~26.Bölüm~

41 4 3
                                    

2 Hafta Sonra

Zaman herşeye ilaç mıydı yoksa zehir miydi. Bana zaman asla ilaç olmamıştı. İstanbul'u terk edip buraya gelmiştim oradaki herkesi orada bırakmıştım oysaki. Ama mert boysan dan kurtulamamıştım. Şu yaklaşık iki haftada mert sürekli bana bakıyordu. Ara sıra gereksiz konularda bile bana geliyordu. Gerçekten mert Boysan'ı anlamak zordu.

Kapımın tıklatılmasıyla kafamı yarım saattir baktığım dosyadan kaldırdım. Sekreterim wendy odama girip hızla "özün hanım, Samet beyler sizi karşı şirket ile düzenlenen toplantıya gitmek için bekliyorlar."dedi. Hadi ama bu toplantıyı nasıl unutabilirdim ki. Hızla yerimden kalkıp çantamı aldım ve wendy'e teşekkür edip odadan çıktım.

Aşağıya inip sametin arabasına bindiğimde herkesin aslında burada olduğunu fark ettim. Benim gelmemle araba haraket etmeye başladı.

Yol boyunca mert ara sıra çaktırmadan bana bakıyordu. En sonunda yol bitince karşı şirketle buluşacağımız cafe ye geldik. İçeriye hepimizin birlikte girmesiyle cafe deki bütün bakışlar bize dönmüştü. Karşı şirketin ortaklarını gördüğümüzde o masaya doğru ilerlemeye başladık. Kısa bir şekilde ayakta selamlaştıkdan sonra masadaki boş yerlere yerleştik. Sametin yanına Clara,Clara nın yanına ben, benim yanıma da mert oturmuştu. Herkes yerine kurulunca toplantı başlamış oldu.

Karşı şirketin ortaklarından olan Alex ilk sohbeti başlatan kişi oldu. "Ee özün hanım nasılsınız?"dedi yoğun İngilizce aksanıyla. Mertin kızgın bakışlarını üzerimde hissetmeme rağmen yüzüne sahte bir gülümseme kondurarak "iyi olmaya çalışıyoruz Alex bey sizler nasılsınız?" dedim nazikçe. Alex bey gülümseyerek "bizler de iyiyiz. Çok naziksiniz."dedi. Gülümsedim. Mert boğazını temizleyerek "Kendi konumuza dönsek iyi olacak. Alex bey sizce bu işi neden kabul etmeliyiz?"dedi mert. Alex bey elindeki dosyaları bize uzattığında elindeki dosyaları aldık ve açıp okumaya başladık. Teklifleri çok idealdi. Yani bu işi kabul etmemek için bir nedenimiz yoktu. Mert kafasını dosyadan kaldırarak "özet geçmenizi istiyoruz. Hala soruma cevap alamadım. Neden bu işi kabul etmeliyiz?"dedi. Hadi ama adamın üstüne çok gitmişti. Dosyada her şey açık açık yazılmıştı. Alex alayla gülümseyerek masadaki kahve fincanından bir yudum aldı. "Neden kabul etmeyesiniz Mert bey?" Diyerek merte bir soru yöneltti. Samet araya girerek "teklifiniz gayet ideal lakin mert beyin dediği gibi bir sürü ortak şirketiniz varken neden bu teklifi bizim şirketimize yaptığınızı merak ediyoruz."dedi. Clara sessizliğini bozarak "Samet bey ve Mert bey haklı. Yani bünyenizde bir sürü şirket varken bizi seçmenizin vardır illaki bir sebebi diye düşünüyoruz."dedi. Alex bana bakarak "tabi ki de var bir sebebi. Sizinle çalışmak güzel olacaktır."dedi beni süzerek. Merte bakışlarım kaydığında elinin yumruk olduğunu gördüm. Alex'in yanında oturan kadın gözlüğünü düzelterek "teklifimizin şartlarını dosyalarınızın 17. Sayfasından itibaren belirttik. Eğer şartları kabul ederseniz bize haber vermenizi umuyoruz."dedi merte bakarak. Mert kadından bakışlarını çekerek önündeki dosyadan şartların bulunduğu sayfayı açıp okumaya başladı. Alex'in diğer yanında oturan uzun boylu ve sarışın adam "Bize neden sizi tercih ettiğimizi sormuştunuz değilmi Clara hanım?"dedi. Clara nazik görünmeye çalışarak "evet."diye cevapladı. Sarışın adam "bu arada ben Jack."diyerek elini clara'ya uzattı. Samet sert bakışlarıyla adeta isminin Jack olduğunu öğrendiğimiz sarışın adamı eziyordu. Clara adamın uzattığı eli tutunca adam yerinde hafifçe doğrularak claranın elini öptü. Samet bu hareketinden sonra derin bir nefes alarak yerinde haraketlendi. Alex'in yanında oturan kadın boğazını temizleyerek "bir sorun mu var Mert bey?"diye sordu. Hadi ama bu kadın neden mert ile ilgileniyordu ki? Mert yavaşça başını dosyadan kaldırıp kadına bakarak çapkınca gülümsedi ve "ne gibi bir sorun olmasını bekliyorsunuz Olivia hanım?"dedi. Kadın zaten elbisesinin dekoltesinin olduğu yetmiyormuş gibi eğildikçe göğüsleri daha fazla açılıyordu. Kadın gülümseyerek "bilmem. Bir sorununuz olursa sormaktan çekinmeyin lütfen."dedi. Mert yine çapkınca gülümseyerek "tabiki."dedi. Gözlerimi onlardan çekip masanın üzerinde benim için getirilen kahveden koca bir yudum aldım ve geri yerine bıraktım. Onlar yüzüne kehvemde soğumuştu zaten. Başımı kaldırıp Alex e baktığımda onun da zaten bana baktığını gördüm. Dikkatle beni süzüyordu. Samet Jack ile bir şeyler konuşuyordu. Mert ile Olivia denen kadından bahsetmiyordum bile. Yani herkes kendi halindeydi. Alex gülümseyerek "sizinle değil çalışmak, tanışmak bile onur vericiydi özün hanım. Tabiki çalışırsak daha da onur verici olacaktır ama orası sizin tercihinize bağlı olduğu için birşey diyemem. Ama neyi seçerseniz seçin yinede aramızın bozulmayacağına inanıyorum."dedi. "Sizinle tanışmak da onur verici Alex bey emin olun. Toplantının sonunda hangi karara vararsak varalım sizinle tanışmak bizim için onurdur."dedim. Alex bey gülümseyerek başını salladı. Masa sessizleştiğinde mert derin bir nefes alarak "ben kendi adıma şartları kabul etmiş bulunuyorum."dedi ve bizlere baktı. Sonra Olivia deden kadına dönerek kocaman gülümsedi. Samet "bence de uygundur."dedi ve kararlılıkla clara'ya baktı. Clara samete bakıp gülümsedikten sonra " bende kabul ediyorum."dedi. Bütün bakışlar bana dönerken son sözü benim diyecegimi anladım. Derin bir nefes alarak Alex in yüzüne bakıp "ortaklarımın da onaylarıyla sizinle çalışmaya karar kıldık. Çalışmalarımızın devamını diliyorum."diyip gülümsedim. Hepimiz tek tek dosyalara imza attığımızda hepimizin üzerinden bir yük kalkmış gibiydi. Benim ayağa kalkmamla herkes tek tek ayaklanmaya başlamıştı Alex beye elimi uzattım Alex hemen karşılık verince kısaca vedalaşmış olduk. Herkes birbirleriyle vedalaştıktan sonra cafeden ayrılıp arabaya bindik. Samet clara'ya dönerek "sende baya iyi anlaştın bu çakma sarı civcivle."dedi. Clara gülümseyerek"en son o çakma sarı civciv dediğin adamın sarılırken kulağına birşeyler fısıldıyordun."dedi. Samet rahatlamış gibi " senden uzak durmasını söyledim."dedi. Clara duyduklarından sonra utanıp bakışlarını cama çevirdi ve camdan dışarıyı izlemeye başladı. Madem rahatlıkla icimizdekileri söyliyebiliyorduk bende söyleyebilirdim o zaman. Merte dönerek "sen kadının ismini nereden biliyorsun?"dedim. Mert bana baktı ve gülümsemesini saklamaya çalışarak "sadece ismi olsa iyi numarasını bile biliyorum."dedi. Ağzımdan çıkan kocaman bir oha ya engel olamayarak "oha ama ya."dedim. Clara merte dönerek "cidden oha sen de az çok hızlı değilmişsin. Kadını ne ara ayarttın da numarasını aldın?"dedi. Mert clara'ya dönüp " ee var bizde de birşeyler."dedi. Duyduklarımdan dolayı sinirden yerimde duramıyordum resmen. Bakışlarımı cama çevirip dışarıyı izlemeye başladım. Niye Mert'in dediklerine kızmıştım ki. Kadının numarasını alması benim ne kadar umrumda olmalıydı ki. Clara "ben çok yoruldum açıkçası eve geçeceğim o yüzden. Siz ne yapacaksınız?"dedi. Samet "bende eve geçerim herhalde."dedi. Mert bana döndü bakışlarımı samet e çevirdim ve "bende eve geçeceğim."dedim. Merte bakmıyordum çünkü ona baktığımda aklıma yine dedikleri geliyordu. Mert'in yoğun bakışlarını üzerimde hissettiğimde "bende evimde olurum."dedi. Hayret Olivia hanımcığıyla buluşmayacaklarmıydı yani.

Clarayı evine bıraktıktan sonra sameti de evine bıraktık. Ama mertin evine hala gelmemiştik. Galiba bendende uzakta oturuyordu. Camdan bakışlarımı ayırmazken mert kolumu tutarak bakışlarımı üzerine çekmeyi başardı "özün iyimisin sen?"dedi. Nasıl olmamı bekliyordu ki? Bir anda hayatıma süpriz yumurta gibi girip ona karşı nasıl davranmamı bekliyordu ki. Hiçbir şey olmamış gibi mi yapıcaktık yani? Gözlerimin içine bakıp birşeyler anlamaya çalışıyordu. Alayla gülerek "Nasıl olmamı istersin mert günay?"dedim. Mert hafifçe gülerek "sen nasıl olmak istersin özün kocadağ?"dedi. Aklınca benimle oyun oynuyordu. Dudağım beceriksizce yukarıya doğru kıvrıldığında Mert'in bakışları dudaklarıma düştü. Boğazımı temizleyerek bakışlarının gözlerimi bulmasını sağladım. "Senin yanında ne kadar iyi olunabiliyor sa o kadar iyi olmaya çalışıyorum mert günay. Ama sen beni her zaman bozguna uğratmayı başarıyorsun. Bu kadar oyun sence de yetmezmi?"dedim. Mert derin bir nefes aldı ve sessizce gözlerime bakmaya devam etti. Araba durduğunda evime geldiğimizi anladım. Ayaklanıp benim için açılan kapıdan dışarıya çıktım benim arkamdan Mert'in çıkmasıyla dikilip merte bakmaya başladım. Kaşlarımı çatarak hayırdır dercesine başımı salladım. Mert ellerini havaya kaldırarak "evime gelmek için söz bir dahaki sefere senden izin alacağım özün kocadağ. Ayrıca kaşlarını çatmak sana yakışmıyor. Bir daha kaşlarını bana çatma."dedi ve arkasına dönüp yol boyunca ilerlemeye başladı. Ne yani benim evimin karşısındaki evi mi almıştı. Mert günay'a gerçekten inanamıyordum.

                          🍁🍁🍁

Düşüncelerinizi ve önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim. Şimdiden çok teşekkürler...🧡🧡

 Zorba AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin