"Violet! Piknik sepetini aldın mı?"
"Eveet."
"Peki ya örtü?"
Violet ok gibi yerinden fırladı. "Hemen hallediyorum."
"Ben zaten bir eksik çıkacağını fark etmiştim." Dedi Annalise kaşlarını havaya kaldırarak.
Bugün devasa piknik programlarının gerçekleşme günüydü. Devasa diyordu çünkü oldukça kalabalık gideceklerdi. Vanessa, Claire, Alice ve eşleri ile çocukları, Sebastian ve Arnold'ın eşleri ve çocukları, Violet ve nişanlısı, Annalise ve son olarak Daniel. Hal böyle olunca herkesin işin bir ucundan tutması gerekiyordu. Bu kadar kişiye ne bir örtü ne de bir tabak kurabiye yeterdi, o yüzden herkes bir parça yardımcı olacaktı.
Hava tahmin ettikleri kadar açık değildi bugün ancak sıcaklık tam kararındaydı. Zaten herkesin müsait olduğu bir gün bulmak çok zordu. Hatta hepsinin eşlerinin de il sınırları içinde olmaları mucize gibiydi.
Yer olarak şehrin yarım saat kadar dışında, Umut Tepesi adı verilen yere gitmeyi düşünüyorlardı. Burası Vanessa ile kocasının şans eseri keşfettiği saklı bir güzellikti. Adından da anlaşılacağı üzere bir tepe üzerinde, yeşil ve ağaçlık bir alandı. Oldukça da genişti. Hem de yakınında nehir vardı ve bu da su sorunu olmayacağını gösteriyordu. Daha ne isteyebilirlerdi ki?
Annalise o gün turkuaz renkli, büyük kare desenli bir elbise giydi. Yakası dantelden oluşan, bebek yaka tarzında idi. Kolları dirseklerine kadar uzanıyor, bitiminden fırfırlı dantel detayları beliriyordu. Etek uçları da aynı şekildeydi. Daha koyu bir mavi renkli kuşağı ince belini sarıyor, arkaya doğru birleşerek fiyonk oluşturuyordu. Hasır şapkası pikniklerde olmazsa olmazı idi ve işte, hazırlık tamamdı.
"Haydi geç kalacağız" dedi Violet. "Unutmadan Daniel'a haber ver de çıksın."
Daniel'a haber vermek?
"Ne demek istiyorsun?"
"Sizinle gelecek." dedi annesi araya girerek. "Adamcağızın henüz bir at arabası yok."
"Of anne! Git kendin söyle o zaman çıksın. Ben kimseye bir şey söylemeyeceğim." dedi hışımla Annalise.
"Herhalde beni delirtip önümüzdeki bir ay eve tıkılmak istiyorsun." dedi annesi alaycı bir sesle. Ki yapabileceğini biliyordu ne yazık ki.
Off, neden ben?
Annalise ayaklarını birkaç defa sertçe yere vurdu. Özgürlüğünü kısıtlamakla tehdit edilmesinden nefret ediyordu. İşin kötüsü birkaç defa bu taşkınlığı yapıp annesini sinirlendirmişti ve sonunda hakikaten de bir ay evden çıkamamıştı. Hayatının en kötü bir ayıydı.
"Eşyalar arabada hazır!" dedi Violet neşeyle. "Direk ön tarafa gelin."
Annalise isteksizce mutfağa girdi, arka kapıdan bahçeye çıktı. İleride, minik bahçesine konulmuş bir küçük masa ve etrafındaki iki sandalyeden birine oturmuş Daniel göründü. Ah, madem hazır ve dışarı çıkmışsa neden davet bekliyordu ki sanki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomanceDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...