"Yeşil elbisem nerede?"
"Nereden bilebilirim? Koyduğun yerdedir."
Violet oflayarak evde koşuşturup duruyordu. Çünkü arabalara binip yola çıkmalarına sadece bir saat gibi bir süre kalmışken halen hazır değildi.
"Kesin bir şeyler unuttum, kesin!"
"Sakin ol, unuttuğun bir şey varsa da temin etmemiz zor olmaz. Ne de olsa Başkent'e gidiyoruz, herhalde orada her şey vardır."
Violet ablasını duymamış gibi koşuşturmaya devam etti.
"Hazır olunca aşağıya gel." diye seslendikten sonra bahçeye indi. Vanessa çoktan gelmişti.,
"Gelmişsin." dedi sandalyelerden birine çökerek.
"Evet, sanırım hayatımda yaptığım en çılgınca şey bu olacak."
"Hele ben." derken gözlerini devirdi Annalise.
"Senin durumunu hayal bile edemiyorum zaten. Bir yandan Daniel.."
"Kesinlikle. Aslında gelmek istememiştim ama Violet çok ısrar etti."
"Emin misin? Gelmek istememiş olmana?"
Annalise duraksadı.
"Yani elbette.. Yani istedim, kabul ediyorum." dediğinde Vanessa sırıttı. "Ama rahatsızım biraz işte, şu kadın falan da var orada."
"Kim?"
"Elizabeth mi ne."
Vanessa içtiği çayı az kalsın tükürecekti.
"O nasıl bir telafuz Anna?" derken kahkaha attı.
"Öyle işte. Aralarına giriyormuş gibi hissedeceğim. Yani bir yere girdiğim yok esasen Daniel'ın bana ilgisi falan olduğunu da sanmıyorum ama.."
"Aralarına girmek ne Tanrı aşkına? Bir şey kalmamış ki aralarında."
"Ne?" diye atıldı öne Annalise.
"Ne ne?"
"Nişanlı değiller mi?"
"Sen o kısımda yok muydun? Daniel eskiden nişanlı olduklarını ve artık hiçbir şey olmadıklarını söyledi."
"Ben o kısımda yoktum gerçekten." dedi Annalise içinde garip bir coşku hissederken. "Başka ne dedi?"
"Seni seviyormuş ve senden başkasını gözü görmüyormuş." Vanessa bu kelimeleri söylerken Annalise minik bir kalp krizi geçirip hayata geri döndü.
"Off alay etmesene."
"Hayır, alay değil. Yani garip geliyor, senin de aşk acısı çekeceğini düşünmezdim."
"Ne yalan söyleyeyim ben de düşünmezdim. Belki de dünya reddettiğim erkeklerin intikamını bu şekilde alıyordur benden."
Vanessa kıkırdadı. Arkadaşına üzülüyordu ancak bunu dalgaya vurmaktan başka şansı yoktu. Annalise bu kadar yanık, Daniel de fazla asil biri olmasa O'nu teşvik edebilir, hatta her zaman erkeğin açılmasına gerek olmadığını ve bir şansını denemesini de söyleyebilirdi.
Ancak Daniel söz konusu olduğunda iş değişiyordu. Krala oldukça yakın bir ailenin tek erkek çocuğu olan Daniel yakışıklı veya saygılı bir adam olmasa dahi ülkenin her yerinden istediği kızla evlenebilecek güce ve mevkiye sahipti. Bu durumda Annalise orta gelirli, normal bir ailenin kızı idi. Ne büyük bir çeyizi ne de sosyal statüsü vardı. Elbette güzelliği bazen her şeyin önüne geçse de, demek istediği kesin olmayan bir konuda, özellikle bu konuda asla hayallere kapılmaması gerektiğiydi. Üzülürse çok fazla üzülecek, basit bir yaz aşkı gibi olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomanceDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...