Gözlerime güneş ışıkları çarpmaya başladığında sabah olduğunu anladım. Yatağımın kenarında duran telefonumu elime aldım. Saati görünce şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Hemen kalkıp üstüme t-shirt ve eşofman giyip odadan çıktım. Annemlere bakmak için bütün odaları gezdim ama annemler evde yoktu. Mutfağa geçip kendime kahvaltı hazırladım ve telefon eşliğinde kahvaltı yapmaya başladım. Kahvaltımı bitirip evi topladım ve tam oturacağım sırada kapı çaldı. Koşarak kapıyı açtım. Şüheda otuz iki diş gülümseyerek "Günaydın benim biricik çavuşum." dedi ve içeriye geçti banada enerjisinden bulaştırarak "günaydın matmazel. Bu ne enerji böyle? " dedim. Şüheda ayağa kalktı ve benim odama doğru yürümeye başladı. Bende hiçbir tepki vermeyerek şühedayı takip ettim. Şüheda odama girdi ve dolabımı açıp birşeyler arıyormuş gibi karıştırmaya başladı. En sonunda bana doğum günümde aldığı ama benim giymeye vaktim olmadığı crop'u çıkardı ve onun altına da bir tane gri renkte eşofman çıkardı. Bana doğru fırlatarak "hadi bakalım hazırlan özün hanım. " dedi şaşırarak "nereye? " diye sordum. Şüheda suratını asarak "dün olanlar için tuğra ile mete çok üzgünler bizi bir kafede kahvaltıya bekliyorlar. Hızlı giyin salonda bekliyorum seni. " dedi ve oradan çıktı. Şühedanın bana attıklarını üzerime giydim ve yanıma ufak bir çanta aldım. Şüheda da benim gibi eşofman ve crop giymişti ve saçlarını serbest bırakmıştı. Düz ve gür saçları onu sevimli gösteriyordu. Evden çıktık ve yola koyulduk bir anda duraksayarak "hıh şüheda! Babamlara haber vermeden evden çıktım bunun sonucunu biliyorsun zaten. Benim o yüzden eve dönmem gerekiyor. " dedim şüheda kolumdan tutarak beni yürüttü. Sesi gururla çıkıyordu "neyseki ben onu da hallettim biliyorsun ben istediğim zaman herşey olur. Babam babanı aradı ve bütün hafta sonu için izin istedi. Kızım inanabiliyor musun baban da babamı kırmayarak izin verdi. Yani bütün hafta sonu benimlesin. "Dedi heycanlanarak bende inanmamıştım ve bütün yol boyu babamın nasıl izin verdiğine şaşırmıştım. Şüheda beni dirseklediğinde geldiğimizi anladım. Tuğra ile mete masada ayağa kalkmış yanlarına gitmemizi bekliyorlardı. Şühedanın çekiştirmesiyle yanlarına gittik ve oturduk. Masada şüheda ile yan yana tuğra ile karşı karşıya oturuyorduk. Mete ile şüheda kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı ve çoktan bizi unutmuşlar gibi duruyorlardı. Tuğra çekinerek de olsa söze başladı " ben dün için özür dilerim özün. Sana öyle davranmamalıydım. Önce seni dinlemem gerekirdi. Affet beni. "Dedi yüzüne sahte masumca bir maske takarak. Göz devirerek " evet bana öyle davranmamalıydın. Ve ilk bana gelip sorup öyle sonuca varmalıydın. "Dedim tuğra masanın üzerinde olan elimi tuttu ve tekrardan " özür dilerim çilekli waffle 'm. "Dedi yüzümü buruşturdum ve tuğranın elinin altından elimi çektim. Haraketleri çok sahteydi. Kim bilir daha kaç kıza bunları söylemişti. Ayrıca çilekli waffle'm ne ya ıyy. Midem bulanmıştı. Tuğra tekrardan elini elimin üstüne koydu ve sıkıca kenetledi. Yakın temastan nefret eden biri olarak yüzümü buruşturdum ve elimi çekmeye çalıştım ama tuğra buna izin vermiyordu. Daha fazla dayanamayıp yüksek sesle kimseyi umursamayarak " YAKIN TEMASTAN NEFRET EDİYORUM. BİR DAHA BANA DOKUNMAYA ÇALIŞMA!! "Dedim.ve masadan kalkıp lavaboya yöneldim. Elimi yıkarken içeriye şüheda girdi ve korkuyla " iyi misin birtanem? Sana birşey mi yaptı? "Dedi. Yüzümü buruşturdum ve " Kim bilir o pis elleriyle kaç kıza temas etti. Hep ezberlemiş olduğu lafları gelmiş bana söylüyor. Sadece bu pisliğin olduğu masada oturmak istemiyorum. Ama sen kalmak istiyorsan kalabilirsin. "Dedim şüheda bana sarılarak " saçmalama anca beraber kanca beraber. Senin olmadığını yerde başkası ile işim olmaz kızım. Hadi bu lanet yeri terk edelim. Zaten mete de sürekli bana baskı kurmaya çalışıyor. Rahatsız olmaya başladım artık. Neymiş neden okula gelirken etek giyiyor muşum. Sanane nedense neden var ki giyiyoruz. Varsa sende giy gel dimi yani?"Dedi gülerek olumlu anlamda başımı salladım ve toparlanıp lavabo dan çıktık.
Çıkar çıkmaz dakika bir gol bir az önce kalktığımız masanın yanında mert ile kuzey, mete ile tuğra ya hararetli bir şekilde birşeyler söylüyordu. Şüheda ile birbirimize baktık ve sonra hızlı adımlarla masanın yanına gittik . Bizim geldiğimizi gören mert ile kuzey bize döndüler mert şaşırarak "heh geldi bizim kızlar. Size afiyet olsun gençler. Kızlar karınlarını yeterince doyurmuş lar zaten. Bence tuğra da yeterince doyurdu az önce o yediği fırça yüzünden de neyse artık. " dedi ve mert kolumu hafifçe tuttu ve kafenin çıkışına doğru götürmeye başladı. Giderken bir anda arkasına döndü ve tuğra ya bakarak elimi tuttu ve gözleriyle elimizi gösterdi. Amacı tuğrayı kışkırtmaktı bunu hepimiz biliyorduk. Mert elimi tuttuktan sonra kalbim hızlanmıştı resmen. Ben kocaman yutkunduktan sonra mert tekrardan yürümeye başladı. Yürürken arkama bakmaya çalıştım gerçekten tuğra pisliğinin yüzünün hali çok komikti. Bakışlarımı şühedalara çevirdiğimde kuzeyle ikisinin yürürken metelere doğru orta parmak çektiklerini farkettim. Kuzey de aynı mert gibi şühedanın elini tutuyordu. Farkında olmadan ağzımdan kocaman bir kahkaha fırladığında mert dışında hepimiz gülüyorduk mert yürürken kafasını arkaya çevirdi ve beni gülerken gördükten sonra neden güldüğümüzü bile sorgulamadan gülmeye başladı. Kafeden kahkahalar eşliğinde çıktık.
Kafeden bayağı bir uzaklaştıktan sonra bir anda duraksadım. Bunu fark eden mert bana doğru döndü. Hala el ele tutuşuyorduk ama ben arkadan yürüdüğüm için sadece mert tutuyor gibi gözüküyordu. Mert'in gözlerine bakarak sessizce "çantamı unuttum galiba. " dedim şüheda ile kuzey el ele, yan yana yanımıza geldiler. Şüheda gözlerini kısarak "sen ciddi olamazsın özün ya. Bak ciddi diyorum sen erkek olsaydın kesin maço olurdun kızım " dedi gülerek bende şüheda ya gülerek "bende öyle düşünüyorum. " dedim mert ile kuzey bizi şaşkınlıkla izliyorlardı . Kuzey gülerek "siz ikiniz hangi kafadansınız ya? " dedi şüheda daha fazla gülerek omuz silkti. Mert dana diğer omuzunu gösterdi ve omzundaki çantamı gördüm. Ama mert almama izin vermeden yürümeye devam etti ve beni yanına çekti. Yan yana durmamız bile kalbimin hızlı atmasına sebep oluyordu.
Biraz daha yol gittikten sonra mert durdu ve yanımızda bizimle birlikte duran kuzeylere dönerek "siz ikiniz gidin malzemeleri alın biz direkt geçiyoruz. " dedi . Kuzey ve şüheda birbirlerine bakarak başlarını salladılar ve yollarımızı ayırdılar. Mert tekrar yürümeye devam etti. Merte dönerek "nereye gidiyoruz? " diye sordum mert bana dönerek "o biraz sabret tatlım ya. " dedi. Yüzümü buluşturarak "tatlım mı? Iyyy." dedim mert gülerek "çilekli waffle dan iyi en azından. " dedi bende gülerek "haklısın ama tatlı ve sahte sözlerden nefret ederim. " dedim mert hafif gülümseyerek "sahte söylediğimi nerden çıkardın? " dedi ve yürümeye devam etti. Daha sonra Mert'in yüzüne bakmaya devam ettim. Yan profili gerçekten çok yakışıklı gözüküyordu. Mert e bakarken birbirinden farklı düşünceler aklıma girip çıkıyordu. Mert bana dönerek "hayırdır? Nereye daldın böyle? " dedi. Hayranlıkla ağzımdan "denizler- ıhım sende dedin ya dalmışım öyle işte boşver . " dedim. Mert kocaman gülümseyerek "denizlere mi daldın. Hemde yüzümde olan denizlere. Acayip miş. " dedi . Bende sessizce "yoo." dedim. Mert "artık ne kadar daldıysan geldiğimizi bile anlamadın. " dedi . Hemen etrafımıza bakındım ve bizim sokağa baya bir uzakta olan sahile geldiğimizi anladım.
🍁🍁🍁🍁🍁🍁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorba Aşk
RomanceZorbalıkla başlayan kötü bir başlangıç onları birbirlerine bağlayacak. Hayat onları ayırırken zaman tekrardan onları bir araya getirecek Peki bu savaşın sonunda hayat mı kazanacak yoksa zaman mı? 🍁Bizim aşkımız zorba aşktı. O siyah ise ben beyazdım...