15*At Sırtında

445 34 4
                                    

1882 ARALIK

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1882 ARALIK

Daniel ne ara Elizabeth'e ilgi duymaya başladığını, bu kızın büyüsüne ne ara kapıldığını bilmiyordu. Zarafeti ve güzelliği ile zaten oldukça ilgi çekici olan Elizabeth'in kendisine gösterdiği harika kişiliği O'na iyiden iyiye aşık olmaya başlamasına sebep olmuştu. Neşeli, sevecen ve bir o kadar da nazik tavırları Daniel'ın bir kadında olmasını isteyeceği bir çok şeyi oluşturuyordu. Aslında uzun bir süre evliliğe karşı mesafeli bir hayat yaşamıştı ancak Elizabeth ile tanıştıktan sonra bu konudaki fikirleri değişmeye başlamıştı. Kızı bazen iki üç haftada bir görüyor, bir sonraki görüşmelerinin ne zaman olacağını sabırsızlıkla bekliyordu.

Elizabeth Daniel'a diğer kadınlar gibi yaklaşırsa sonunun hazin biteceğinden kuşkusu yoktu. O yüzden bu şekilde, tamamen tesadüfmüş gibi ve adamın zaaflarına hitap ederek O'na yaklaşmıştı ki kesinlikle başarılı da olmuştu. Olduğu gibi değil, Daniel'ın kendisinde görmek istediklerini göstermişti O'na. Olgun, zarif, kibar ve sadakatli bir kadın gibi davranmış, hayatında asla bir erkek olmamış, el değmemiş bir çiçek kalıbına girmiş, aslında oldukça güçlü bir yapısı varken korunmaya muhtaç zayıf bir karakter sergilemişti. Elbette tüm bunlar bir araya geldiğinde Daniel'a pek de seçenek kalmamıştı. Adamcağızın gözü O'ndan başkasını görmez olana kadar da durmayacaktı.

***

1885 AĞUSTOS (GÜNÜMÜZ)

Haftasonuna kadar geçen üç gün boyunca Annalise hem merakla pencerenin kenarından bakıp hem de Daniel'a görünmemek için büyük çaba sarf etti. Evin önündeki minik masada gazetesini okuduğunu veya salon olduğunu tahmin ettiği odanın penceresinde O'nu gördüğünde heyecanla izlemesine engel olamadı. Her seferinde de kendisini sadece O'na karşı duyduğu suçluluk psikolojisinden dolayı bunu yaptığına inandırdı.

Nihayet o gün geldiğinde Annalise güneşli bir pazar gününde at binecekleri için çok heyecanlıydı. Her ne kadar meraklı Violet de peşine takılmış olsa da keyfine diyecek yoktu çünkü hava gerçekten dışarıda vakit geçirmek için harikaydı.

"Ne giydin bir bakayım" diyerek kapıdan giren annesi gözleri bir anda gözleri kamaşmış gibi ellerini gözlerine siper etti. "Tanrım, o da ne?!"

Annalise eğilip üzerindeki binici kıyafetine baktı.

"Ne varmış?"

"Pantolon mu giyeceksin gerçekten?"

"Evet" dedi Annalise omuz silkerek.

"Ah, Annalise, bana kızıyorsun ama bu şekilde gerçekten evde kalacaksın!"

Annalise annesine 'yine bu konuyu açma' der gibi bir bakış attıktan sonra aynanın karşısında saçlarını şekle sokmaya çalıştı. Beyaz, bacaklarını saracak şekilde üzerine oturan pantolonunun üzerine siyah, yandan düğmeli kalçalarını tam kapatmasa da hafif uzun, ince bir ceket giymişti. Ceketin yakası minik bir V şeklindeydi ve bacaklarının aksine vücudundan bir parçayı belli etmiyordu. Beline taktığı siyah, kalın kemer zaten incecik olan belini tescillemiş oldu. Ayakkabı olarak da bacaklarını saran, dizinden beş altı parmak aşağısına kadar uzanan çizmelerini giymeyi planladı. Saçlarının doğal halini bozmadan basitçe ensesinde topuz yaptı.

Ardıç KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin