~17.Bölüm~

77 3 1
                                    

          ~Mert'in günlüğünden~
Bir insanın yokluğuna ne kadar alışabilirdi insan? Yada gittikten sonra hiç mi özlemezdi? Zamanı geriye alabilir miydik? Giden insanları geri getirebilirmiydik?

Onu geri getirmek istiyorum. Onsuz olmuyordu ama onunlada olmuyordu. Onun varlığını özlüyordum. Bana birşey demese bile yanımda yakınımda olsun istiyordum. O bana ilaç olmuştu ama ben ise ona yara olmuştum. O benim bütün ön yargılarımı yıkmıştı. Ben ise onun bana olan güvenini yıkmıştım. Bana bir daha güvenmeyecekti. Yada yüzüme bile bakmayacaktı. Beni görmek dahi istemeyecektir. Dediklerime bunca zaman pişman olmamıştım. Bu ilk oluyordu ilk defa dediğim bir şeyden pişman olmuştum.

Artık yollarımız ayrılıyordu. O Londra'ya ben ise Erzurum'a gidecektim. Bir daha asla karşılaşmayacaktık. Yada karşılaşsak bile birbirimizi tanımayacaktık. Geçmişimin kirli aynası geleceğimin temiz aynasını mı kıracaktı? O birkaç gün sonra gidiyor bende gidiyorum. Artık görüşmemek üzere...

Gittiğimde babam bana sıcak davranırmıydı bilmiyordum. Nasıl bir insandı? Onu daha yeni tanıyacaktım. Annemden boşandıktan sonra kendi kazandığı parasını kimse yemesin diye evlenmeyen bir adamın bana bütün mülkünü devretmesi şaşırtıcıydı. Erzincan'da büyük bir yerleşim yeri vardı. Arabaları, evleri, hizmetçileri, belki de daha fazlası. Korkuyordum. Korkuyordum çünkü  kendimi şöhretin derin sularında kaptırırsam annemi, arkadaşlarımı herkesi unuturdum. Onları unutmak istemiyordum. Babam kötüydü ama onun kadar bende kötü sayılırdım.

Bende kötüydüm aslında. Ama annem bizim aramızda en saf olan kişiydi ve beni çok seviyordu.ben ise zaten sevdiklerime zarar veriyordum.

Özün 'de hak etmemişti benim ona yaptıklarımı. Ama yapmıştım. Ve geçmişi geri alamıyorduk. Bu gün sabaha karşı odamın camından özünü gördüm. Annesi ile birlikteydi ve ağlıyordu. Onu ilk defa bu kadar yıkık görüyordum. Annesi ile vedalaşıyordu büyük ihtimalle. Annesi işçi otobüsüne binip gözden kaybolana kadar annesinin arkasından baktı. Kendini toplamaya çalıştı çünkü yanında onu toplayacak birisi yoktu. Onu görünce kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Bakkaldan çıktığında yüzü çok solgundu ve kendisi de çok dalgındı. Yanına gidip ona sıkıca sarılıp onu bırakmayacağımı söylemek istedim ama yanına gidecek yüzü kendimde bulamadım. Özün gözden kaybolana kadar arkasından baktım. O bunları hak etmemişti.

Daha sonra çarşıya valiz almak için gitmiştim. Özün ve samet oradaydı. Özün onun yanında çok eğleniyordu. Onun yanında gülüşü bile çok güzeldi. Manzara niyetine bütün gün izleyebilirdim. Sonra özün girdikleri dükkandan dışarıya baktı. Benimle göz göze geldi. O benimle göz göze gelmişti. Kalbim çok hızlı atıyordu. Dediklerimden bininci kez daha pişman olmuştum. Özün bana kısa süre daha baktıktan sonra üzüntüyle hafifçe gülümsedi ve sametin gösterdiği şeylere geri döndü. Çok güzel gülüyordu. Ona gülmek yakışıyordu. Ama hayat onun gülüşünü ondan almak istiyor gibiydi. Zaten daha fazla orada durmadan işimi halledip çıktım.

Ona pişmanlığımdan dolayı veda edecektim ama bu veda arkadaşça olacaktı. Hala ona karşı bir şeyler hissediyor muyum bilmiyorum. Ama beni affetmesini istersem vicadı sayesinde anında affederdi. O böyleydi vicdanlı biriydi.

                          
         ~Şühedanın günlüğünden~
Herkes gidiyordu. Herkes bana sırtını dönüyordu. Önce özün gitti sonra mert gitti,yakın bir zamanda da kuzey beni bırakırdı. Kötü olan ben miydim yoksa onlarmıydı? Özünden başka kardeşim, kuzeyden başka sevgilim, mertden başka arkadaşım olmamıştı. Onlar bana herşeyin ilkini yaşatmışlardı.

Bu zamana kadar günlüğümün yüzünü dahil açmamıştım. Dediğim gibi onlar bana herşeyin ilkini yaşatıyorlardı. Özün olmasaydı kardeşlik duygusu nedir bilmezdim, kuzey olmasaydı sevilme duygusunu bu kadar içten yaşamazdım. Bu zamana kadar bir sürü erkek ile flörtleşmiştim ama kuzey gibi olmamıştı hiç biri. Bir sürü sahte arkadaşlıklar kurmuştum ama hiçbiri mert kadar yakın olmamıştı. Ailem beni çok ayrı severdi ama onlar da beni özün kadar sevmemişti.

Özünü çocukluğundan beri tanıyordum. Ne ara mahallede biri bana sataşsa önce özüne giderdim. Çünkü özün her şeyi hallederdi. O öyle biriydi. Halledemeyeceği bir şey yoktu.

Özün ile asla unutamadığım bir anım vardı. Daha küçüktük o zaman, birinci sınıfa gidiyorduk arka sıradaki bir erkek çocuğu sırf saçımı çekti diye ona yumruk atmıştı. İkisi de idare lik olmuştu ama özün kafasına dahi takmamıştı. Çocuğun bunu hakettiğini düşünüyordu. Ve daha bunun gibi bir sürü kavgaya karışmıştık. Herşey bitse, gitse bile anılar insanlara sırtlarını dönmezdi.

Özün daha gitmemişti ama onu daha bu haldeyken bile özlemiştim. Pişmanmıyım diye soruyorum kendime bazen. Sonra aklıma o güzel anılarımız geliyor ve delirmişcesine bağırarak "EVET LANET OLASICA! EVET! KÖPEK GİBİ PİŞMANIM! " diyorum. Ama zamanı geri alamıyorduk...

                           🍁🍁🍁🍁

 Zorba AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin