Daniel vücuduna çarpan narin bedenle irkildi. Annalise kafasını kaldırıp O'na baktığında daha önce de gerçek olduğundan hiç şüphe etmediği tüm söylentileri bir kez daha tasdik etti. İri, yeşilimsi gözler, onları çevreleyen harika uzun kirpikler, dolgun dudakları ve ellerine değen ipek yumuşaklığındaki uzun saçları ile evet, konuşanlar haklıydı.
"İyi misin?" diye sorarken bu soruyu Annalise'a mı kendine mi sorduğundan emin değildi.
Annalise hızla geri çekildi ve kolunu Daniel'in elinden kurtardı. Sanki maraton koşmuşçasına nefes nefese kalmıştı. Ardından "İyiyim." diyerek ardına döndü ve yürümeye devam etti.
Tanrım, çok utanmıştı! Erkeklerin ilgisini üzerinde hissetmeye bir şekilde alışmış olsa da bir erkekle bu kadar yakın olmaya asla alışkın değildi. Hatta bunu yaşamışlığı dahi yoktu.
Kafasını sallayıp düşünceleri aklından uzaklaştırdı. Bu konuyu düşünmemeliydi, unutmalıydı.
Daniel derin bir nefes vererek etrafa göz gezdirdi. Çok uzun olmayan, insan boyunun belki de iki katına ancak ulaşacak ağaçların kapladığı korulukta ilerliyorlardı. Flamaya odaklanmaya çalıştı ancak bunu tam olarak yapamıyordu. Esen hafif rüzgar ve birkaç kuş cıvıltısı kafasını karıştırıyordu. Veya düşünmek istemediği bir iki şey daha. Aniden ilerde görünen kırmızılık heyecanlanmasına sebep oldu. Bulmuş muydu? Birkaç adım attıktan sonra dudak büktü.
"Ardıç ağacı" dedi sadece.
"Ne?" dedi Annalise bir anda boş bulunarak.
"Kırmızı bir şeyler görünce flamayı bulduğumuzu sandım ama ardıç meyvesiymiş."
Annalise ne olduğunu ilk defa duymuş gibi Daniel'a baktı. Cevap vermek istemiyordu ancak merak da etmişti.
"Buralarda sıkça yetişir," dedi Daniel ağacın gövdesinde elini gezdirerek. "İlginç olan ne biliyor musun? Şu gördüğün kuşlar.." derken dallardaki uçuşan kuşları işaret etti. "Ardıç kuşları. Bu ağacın tohumları sadece bu kuşlar tarafından toprağa yeni bir ağaç olmak üzere karışabiliyor. Kuşlar için de en sevdikleri yiyecek ardıç meyvesi. Anlayacağın birbirleri olmadan yaşayamazlar."
"Nasıl yani?" dedi Annalise merakına yenik düşerek. Kafası karışmış ama ne olduğunu anlayamadığı bu şeyi merak etmişti.
"Meyvenin içindeki tohumlar normal koşullarda bir zarla kaplı olduğundan doğaya düştüğünde filizlenip ağaca dönüşemiyor, öylece kalıyorlar. Bu kuşlar da ardıç meyvesini haddinden fazla seviyor ve sürekli tüketiyorlar. Tohumlar kuşların dışkıları ile çıktıklarında üzerilerindeki zar kalkmış oluyor ve filizlenmeye uygun hale geliyorlar. Böylece kuşlar mutlu ve ağaç da neslini devam ettirmiş oluyor."
"Değişikmiş." dedi Annalise ilginç bir şey öğrendiğini kabul ederek.
"İnsanın hayatında da böyle birileri olmalı, senden vazgeçemeyen ve O'nsuz yaşayamayacağın.." diye mırıldandı Daniel. Neden sonra aniden irkildi. Bu son sözünü Annalise'ın duymamış olmasını diledi. Elizabeth'ten duyduğu bu hikayeyi O'na neden anlatmıştı ki şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
Storie d'amoreDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...