Evet, bölümlerin nispeten geç ve düzensiz geldiğini biliyorum ancak kesinlikle hikayeye devam ediyorum. Askıya alınması şu an söz konusu değil. Sadece hayatım biraz yoğun bu sıralar. Ben de yazmaya eskisi kadar fırsat bulamıyorum. Neyse güzel bir bölümle geldim size. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. İyi okumalar 😊
***
Annalise gözlerini açmaya çalıştı ancak başında şiddetli bir ağrı vardı. Dudakları kupkuru idi, nemlendirmek için yaladığında ağzına acı bir tat geldi.Gözlerini açtı ve bilmediği, yabancı bir odada olduğunu fark edince içine dolan panik duygusunu bastıramadı. Geniş, düzdün görünümlü ve pahalı mobilyalarla dolu bir odaydı burası.
"Neden buradayım?" diye mırıldandığında baş ağrısı anlık bir şekilde artıp azaldı.
En son Daniel'ın nişanlı olduğunu duyduğunu anımsadı. Ardından kafa dağıtmak için çiftliğe gittiğini ve.. Harold ile karşılaşmasını.
Tanrım, kaçırıldım mı?
Evet şimdi sahiden de panikleyebilirdi çünkü olan biten her şey kafasında bir bir canlanıyordu. Bir şeyler yapmalıydı ama ne yapması gerektiği hakkında fikri yoktu.
Kalkıp pencereden dışarı baktı. Oda ön taraftaki geniş bahçeye bakıyordu. Oldukça göz önünde bulunan bir odaya kaçırılmış birini bıraktıklarına göre Harold denen adam epeyce bir nüfuzlu olmalıydı. Kaldı ki bahçede kimseler görünmüyordu.
O sırada kapı açıldı ve içeri Harold girdi.
"Bayan Quinn, uyanmışsınız." Dedi gülerek. Gülüyor muydu O sahiden?
"Burada neler oluyor?" Dedi Annalise sınırlı bir şekilde. "Beni kaçırdınız mı sahiden?"
"Sanırım öyle oldu." Derken adam yanına yaklaştı. "Dolaptan istediğin kıyafeti giyebilirsin. Şu komodinin çekmecesinde de çeşitli takılar var, hepsi senin."
"Ne?" diyebildi Annalise şaşkınlıkla. Bu adam ne saçmalıyordu?
"Giyin ve yemek için aşağıya gel."
Harold tam arkasına dönmüş çıkacaktı ki Annalise atıldı.
"Benimle alay mı ediyorsunuz? Hiçbir yere gelmiyorum. Bana kapıyı gösterin ki buradan gideyim."
Harold durdu ve yavaşça kıza doğru tekrar döndü.
"Söylediğim şeyin nesini anlamadın? Sana neler vaadettiğimin farkında mısın?"
"Sizce elbiseler veya takılar ilgimi çekiyor mu? Beni zorla alıkoydunuz!"
Harold derin bir nefes verdi. Sinirlenmeye başlamış gibiydi.
"Sonuçta buradayız, Bayan Quinn. Yerinizde olsam beni hoş tutmaya çalışırdım. Şu an merhametime kaldığınızın farkındasınız değil mi?"
"Ah, olmayan merhametinize kalmışsam gerçekten zor durumdayım demektir!"
Harold iki adımda aralarındaki mesafeyi kapattı ve Annalise'ın çenesini eli ile sıkarak kendisine çekti.
"Ben öyle istemezsen reddedebileceğin biri değilim, Annalise. Hatta istememe hakkının olduğu biri hiç değilim."
Harold'un gözleri yavaşça Annalise'ın yüzünde gezindi. Gözlerinde, burnunda ve dudaklarında.
"Bırakın, canımı yakıyorsunuz." Dedi Annalise yanaklarındaki baskıdan dolayı acı hissederken.
Harold Annalise'ın çenesini tutan elini gevşetti ancak O'nu bırakmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomanceDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...