Bölüm sonundaki ateşli sahnelerden rahatsız olabilecek okuyucularım, lütfen dikkatli olunuz.
***
"Tanrım.. Daha olabilecek bir şey kalmamış gibi görünüyor."
"Ah bilemiyorum, heyecanımdan kahvaltıya bile inebileceğimi sanmıyorum."
Annalise ertesi sabah dün gece olan biteni Vanessa'ya anlatıyordu.
"Evet, yerinde olsam ben de aynı olurdum herhalde. Onca şeyden sonra.."
Annalise Vanessa'ya sadece bir özet geçmiş olsa da Vanessa kendisinden daha fazla heyecan yapmış gibi görünüyordu.
"Peki şimdi ne olacak? Evet o beni ben de onu seviyorum. Peki ya sonra?"
"Bu yolun sonu bir evlilik gibi görünüyor."
Annalise dudak büktü.
"Olması gereken bu ama niyeyse hiç olacakmış gibi hissedemiyorum. Daniel'ın ailesinin üzerinde onca baskısı olan o malum insanlar dan dolayı.."
"Anna, herhalde bunun için seninle evlenmekten vazgeçecek değil. Daniel seni yarı yolda bırakacak biri değil." Vanessa güldü. "Ne kadar ironik, çok yakın bir zamanda adamı yerden yere vuran da bendim."
"Hepimiz olayı yanlış yorumladık ve o zaman bu oldukça mantıklı gelmişti. Hem sen onu boşver de minik şeyden bir haber var mı onu söyle." Derken elini dikkatli bir şekilde Vanessa'nın karnına koydu Annalise.
"Henüz bir hareketlenme yok gibi.. Ama doktorun dediğinden çok daha hızlı bir şekilde iyi hissetmeye başladım. Aslına bakarsan bir an önce evime gitmek istiyorum, belki senin için aynısı geçerli olmayabilir ama .."
"Ah, lütfen ama, burada önemli olan sen ve bebeğin. Daniel nasılsa gelecek, O'nu görmeye devam edeceğim için bu bir sorun değil." Derken kıkırdadı Annalise. "Ve her şey bir yana evimi özlemedim desem yalan olur. Gerçekten insanın evi bir başka."
Annalise o gün ve sonraki gün sessiz bir kahvaltı geçirdi. Bayan Colemann ve Madam Donna ortalarda görünmüyordu ve Daniel ile başbaşa olmak her ne kadar güzel olsa da merak uyandırıcı bir durum olduğu kesindi. Her şey bir yana Daniel da çok iyi görünmüyordu.
"Neler olduğunu anlatmayacak mısın?"
Daniel bunu nasıl anlayacağını bilemiyordu. Açıkçası ne Elizabeth hakkındaki gerçekleri ne de ailesinin şu an ne kadar kötü bir halde olduğunu anlatmayı istemiyordu. O'ndan bir şey saklamak değildi niyeti ama bu kendisini kötü hissettirecekti.
"Biraz zor bir dönemden geçiyoruz, ailecek." Dedi Daniel bu kadarının yeterli olmasını umarak.
"Tanrım, zengin insanların hiç derdi olmayacağını sanırdım ama elbette bu yanlış bir kanı. Durum nedir?"
"Ah, bu gerçekten karmaşık bir konu. Bunları dinleyip de canını sıkma."
Daniel ile alakalı sorunları dinlemek Annalise'ı asla sıkmazdı. Aksine şu an biraz siniri bozulmuş hissediyordu. Artık birlikteydiler, değil mi? Bir şeyleri paylaşmaları gerekmez miydi?
Daniel'ın kafası çok doluydu. Ailesinin başına öyle ya da böyle büyük bir dert açmıştı. Üstelik şimdi onlar sorunlarla cebelleşirken evle alakalı bir sürü işle de kendisi ilgilenmesi gerekiyordu. Bunca şeyin arasında Annalise ile oldukça yeni olan ilişkilerini yürütmek çok zor olacak gibi görünüyordu. Şu an bunu her şeyden çok istiyor olsa da ailesini böyle bir zamanda başıboş bırakamazdı. Ne de olsa Mary de yoktu ve evin tek çocuğu kendisi idi.
O gün ve sonraki birkaç gün Daniel ya çalışma odasında ya da mülklerin işlerini görmek için malikane dışındaydı. Ve bu gittikçe bunaltıcı olmaya başlayan durum Annalise'ın hiç mi hiç hoşuna gitmiyordu. Bir de Gregory konusu vardı. Birkaç kez malikaneye uğramış ve Annalise'ın kibar bir şekilde reddetmesi ile gitmişti. Annalise sonuncuda Gregory'nin artık O'na ilgi duymadığından emin olmuş olmasını diliyordu çünkü Daniel malikanede iken Gregory'nin gelmesinin pek de sağlıklı olmayacağını sanıyordu, ah hatta emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomansaDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...