığa kıvırcık abla mı dedin? Yoksa benmi öyle duydum? " dedi. Nil gülümseyerek başını hızla salladı. Kuzey bana döndü ve kocaman gülümsedi. Gülümsemesi gerçekten dostcaydı. Onun dışında şüheda yine mert ile ben yokmuşum gibi davranıyordu. Nil bizi hızla korku trenine sürükledi. Kuzey "emin misin Nil? Korkarsan karışmam. " dedi. Nil kendinden emin bir tavırla "yanımda kıvırcık abla oturacak onunla korkmam ben! " dedi. Kuzey nilin yanağından makas aldı ve "sen iyi alıştın kıvırcık ablana. " dedi. Ve beraber korku trenine girdik. Önümüzde şüheda ile kuzey , onların arkasında ben ile nil, bizim arkamızda ise küçük bir çocukla mert oturdu. Halinden hiç memnun gözükmüyordu. Şüheda kuzeye yapışmış durumdaydı. Eğer yanımızda nil olmasaydı çoktan bir bahane bulup ayrılabilirdim.
Korku treninde sadece şüheda korkmuştu. Artık lunaparka veda etme vakti gelmişti. Tekrardan mahalleye doğru yürümeye başladık. Herkes sessizliğini koruyordu. Mert birşey düşünüyor, şüheda etrafa bakınıyor, kuzey ise karamsar karamsar ileriye bakıyordu. Nil fısıldayarak "kıvırcık abla yanımızdan erken ayrılmasan olurmu? Sana birşey vermek istiyorum evde. " dedi. Onayla başımı salladım.
Mahalleye geldiğimizde kuzey lerin evine çoktan varmıştık. Nil hemen eve varınca içeriye koşarak girdi ve benim beklememi söyledi. Mert yanımızdan hala ayrılmamıştı ve nilin ne getireceğini merak ediyor gibiydi. Nil elinde ufak bir ayıcık ile koşarak yanıma geldi. Kuzey şaşırarak "oha kıvırcık. Kendini çok değerli hissetmelisin çünkü sana en çok sevdiği ayıcığını veriyor. " dedi. Nil ayıcığı elime tutuşturup bana veda eder gibi "ona çok iyi bak kıvırcık abla . Ayrıca kendine de çok iyi bak ve kimseleri umursama. " dedi. Daha sonra yanıma daha çok yaklaşıp sadece benim duyacağım şekilde "babannemin bir sözü var onu sana söylemek istiyorum. Bu sözü kesinlikle unutma ama. Babannem her zaman 'gereksiz insanları bir çamur olarak gör ve onlara bulaşma, eğer bulaşırsan çok kirlenirsin.'derdi." dedi . Şaşırarak olumlu anlamda başımı salladım ve bile kocaman sarıldım. Merakla "ismi varmı bu tatlışın? " dedim Nil gülümseyerek "ben ona şükriye diyorum. Sende ona öyle seslen. " dedi ve yanımdan ayrıldı. Hiçbirşey söylemeyerek eve doğru yürümeye başladım. Arkamdan hızlı adım sesleri geliyordu ve bir el kolumu nazikçe kavradı ve beni durdurdu. Arkamı döndüğümde karşımda kuzeyi gördüm kuzey üzgün gözüküyordu . Sakince ve üzüldüğünü belli ederek "gerçekten çok özür dileriz özün. Hem şüheda hem kendim adıma. Bizi affet. Şühedayı özellikle onun hiçbir şeyle alakası yok. Ama onu gerçekten seviyorum ve biz sevgili olduk yani yanlış bir şekilde olsa da öyle. Tekrardan bizi affet. Seni hep dostum gibi gördüm ve hep göreceğim. Nil zaten sana ufak ip uçları vermiştir. Yarın devamını mert getirir. Tekrardan özür dilerim. Bunu sana şüheda ile birlikte aldık bu kitabı hep sakla ve içindeki ip uçlarını bul. " dedi. Hiçbirşey anlamıyordum ama yarına kadar dayanmaya karar verdim. Kuzey bana tekrar karamsar bir bakış attı ve geldiği yoldan geri dönmeye başladı. Kitaba baktığımda bir zamanlar çok istediğim ama alamadığım kitap olduğunu fark ettim. Az önce ne olmuştu böyle. Gerçekten anlamıyordum ama yarına kadar sabr edebilirdim. Hıza eve gittim. Halam ile birlikte akşam yemeği yedik. Halam otururken "güzelim hadi sameti çağırda hep beraber tatlı yiyelim. Mis gibi sevdiğiniz tatlılardan yaptım. " dedi. Hemen telefonla sameti aradım.
-Alo efendim ?
+Alo sametcik halam seni tatlı yemeye çağırıyor. En sevdiğimiz tatlılardan yapmış.
-oo en sevdiğimiz mi? Hemen geliyorum canım. Bekleyin beni ha!
+tamam tamam hadi bekliyoruz!
-tamam görüşürüz!
+hızlı gel!
...
Halam;
"Çağırdınmı güzelim" dedi.
"Çağırdım halacım az sonra gelir. " dedim.
Samet geldikten sonra tatlılar eşliğinde ufak tefek atıştık. Samet ağzındaki tatlı ile "off biliyor musun abla bu traliçe tatlısını senden daha güzel yapan yok. " dedi. Halam ile beraber gülmeye başladık halam gülüşmeleri arasında "afiyet olsun canlarım. " dedi. Tatlıları bitirdikten sonra samet yanıma oturup kulağıma "nasıl gidiyor bakalım mert bey ile? " dedi. Suratım anında asılmıştı. Sadece omuz silkmekle yetinerek "bilmem sadece onla kötü olsa keşke ama şüheda bile soğuk yapıyor. " dedim. Samet derin bir nefes alarak "bilmiyorum özünüm ama onlarda bir iş var. " dedi. Onayla baş salladım. Halam yanımıza gelip sameti burada kalması için rica etti ve samet de halamı kırmamak için kabul etti. Büyük bir can sıkıntısı ile uykuya daldım. Yarın büyük bir gün olacaktı sonuçta.
🍁🍁🍁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorba Aşk
RomanceZorbalıkla başlayan kötü bir başlangıç onları birbirlerine bağlayacak. Hayat onları ayırırken zaman tekrardan onları bir araya getirecek Peki bu savaşın sonunda hayat mı kazanacak yoksa zaman mı? 🍁Bizim aşkımız zorba aşktı. O siyah ise ben beyazdım...