Tam gaz devam 👍
**
"Tanrım! Gerçekten mi?"
Annalise akşam odaya geldiğinde Vanessa uyuyordu ve konuşmak için sabahı beklemek zorunda kalmıştı. Tüm gece delik deşik uyumuş ve heyecandan kalbi saçma sapan atıp durmuştu. Sabah erkenden uyanmış, ilk defa bir kahvaltı için özenle hazırlanmıştı. Güzel görünmek istiyordu. Saçlarını düzeltti ve uçuk pembe, çiçek desenli bir elbise giydi.
"Evet tam olarak böyle oldu."
"Bilemiyorum Anna, bu adam için düşündüğümüz her şeye ters bu söylediklerin."
"Biliyorum, ama olan bu işte."
Vanessa düşünceli bir şekilde dudak büktü.
"Ya seni tekrar baştan çıkarmaya çalışıyor ya da gerçekten doğru söylüyor. Yani şu arabada yaşanan şeye kadar aslında hepimiz oldukça olumlu düşünceler içindeydik."
Annalise omuz silkti.
"Ne düşünmem gerektiğine emin değilim. Dediklerine inanmak istiyorum.."
"Ah, Anna, acele etme. İçimden bir ses çok mutlu bir yola girmene az kaldı diyor."
Annalise mutlu olmak istiyordu ama bunu ne Gregory ne de bir başkası ,Daniel ile istiyordu.
"Neyse en iyisi kahvaltıya ineyim."
"Peki, bana da güzel şeyler göndermeyi unutma." Diye güldü arkadaşı.
Annalise yemek salonuna indiğinde orada yalnızca Daniel'ın olması asla beklemediği bir durumdu. O sadece kaçamak birkaç bakış atmak istemişti, başbaşa kalmayı değil! Bir süre kapı ile masa arasında öylece kalakaldı ve Daniel ile göz göze geldiler. Dönüp dışarı çıkması mümkün değildi bu yüzden ilerleyip Daniel'ın oturduğu koltuğun karşı yan koltuğuna oturdu. Ah, tam karşısına oturmayı ne çok isterdi ama buna cesareti yoktu.
"Günaydın," dedi Daniel boğazını temizlemek için öksürdükten hemen sonra.
"Günaydın."
Annalise önüne bakarak zaten yerli yerinde duran çatal ve bıçakları tekrar düzeltti.
Daniel şok edici bir hareket yaparak kalktı ve hemen yan sandalyeye, Annalise'ın tam karşısına geçti. Bu durum karşısında Annalise şaşkınlıkla Daniel'a bakmadan edemedi. Tam olarak ne yapıyordu?
"Sadece ikimiz varız, en azından karşılıklı oturmalıyız."
"Madam Donna ve Bayan Colemann geldiğinde her yer dolmuş olurdu."
"Karşına oturmamdan rahatsız mı oldun?"
Daniel'ın bu garip sorusu karşısında Annalise gül rengi dudaklarını birbirine bastırdı ve ardından "Hayır," dedi.
Daniel gülümsedi.
Tanrım, Daniel'ı bu şekilde gülerken görmeyeli oldukça uzun zaman olmuştu. Düzgün, ölçülü dişleri ve güldüğüne kısılan mavi gözleri kesinlikle O'na tekrar aşık olmasına sebep olacaktı. Tekrar ve tekrar.
O sırada içeriye Madam Donna ve Bayan Colemann girdi ve Annalise bu utanç silsilesinin ortadan kalkmış olmasına dua etti. Ne garip, hem güzel görünmek ve beğenilmek istiyor hem de utancından kafasını kaldıramıyordu.
Öyleyse neden süslendin acaba?
"Merhaba, günaydın."
"Günaydın."
Madam Donna ve Bayan Colemann yerlerine yerleştikten sonra kahvaltı servis edildi.
"Daniel, dinlenebilmişsindir umarım." Dedi annesi. "Dün oldukça yorgun olduğundan yanına uğrayamadım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomanceDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...