Uzun ve her anlamda yorucu bir günün ardından Annalise öğlene kadar uyudu. Uyandığında her yeri ağrıyor, başı da zonkluyordu.
Dün gece Daniel ekibi ormandaki eve getirmiş ve Violet'i düzgün bir şekilde evine ulaştırmak için her şeyi yapmıştı. Violet defalarca teşekkür etmiş ve böyle bir talihsizliğe sebep olup herkesi üzdüğü için de özür dilemişti.
Eve döndüklerinde anne ve babası resmen kapının önüne çökmüş O'nları bekliyorlardı ve Violet'i görür görmez ikisi de gözyaşlarına boğulmuştu. Kendilerinden önce dönen kızlar durumu haber vermiş olduğundan ikisi de panik içindeydi.
Violet ise bu kazadan vücudunun birçok yerinde oluşan sıyrık ve çiziklerle kurtulmuştu. Yer yer morluklar da vardı ve zaten bünyesi çok da sağlam olmayan kardeşini o şekilde görmek Annalise'ı çok üzmüştü. Şükürler olsun ki yüzünde iz kalacak bir yara oluşmamıştı, en azından Violet bunu düşünerek avunuyordu.
Annalise uyanır uyanmaz tüm bu şeyler zihnini doldurdu ve başının daha çok ağrımasına sebep oldu. Bir günde ne çok şey olmuştu? Hatta bir akşamda.
Bir bardak su almak için mutfağa indiğinde bahçedeki masada Violet, Alice, Claire ve Vanessa birlikte oturuyorlardı. Hemen dışarı çıktı.
"Siz ne zaman geldiniz? Beni neden uyandırmadınız?" dedi elinde halen suyla dolu bardakla.
"Zor bir gün geçirdin, seni uyandırmak istemedik." dedi Alice.
Annalise masada sanki dün ölümden dönmemiş gibi oturan kardeşine baktı.
"Sen neden buralarda dolanıyorsun? Yatakta olmalısın."
Violet kayıtsız bir şekilde bacak bacak üzerine attı.
"Kendimi gayet iyi hissediyorum."
Annalise başının daha da fazla zonklamasını istemediğinden bunu duymazdan geldi ve boş bir sandalyeye çöktü.
"Aah" dedi sesli bir şekilde nefes verirken bacaklarını esneterek sandalyede aşağıya doğru kaydı. "Tanrım, ne akşamdaı ama.."
"Neyse ki herkes iyi." dedi Claire. "En önemlisi de bu."
"Yanında olamadığımız için üzgünüz." dedi Alice. "Çocuklarla orada kalamazdık."
"Yok canım, ekip gelince kimseye gerek kalmadı zaten."
"Sahi," dedi Vanessa sessizliğini bozarak. "Her şeyi Daniel ayarlamış diye duydum."
"Öyle oldu."
"Ne iyi bir adam." dedi onaylar şekilde başını sallayarak. "Neredeyse tanımadığı biri için gece saatlerce uğraştı."
"Ah keşke bunu ablam da görebilseydi." dedi Violet gözlerini devirerek. "O'na en azından teşekkür etmeliydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomanceDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...