Daniel baloları oldu olası sevememişti. Yaklaşık on senedir ailesi ile balolara katılıyordu ancak hepsi de peşinde koşan damat avcısı kadınlar yüzünden zehir olmuştu. Ya kızları ile tanıştırmaya çalışıyorlar ya da harika servetine ve yakışıklılığına övgüler yağdırarak bunu dolaylı yoldan yapmaya çalışıyorlardı. Daniel da mümkünse çok gerekli olmayan balolara katılmıyordu. Bu sefer Sebastian ve Arnold o kadar ısrar etmişti ki başka çaresi kalmamıştı. Öyle ki bunun hayatındaki en güzel balo olacağını söylemişlerdi. Zavallılar Bayan Davies'in balosundan daha şatafatlı bir şey görmediklerinden bunu dünyadaki en güzel balo olarak yorumluyor olmalıydılar.
Daniel arkadaşlarını kırmamak için gelmişse de böyle küçük bir yerde baloya katılmakla hata ettiğini anlamıştı. Kızlarına ayarlamak için olsun olmasın tüm davetliler O'nunla tanışmaya çalışıyordu. Bu da salondan kaçmasına sebep olmuştu. Belki bahçede kuytu köşe bir yerde bir süre saklanıp sonra da rahatsızlanmış bahanesi ile erken ayrılabilirdi.
Bu düşüncelerle evin arka tarafına dolanırken mavi elbiseli bir kadının birinden saklanır gibi köşeye sinmiş olduğunu fark etti. Aslında saçlarına, boyuna ve hareketlerine bakılırsa.. Bu Annalise mıydı?
Biraz daha yaklaştı.
"Sanki yüzünü görebiliyor da bu karanlıkta" diye mırıldandı kız. "Güzelliğini nereden uydurdu acaba?"
Sesi duyduğunda Annalise olduğundan emindi artık.
"Muhtemelen övgüler yüzüne değildi." dedi kızın kulağına yaklaşıp fısıldayarak. Kızcağız panik içinde döndü ve yüzyüze geldiler. Gözleri kocaman açılmış,elleri ile ağzını kapatmıştı.
"Bay Colemann?" dedi Annalise kekelememek için çaba sarf ederek.
Daniel parmağını dudaklarına götürerek sus işareti yaptı.
"Dikkat çekmeyelim."
Annalise bir an durup öylece baktı Daniel'a. Nefreti ortadan kaybolunca kızların içlerinin neden eridiğini anlar gibi olmuştu. Gerçekten gördüğü tüm erkeklerden daha alımlıydı. Boyu, vücut yapısı ve yüzünün harika orantısını düşününce kesinlikle eşsiz bir başyapıt gibiydi.
Gayriihtiyari yutkundu. Bu adama etmediği hakaret kalmamıştı. Üstelik davranışları ile de çoğu zaman Daniel'ı yok saymış veya kötü davranmıştı. Sahiden bu adam hiçbir suçu yokken Annalise'a nasıl tahammül etmişti ki? Bir defa dahi sesini yükseltmemiş veya hiçbir anlamda kötü bir davranışta bulunmamıştı. İşin bu yönünden bakınca utancına yenileri ekleniyordu. En azından başka konuda bir yanlışı olsa kendini rahatlamış hissedebilirdi ama adama nereden baksan mükemmeldi.
Daniel Annalise'ın bir süredir öylece kendisine bakıyor olduğunu farkedince gerçekten garipsedi. Bu kıza ne olmuştu? Yanında olmaya tahammül edemeyen, kendisinden her fırsatta kaçan, hatta hakaretleri ile beyinsiz olduğunu söyleyen kişi şu an karşısında duran kişi ile aynı olabilir miydi? İki seferdir kaçmıyor, kötü sözler söylemiyor, öldürecekmiş gibi de bakmıyordu. Üstelik üzerinde garip bir şaşkınlık vardı. Sanki kız kendisini gördüğünde kalakalıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomanceDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...