Daniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elizabeth eşyalarını bavula tıkarken arkadaşının O'nu kolundan tutması ile bir anlığına önündeki işi bırakarak yana döndü.
"Elizabeth! Asla olmayacak bir şeyin peşinden gittiğinin farkında mısın?"
"Asla olmayacak bir şey yoktur Nicole." dedi Elizabeth. "Yeterince çabalamamışsındır."
"Tanrı aşkına, her şey ortaya çıktı, Daniel sana artık dönüp bakmaz."
Elizabeth bu sözlerin kalbini bıçak misali yaralamasına aldırmadı. Her ne kadar kendi hatasının tamamen farkında olsa da.
"Daniel en başında da kimseye bakacak biri değildi ancak uzun bir süre sadece bana baktı, değil mi?"
"Bak, buradan oraya gitmek bile neredeyse bir gün sürer! Hem gidip ne yapacaksın? Küçük düşeceksin, yapma!"
Elizabeth arkadaşına aldırmadan valizini sert bir şekilde kapattı. Kenneth ile olanlar birkaç ay sürmüştü. Halen evli olmasına rağmen Elizabeth'e gelip O'nu baştan çıkarmıştı ve Elizabeth her seferinde lanet okusa da O'na hayır diyemedi. Kenneth'e gerçekten aşıktı ve bunu inkar etmesi mümkün değildi. Zaten O'nun evlendiğini duyduğunda yaşadığı şok ve öfkenin sebebi de buydu. Bu yüzden O'ndan daha iyi ve daha yakışıklı biri ile olmak istemiş, O'na kendisini unuttuğunu ve harika bir hayat sürdüğünü göstermek istemişti. Ama Kenneth aylar sonra salonlarında belirdiğinde O'na karşı koyamamıştı. Asla da koyamazdı.
Tüm bunlar bir yana Daniel hayatında karşısına çıkan en iyi erkekti, her açıdan. Kenneth'in metresi olarak hayatına devam etmesi mümkün değildi. Bu yüzden Daniel'ın kendisine sırılsıklam aşık olmasının O'nu affetmesi için yeterli olmasını diledi. Ne de olsa erkekler ağlayan kadınlara dayanamazdı, değil mi? O'nu bir kere kandırmıştı, belki bir kere daha kandırabilirdi. Zaten bu ilişkide en büyük pişmanlığı Daniel'ı baştan çıkaramamış olması idi. Yalnızca bir kerecik kendisini kaybedebilmiş olsaydı zaten minik bir skandalla O'nu kendisi ile evlenmeye mecbur bırakabilirdi. En azından o zaman yapamamışsa da şimdi yapmalıydı bunu.
"Sana ne demem gerektiğini bilemiyorum, resmen bunu kafaya koymuşsun."
"Evet, tam olarak öyle."
"Peki ne yapacaksın? Yani Daniel'ı buldun diyelim.."
"Bilmem, O'nu ikna etmenin bir yoluna bakacağım."
"Sence o kadar basit teslim olacak mı sana?" Nicole tereddütle ekledi. "Olanlardan sonra?"
"Basit olmayacak elbette. Daniel ne kadar kibar ve iyi olsa da kolay biri değildir. Ama bana aşıktı.. Bence halen bana karşı boş değildir. Ben de bunu kullanacağım."
